Covid sözlüğü: Gündelik yaşamdan tarihe notlar

Covid-19 ile birlikte hayatımıza giren kavram ve kelimelerin gündelik yaşamımıza yansıması, mizahi bir dille sözlük haline getirildi. Terimden deneyime “Temas‘lı Sözlük” adıyla başlatılan proje için, “Kahramanlarının sıradan insanlar olduğu bir tarih yazımı, hem yaşıyor hem yazıyoruz” diyen Doç. Dr. Sevgi Can Aksel, sözlüğü kamuoyuna acıktıklarını, kolektif bir çalışma ile isteyen herkesin katkı sunabileceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Çin’de ortaya çıkan ve dünya genelinde hızla yayılarak ölümlere yol açan yeni tip korona virüsü, günlük hayatımıza çok sayıda yeni kelime ve kavram kattı. Covid-19 ile birlikte hayatımıza giren ‘sosyal mesafe’, ‘karantina’, ‘filyasyon’ ‘entübe’ gibi salgın ile ilintili birçok kavramın gündelik yaşamımıza yansıması, mizahi bir dille sözlük haline getirildi.

Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyeleri Doç. Dr. Sevgi Can Aksel, Doç. Dr. Tuğba Taş ve avukat Özgür Erbaş’ın koordinasyonunu sağladığı terimden deneyime “Temaslı Sözlük” projesi, pandemi sonrası bizi bekleyen yeni dünya düzeninin tartışıldığı şu günlerde, “gündelik yaşamdan tarihe notlar” olarak tarif ediliyor.

Doç. Dr. Sevgi Can Aksel

'KİŞİSEL EVRENLERİMİZE HIZLA BULAŞMIŞ DURUMDA'

Pandeminin küresel bir sorun haline gelmesinin yanı sıra alışkanlıklarımızı, yaşam tarzımızı da hızla değiştirdiğine dikkat çeken proje koordinatörlerinden Doç. Dr. Sevgi Can Aksel, pandemik kavramların hayatımıza giriş süreçlerini şu sözlerle anlatıyor:

“Evrensel gündemimiz 'pandemi', kişisel evrenlerimize de hızla bulaşmış durumda. Dünyayı değiştiren 'virüs' gibi bizler de edindiğimiz her yeni deneyim ya da bilgiyle adeta 'mutasyon' geçiriyoruz. 'Asla yapmam' dediklerimizin bağımlısı olmaya, vazgeçilmezlerimizi silip atmaya, kendimizi, evimizi, 'uzaklık' kavramını yeniden keşfetmeye başladık. Pandemik kavramlar ise elbette dil aracılığıyla hayatımızda belirmeye başladılar. Dağarcığımıza katılan yeni sözcükler, hepimizi biyoloji-tıp terminolojisiyle hızla 'temas'landırdı. Medya pandeminin ilk kavramlarını 'süper taşıyıcı' gibi evlere servis etti. Böylece pandemik anlamlar sözlüğünü gün be gün hep birlikte yazmaya başlamış olduk. Bizim burada yaptığımız 'terimden deneyime' yaşadıklarımızı derlemek, belli terminolojik kalıpları, bakış açılarını aşıp durduğumuz yerden pandemik deneyimi tarif etmek.”

TEMAS'LI SÖZLÜK: PANDEMİNİN TÜRKİYE SERÜVENİ

Doç. Dr. Aksel, sözlüğün ortaya çıkış sürecini şöyle özetliyor: “Önce yakın çevremize ulaştık. İlk aşamada 50 civarı geri dönüş yapıldı. Avukatlardan, doktorlara, akademisyenlerden ev kadınlarına ve gençlere kadar uzanan bir yelpazede çoğalan bir sözlük yazarı grubumuz oldu. Covid-19 ile ilintili kavramlar gündelik yaşamımıza nasıl yansıyor diye başladık, sonra daha çok deneyimleri de içermeye başladı. Böylece çalışmayı herkesin katılımına açmaya karar verdik. İş büyüdükçe mesele daha kapsamlı bir projeye evrildi. Bir yandan da sıradan insanın tarih yazarlığı gibi bir bakış açımız da var. Bu sözlüğü derlerken mizahi ve eleştirel bir bakış açısı da var. Yazarlar kelimelerin önce terim anlamını daha sonra da gündelik hayata yansımasını yazacaklar. Öznel deneyimlerden yola çıkan bir sözlük olacak. Gündelik yaşam tarihçiliği diyebilirim belki bu duruma. Aracı olabileceğimiz her ses için heyecan duyuyoruz ve bu bizi motive ediyor. Öyle ya da böyle, bu birikimi birkaç ay içinde yayımlayacağız."

MAİL ATARAK SÖZLÜK YAZARI OLABİLİRSİNİZ

Doç. Dr. Aksel, sözlüğü kamuoyuna açtıklarını, katkı sunmak isteyen herkesin iletişime geçebileceğini ifade ederek, şunları söylüyor:

“Bir yandan teknik altyapımızı yeterli biçimde oluşturabilmek için bir proje desteği arayışına koyulduk, bir yandan da kavramları toplamaya, topladıklarımız üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Sözlük için gelen maddeler elbette bir editör sürecinden geçecek. Bir dil, üslup, içerik niteliği gözetiyoruz. Bu kolektif bir çalışma olacak. Yani isimlerimizi katkı sunanlar olarak topluca listeleyeceğiz; ama maddeler öznelerle bir anılsın istemiyoruz. O yüzden aynı maddeyi birçok kişi yazabilecek, isimleri maddeler altında görünmeyecek. Önerilen yeni kavramları ve yazmak istediğiniz içerikleri şimdilik web sayfamıza değil, [email protected] mail adresimize bekliyoruz. Aynı zamanda tadımlık içerikler paylaşacağımız Facebook sayfamıza da davetlisiniz.

Sözlük yazarlığının kuralları, hukuk masamızın çalışma ile ilgili vereceği bilgiler bu adrese mail atarak edinilebilir. İlgi duyan herkesi de yarım saatini ayırıp, 2 paragraf bir şeyler yazıp bu çabamıza, kolektif oyunumuza katılmaya davet ediyoruz.”

Terimden deneyime Temas’lı Sözlük'te yer alan korona virüsü ilintili kavram ve kelimelerden bazıları şu şekilde:

Altmış Beş Yaş: Covid’in en çok etkilediği yaş grubudur. Yaşlı, ölüme çok yakın, ölme olasılığı çok yüksek olan insan grubu da denebilir. Goffman’ın tarifiyle sosyal ilişkilerde “damgalanmış”, ötekileştirilmiş yaşamlarının kırılganlığına dair tipolojiye maruz kalmışlardır. Virüs tehdidi bir yandan, eve kapanmak bir yandan, sokakta maruz kaldıkları kimilerini ürküten, kimilerini hüngür hüngür ağlatan acımasız şakalar bir yandan bu sürecin en sınanmış gruplarından oldukları aşikârdır.

Bu gruba bir süredir genellikle pazar günleri, herhangi bir ihtiyacın karşılanamayacağı, güneşin dik ışınlarının yoğun olduğu saatlerde, parklarda başıboş dolaşmaları için birkaç saatlik izin verilmektedir. Bu izinlerde Ankara Kuğulu Park civarında ikamet edenler gün ortası haberlerinde canlı yayında illa ki endam eyler, sevenlerine, komşularına el sallar. Artık bunu bile kanıksadıklarını söyleyenler var. Elbette evlerine en yakın yer neresiyse oraya gidecekler.

Uzaklara zaten gidemezler. Bu kesinlikle yasaktır ve yerinde bir karardır. Çünkü o gün herhangi bir taşıt bulma şansları da olmadığı için, yoruldularsa eve dönemezler. Bu saatler içinde, sıcaktan dolayı tansiyonları çıkabileceği, kalp krizi geçirebilecekleri için belli noktalarda ambulanslar bulundurulur. “Yaş altmış beş hayatın sonu eder mi” sahi? Ölüm politikası kavramının geçirdiği mutasyonu anlamak için bu soruyu sorarak başlayalım.

Dut pekmezi: Cumhurbaşkanlığı uçak filosunun kabul salonunda ağırlanan gazetecilerin salgın hastalıktan korunma yöntemini sormaları üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Her sabah bir kaşık dut pekmezi alırım, Erzurum’dan tanıdıklar gönderir” sözleri üzerine Erzurum dut pekmezi esnafının yüzünü güldüren geleneksel ürün. Bölgelere göre, üzümden, keçiboynuzundan yapılan çeşitleri de vardır.

Dünden hazırmışız: İlköğretimden üniversiteye uzaktan eğitime, uzaktan sınavlara, evden çalışmaya, görüntülü konuşmaya, “Zoom” toplantılarına, sanal marketlere, internet alışverişine, sanal müze ziyaretine, sanal konserlere, sanal film festivallerine, sanal otomobilimizde istediğimiz şehirde istediğimiz sanal radyo kanalını dinleyerek sanal gezmelere, internette yürüyüş seanslarına, internette yoga seanslarına, uzaktan okey partilerine, kendi ekmeğimizi yapmaya, uzaktan kongre ve sempozyumlara, uzaktan bakanlar kurulu toplantılarına, uzaktan hasta bakımına, dijital sağlık kayıtlarına, uzaktan bankacılığa, daha neler neler… Sanki birileri ortamı bugünler için hazır etmiş de bir tek maskeyi atlamışlar.

Entübe: Solunum yetmezliği yaşayan -normal hava basıcında yeterli soluk alamayan- hastaları solunum cihazına bağlayabilmek için ağızdan nefes borusuna ulaşan bir boru takmak gerekir. Bu işleme "entübasyon" denir. En- ön eki, sonrasında gelen kelimeyi, duruma sokmak ya da neden olmak şeklinde dönüştürür. Örneğin: en-case (sarmak, kutulamak), en-danger (tehlikeye sokmak), en-tube (tüplü şekilde çalıştırmak), en-gels…

Epidemi:

1) Epi Latincede yan/yatay anlamına gelir. Bu kelime de “Yan Yattık” -bazen- anlamına gelir.

2) Pandemi’nin küçüğü, sınırlı bir bölgede yayılmışı, az emperyalisti, Pandemi küreselciyse Epidemi yerelci ve ulusalcıdır. Bunların bir de daha küçükleri vardır: Endemi. Sınırlı bir bölgede yaygınlık kazanan salgın anlamında kullanılır, oysa biz daha çok sadece bir yörede yetişen (ve başka yerde yetişmeyen) bitki türlerinin isminin başına getirildiğini düşünürdük. 17 yy.’ın başlarında sıfat olarak Fransızca, épidémie’den gelen épidémique sözcüğünden türetilmiştir. Buraya da Yunanca “hastalığın yayılması” anlamındaki epidēmios sözcüğünden türetilen epidēmia’dan geçmiştir. Epi (yaygın) ve dēmos‘un (halk) birleşmesinden oluşmuştur. Çeşitli kültürlerde bu salgın hastalıklarının tanrıları bile mevcut: Reseph, Apollon, Weh Shen, Vejovis, Sopona, Xipe Totek, Bogoma Han gibi…

Evde Kal Aplikasyonu:

1)Akıllı cihazınıza indirip, uyguladığınızda - gözünüze başınıza sürdüğünüzde- evde kaldıran aplikasyondur. Şüphesiz ki, evde Kal gelmektedir ve gelecektir.

2) 37.9 ateş, ishal ve baş ağrısı üzerine bir özel hastanede yaptırdığım kan tetkiklerinde enfeksiyon değerlerim yüksek çıkınca doktorun önerisiyle başvurduğum mecra. Ateşim 38 olmadığı, öksürmediğim, nefes darlığım olmadığı için bu online anketi sonra tekrar yapmamı önerdi. Ben de evde yatıyorum. Yine de kendisini ilgisizlikle itham etmek zor. Başlarken bütün sevimliliğiyle “Bugün nasılsınız?” diye soruyor, insanın içi ısınıyor. Oturup anlatası geliyor. “Nasıl olalım, canikom işte evde kaldık. Aşkı Memnu izleyerek kendi dertlerimizi unutuyoruz. Belki Bihter kurtulur bu sefer. Firdevs Hanım da yasaklıdır, sıkıntıdan patlar şimdi yalıda.”

Bu arada reklamlarda kontrol etme şansım oluyor, orta riskli sokağımız nihayet renk değiştirdi. Mavileştik. Ama alt sokağımız hâlâ yüksek riskli. Demek ki neymiş? Üst sokaktan yürünecek.

Evde Ekmek Yapmak: Maya, un ve suyu karıştırıp fırına koyduğumuzda ortaya ekmek çıktığının 2020 yılında çocuksu bir coşkuyla yeniden keşfi. Fırını nemli tutmak için içine buz küpü koymak, üstü iyi kızarsın diye biraz yoğurt sürmek şahsi tüyolarım. Pek mühim bir diğer tüyo da, ekmeğin üstüne dümdüz bir çizgi çizerseniz mahalle fırınından alınmış gibi sıradan bir somun ekmek yaparken, yuvarlak ya da kare şekil verip üstünü de artı şeklinde çiziverirseniz daha gösterişli, göz dolduran, daha İnstagramlık bir ekmeğimiz olması.

Ayrıca lisansüstü eğitim durumunuza göre ekmeğinizi sosyal mecralarda “akademik ekmek” ünvanlıyla da duyurabilirsiniz. Pek kıymetli bilim insanları laboratuvarlarına, deneylerine, derslerine ara verip ekmek pişirmeye başlayınca Twitter’da boy gösteren yeni sözcük: Akademik Ekmek.

Görüntülü Konuşma: Görüşülemeyen yakınlarla, sevdiklerle hasret gidermek için akıllı telefon kullanarak video görüşme yapmak. Normalde sıkışık programlarımız nedeniyle zaman bulup da bir türlü yapamazken, karantina günlerinde çokça kişinin evde olmasıyla daha da bir mümkün hale gelmiş olan iletişim yolu. Yakınlarımızı daha önce hiç maruz kalmadığımız en kötü kamera açılarından görerek hasret gidermek, ağzımızın en eğri olduğu anda donan görüntüyle neşelenmek. Önü alınamayan dürtü: Görüntülü konuşma açıp, ön kamerada kendini izlemek. Yeni sosyal norm, yeni ayıp: Görüntülü konuşma sırasında ön kameradaki görüntünü ayna gibi kullanıp sivilce sıkmak, dişinin arasındaki yeşili almak. Akıllı telefon kullanmamak için inat eden, direnen yaşlıları, her gün torunu görmek umuduyla teknolojiyle barıştıran buluş.

Kelle paça: Kolesterol kaynağı olarak on yıllardır yerlerde süründürülmüş tereyağının, yumurtanın, etin ve tabii sakatatın itibarını iade etmiş, şekerin, unun ocağına incir ağacı dikmiş Prof. Dr. Canan Karatay tarafından virüse karşı koruyucu ilan edilen çorba türünün sık kullanılan adı. İyi bir ustaya kelle paça derseniz yüzünüze İlber Ortaylı gibi bakar. Bu nedenle kellenin neresini istediğinizi söylemeniz şarttır. İsteğe göre sarımsak ve sirke eklenir.

Market Hazırlığı: İlk iş market ziyaretine uygun bir giysi seçilecek, mümkünse gözden çıkarılmış, rengi solmuş, defalarca kaynar suyla yıkanmasında bir sakınca olmayacak türden, bol cepli ve rahat bir şey olmalı. Tercihen eski bir eşofman takım. Giysi kuşanıldıktan sonra sıra ceplere konulacak mühimmatta. Sağ pantolon cebi anahtar için, sol cebe bir miktar para konulabilir. Paraya gerek yok kartla işlem yapılacaksa daha derin olan ceket cebi tercih edilmeli. Maazallah yolda düşer eder, ekstradan bir de bankaya gitmek gerekebilir. Market poşetlerini paralı olduğu için zaten protesto ediyorduk, şimdi bir de virüs korkusu eklendi, o zaman ne yapıyoruz, evimizdeki geçmişi temiz poşetlerimizi güzelce katlıyor ve sol ceket cebimize yerleştiriyoruz.

Alışveriş yapılacak, ürünler uçarak gelmeyeceğine göre market arabasını ve değeceğimiz diğer yerleri dezenfekte etmek gerekebilir. Ayy, apartman kapısı var, asansör düğmesi var, kim bilir bizden önce kaç kişinin parmağı değdi, ne malum virüslü olmadıkları, o zaman gelsin dezenfektan şişesi. Mümkünse spreyli ufak bir şişe tercih edelim ki yer kaplamasın, cebimize sığsın. Donanım tamamsa ev içi hazırlıklara geçebiliriz. Getirdiğimiz poşetleri bir süre istirahat ettireceğimiz balkonun kapısını açık bırakalım ki virüslü ellerimizle kapı koluna değmeyelim, banyo kapısı da bizden aynı muameleyi bekliyor haliyle. Kapıları açtık mı, güzel. O zaman poşetleri ilk etapta koyacağımız yere bir gazete seriyoruz zeminimiz olası virüslerle temas etmesin. Eh aşağı yukarı hazırız, sıra maskede. Aynanın karşısına geçiyor ve maskemizi kulaklarımıza geçiriyoruz. Burun bandı varsa büküyor ve kendimizi tanınmayacak hale getiriyoruz. Aa balkonda bekletilen market ayakkabılarımızı unuttuk, hemen bir kâğıt havlu yardımıyla kendisini dış kapının önüne naklediyoruz. Son olarak ayakkabılığın üstünde konuşlanmış eldiven kutusundan bir çift çekiyor, parmaklarımızı geçiriyor, iç kısma değmemeye özen göstererek ayakkabılarımız giyiyor ve yola düşüyoruz, gazamız mübarek ola.

Markete Gitmek: Market alışverişi gibi gündelik hayat içerisinde sıradan, rutin, hatta bazen eğlenceli bir eylem bile pandemi günlerinde anlam değiştirdi. Sokağın size saldırmak için bekleyen 19 yaşındaki Cavitlerle dolu olduğunu düşündüğünüzde haliyle insan biraz ürküyor, hele de evde kalmaya daha bir özen gösterildiği ilk günlerde iyice korkutucu idi. Panik markete gidilecek günün gecesinden başlıyor, öyle ki uykuların kaçmasına, market içinde virüs kapıldığı minvalinde rüyalar görülmesine bile sebep olabiliyordu. Sabah olduğunda sakin sakin uyanılacakken göğsün üzerine oturmuş bir öküz size eşlik ediyor; “Sen burada ne arıyorsun?” sorusuna “Markete gideceğiz ya birlikte” acı cevabını alıyordunuz. Çare yok, kalkılacak ve hazırlanılacak. Lanet olsun ki karantina günlerinde evdeki nevale daha çabuk bitiyor, endişe ve sıkıntı ile buzdolabı kapağı arasında sıkı bir bağlantı var çünkü.

Ters izolasyon çocukları: Kişisel izolasyon, şahsi karantina, sokağa çıkma kısıtlaması ve yasağı nedeniyle eve kapanan çiftlerin, aidatsız, ücretsiz, bedelsiz en hakiki eğlenceleri nedeniyle 2020 sonu ile 2021 başlarında doğması beklenen bebeklerinin gelecekteki nesil adı.

TTB Neden Aşı Üretmiyor? Pandemi sürecinde sor(dur)ulmuş en ilginç soru olup bütçe hakkını savunarak kaynakların nereye aktarıldığını sorgulayanlara saldıranların, bütçeden kaynak aktarılmayan bir meslek örgütünün neden aşı üretmediğini sorgulamanın dahiyane bir fikir olduğunu sanmalarından kaynaklı temel bir vatandaşlık yanılgısı örneğidir. Vatandaşlık Bilgisi derslerini askerler verdiği için yaşanan kafa karışıklığı eseri olduğu değerlendirilmekle birlikte hukukçular, kamu yönetimi uzmanları ve hekimler soruya "meslek örgütü aşı üretmez evladım" diyerek kısa yanıt vermeyi seçtiler.