Büyükada davasında dört kişiye ceza

Büyükada davası olarak bilinen insan hakları savunucularının toplantısı sonrası açılan davada karar çıktı. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı Taner Kılıç 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a 'örgüte yardım' iddiasından 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi. Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner “Bu dava, Türkiye’deki adalet sistemi açısından bir turnusol kağıdı olmuştur" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hak savunucularının yargılandığı Büyükada davasında Taner Kılıç'a 'örgüt üyeliği' iddiasından 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a 'örgüte yardım' iddiasından 1 yıl 13 ay hapis cezası verildi.

Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verildi. Mahkeme heyetinin kararı oy çokluğuyla aldığı belirtildi.

Duruşmaya sanık yakınları, basın, izleyici salonun küçük olduğu ve korona virüs salgını gerekçesiyle alınmadı. Avukat sayısında da kısıtlama yapıldı. Basından iki kişi duruşmayı takip etmek üzere salona alındı. Sanıklardan Nejat Daştan ve sanık avukatları duruşmada hazır bulundu. Almanya, İsveç ve İsviçre konsolosluklarından gözlemciler davayı izledi.

STEUDTNER: YASAYA AYKIRI TUTUKLANDIK

Peter Steudtner Avukatı Murat Deha Boduroğlu, müvekkilinin gönderdiği yazılı savunmayı okudu. Steudtner'in savunmasında şu ifadeler yer aldı: "Yasal yollara aykırı şekilde tutuklandık. Gözaltı ve tutukluluk Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere aykırı uygulamalarla doluydu. Mevcut deliller ve yasalar uyarınca dava kapsamında yargılanan hepimizin beraatini talep ediyorum. Vereceğiniz beraat kararı Türkiye’de insan haklarının bulunduğunu göstereceği gibi Almanya ile ilişkileri de olumlu etkileyecektir."

'GİZLİLİK VAR DENİLDİ, BİLGİLER BASINA VERİLDİ'

Avukat Murat Deha Boduroğlu, müvekkillerinin gözaltı ve tutuklama sürecinde ağır hak ihlalleri ile karşılaştıklarının altını çizerek, “İddianameyi basından öğrendik ve bu iddianame absürtlüklerle, gerçeğe aykırılıklarla doluydu. Hukuk ve mantık kurallarına aykırı bu iddianamenin aslında geri iade edilmesi gerekirdi. Sadece biz müdafileri bilgilendirmedi savcılık. Ama gizlilik var diye bizi odasına sokmayan, bilgi vermeyen savcılık dava ile ilgili bilgileri basına duyurdu” dedi.

Mütalaaya katılmadıklarını da değinen Boduroğlu, “Müvekkillerimizin bütün soruşturma ve yargılama süreci boyunca uğradıkları hak ihlallerinin tespit edilmesini, mahkemenizin müvekkillerimiz hakkında buna uygun bir karar vermesini talep ediyoruz” diye belirtti.

'BU MÜTALAA 'İNSAN HAKLARI İÇİN ÇALIŞMAK SUÇTUR' DİYOR'

Avukat Deniz Yazgan, Özlem Dalkıran’ın mütalaaya karşı beyanlarını okudu. Yargılananların sadece buradaki 11 kişi olmadığını, insan hakları camiası olduğunu aktaran Dalkıran, “Bu mütalaa 'insan hakları için çalışmak, herkes için hak ve özgürlük talep etmek suçtur' diyor. Hak savunucularının çalışmalarını "sivil toplum görüntüsü altında" diyerek karalayıp terör bağlantılı suçlamalarla yargılamak, "terörle mücadele görüntüsü altında" her türlü eleştirel sesi bastırmak, toplumu tamamen susturmak amacını taşıyor. Hangi faaliyetimiz terörü destekliyor ya da bunu amaçlıyor? Savcının mütalaasında bu anlaşılmıyor. Maalesef, hak savunucularının yazdığı her haber, katıldıkları her toplantı kabul edilemez bir eleştiri olarak görülüyor. Üç yıldır bu toplantının barışçıl olmadığına dair bir delil sunulmadı. Basındaki karalama kampanyalarında yazılanlara itibar edilmiş. Bugün bu hukuk felaketine bir son verelim. Hak savunucularının terörle suçlanması zincirini kırın. Ben ve arkadaşlarım bu davadan özgür ve haklı olduğumuzu bilerek ayrılacağız” diye konuştu.

Kararını açıklayan mahkeme, Taner Kılıç'a 'FETÖ terör örgütü üyeliği' iddiasıyla 6 yıl 3 ay, Günal Kuşun, İdil Eser, Özlem Dalkıran'a "terör örgütüne yardım" iddiasıyla 1 yıl 13 ay hapis cezası verdi. Nalan Erkem, İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Steudtner, Veli Acu, Nejat Taştan ve Şeyhmus Özbekli hakkında beraat kararı verdi.

'KARAR İNSAN HAKLARI AKTİVİZİMİNE DARBEDİR'

11 insan hakları savunucusunun yargılandığı davada, mahkeme oy çokluğuyla Taner Kılıç’ı ‘Fethullah Gülen terör örgütüne üye olmak’ suçundan; Özlem Dalkıran, İdil Eser ve Günal Kurşun’u ise ‘Fethullah Gülen terör örgütüne yardım etmek’ suçundan mahkum etti. Duruşmayı izleyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Araştırmacısı Andrew Gardner, karara ilişkin şunları söyledi:

“Bugün, akıl almaz derecede ağır bir adaletsizliğe tanıklık ettik. Bu karar yalnızca Taner, Özlem, İdil, Günal ve ailelerine yönelik değil, aynı zamanda adalete inanan herkese ve hem Türkiye’de hem de tüm dünyadaki insan hakları aktivizmine yönelik ezici bir darbedir.”

“Mahkemenin kararı akıllara durgunluk veriyor. 12 duruşma boyunca her bir iddianın asılsız birer iftira olduğu tüm yönleriyle kanıtlandı. Mahkemenin bu kararı akla mantığa sığmıyor ve üç yıldır süren davanın, daha ilk günden beri bağımsız sesleri susturmayı hedefleyen siyasi güdümlü bir girişim olduğunu ortaya koyuyor” diyen Gardner, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Bu dava, Türkiye’deki adalet sistemi açısından bir turnusol kağıdı olmuştur. Böyle bakıldığında, davanın, insan hakları mücadelesinin suç haline getirilmesinde oynadığı ve oynamayı sürdürdüğü rolü görmek trajiktir. Bu utanç verici kararlara itiraz sürecinde arkadaşlarımız ve meslektaşlarımızla dayanışma içinde olmaya devam edeceğiz.”

Geçen Kasım ayında mütalaasını veren savcı, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Onursal Başkanı ve eski Direktörü Taner Kılıç'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla, insan hakları savunucuları Nejat Taştan, Veli Acu, Günal Kurşun, İdil Eser ve Özlem Dalkıran'ın da "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek" suçundan yine 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etmişti.

Savcı diğer hak savunucuları İlknur Üstün, Ali Gharavi, Peter Frank Steudtner, Nalan Erkem ve Muhammed Şeyhmus Özbek içinse terör örgütlerine yardım yapıldığına dair delil olmadığı gerekçesiyle beraatlerini istemişti.

NE OLMUŞTU? 

Hak savunucuları 5 Temmuz 2017'de İstanbul, Büyükada'daki bir otelde "İnsan hakları savunucularının korunması dijital güvenliği" konulu bir toplantı düzenlemek için bir araya gelmişti.

Polis, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, İsveç vatandaşı Ali Gharavi, Yurttaşlık Derneği'nden Özlem Dalkıran ile Nalan Erkem, Alman vatandaşı insan hakları eğitimcisi Peter Steudtner, İnsan Hakları Gündemi Derneği üyeleri Veli Acu ile Günal Kurşun, HAK İnisiyatifi'nden Şeyhmus Özbekli, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan ve Kadın Koalisyonu'ndan İlknur Üstün'ün katıldığı toplantıya polis baskın düzenlemişti. Baskının ardından 10 hak savunucusu gözaltına alınmıştı.

Gözaltına alınan hak savunucuları emniyetteki sorgunun ardından adliyeye sevk edilmiş, sekizi hakkında tutuklama kararı verilmişti. 113 gün sonra, 25 Ekim 2017'de görülen ilk duruşmada tutuklu hak savunucularının tamamı serbest kalmıştı. (Evrensel- HABER MERKEZİ)