‘Başkalarının hakkını savunacakken ilk önce kendi hakkımızı savunamıyoruz’

Stajyer avukat: Bu pandemi sürecinde ücretsiz izne ayrılmalar, işten çıkarılmalar olduğunda normalde bunlar usülsüzlük oluyor ama bizim mesela bunun için başvurabileceğimiz kanuni bir yol yok. Tırnak içinde söylüyorum. “Yasaklı” çalıştığımız için bir iş sözleşmesi de yapamıyoruz. Tamamen kendi kaderimize bırakılıyoruz. Başkalarının hakkını savunacakken ilk önce kendi hakkımızı savunamayan durumuna getiriliyoruz.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Telefonda konuştuğum kişi 23 yaşında bir stajyer avukat. “Stajyer avukatlar ne yapar?” sorusunun yanıtı bir dünya iş. Onun deyişiyle “Avukatlık dışında her şey.” Hak ihlallerine karşı ortaya çıkmış bir mesleğin daha başında hak ihlali yaşamak sanki başlı başına çok şeyin özeti. Pandemi öncesinde haftanın beş günü sabah 9, akşam 6 mesai sonrası özel ders koşturması da var üstelik. Ev kirası, faturalar derken ayın sonu zar zor geliyor. Dahası bu öyle kısa bir maraton da değil.

Stajyer avukat söze şöyle başlıyor: 

"İstanbul Üniversitesi Hukuk mezunuyum. Stajımın 6. ayına girmek üzereyim. Haftanın beş günü sabah 9, akşam 6 mesaiyle çalışıyorum. 3 yıldan beri özel ders de veriyorum. Öğrenciyken de bunu yapıyordum. İcra takip elemanlarının yaptığı işleri yapıyoruz aslında. Evrak peşinde koşturuyoruz. Örneğin icra takip dosyası açıyoruz. Açılan icra dosyalarının takibini yapıyoruz ve bu iş gerçekten çok yorucu. Avukatlığa dair bir şey öğrettiği de pek söylenemez. İcra takip elemanı alsalar sigortasını ödemek zorundalar. Çünkü işçi statüsündeler. Maaşını asgari ücretten yüksek ödemek zorunda, yemek, yol parası da keza. Bu durumda avukatlar ne yapıyor? Stajyer avukat alalım diyorlar. Zaten onların işçi statüsü yok. Çalışmaları da yasak. 1000 lira veririz, işimizi hallederiz bu durumda. Çoğu yerde bu şekilde oluyor."

Niye yasak?

Avukatlık kanuna göre bizim bir yıl boyunca ilk altı ayımız mahkemelerde geçiyor son altı ayımız da beş yıllık kıdemi olan avukatların yanında staj yapıyoruz. İlk altı ayda hiçbir ücret almıyoruz. Herhangi sigortalı işte çalışmamız yasak. Devlet bunu yasaklıyor ama hiçbir aşamada gelir de öngörmüyor. Biz öğrenci statüsünde değiliz. KYK yurtlarında kalamıyoruz. Örneğin burs ya da kredi de alamıyoruz. Taş mı yiyeceğiz yani ne yapacağız? Mecbur çok az bir ücrete başka bir avukatın yanında çalışıyoruz. Düşün ofise bile gitmiyoruz. Sabah direkt adliyeye… Tamamen beden işçiliği yapıyorsun. Mezun olduğunda insan direkt şu kaygıya düşüyor: Hızlıca bir yer bulayım, geçineyim… Aileye yük olmayayım diye kendini ilk bulduğun ofise atıyorsun. Eleme, seçme gibi şansın yok. Bu bana faydalı olabilir mi, avukatlığımda işe yarayabilir mi? Öyle bir ofis düşünmüyorsun.

Şunu da söylemek istiyorum. Bu pandemi sürecinde ücretsiz izne ayrılmalar, işten çıkarılmalar olduğunda normalde bunlar usulsüzlük oluyor ama bizim mesela bunun için başvurabileceğimiz kanuni bir yol yok. Tırnak içinde söylüyorum. 'Yasaklı' çalıştığımız için bir iş sözleşmesi de yapamıyoruz. Tamamen kendi kaderimize bırakılıyoruz. Başkalarının hakkını savunacakken ilk önce zaten kendi hakkımızı savunamayan durumuna getiriliyoruz.

Ne kadar ücrete yapılıyor tüm bunlar?

1500 liraya. Her şey dahil. Yol, yemek parası yok. Zaten biz de bir süre sonra bunları benimsiyoruz. Bu işimizmiş gibi görüyoruz. Zaten bunu yapmak zorundayım gibi… İşten ayrılmaya karar verdiğimde avukat arkadaşlarımla konuştum. Ya diyorum bu benim işim değil bunu biliyorum, bunları yapmak istemiyorum dediğimde genelde arkadaş çevrem “Başka yere gitsen gene aynı problemleri yaşayacaksın. Bizi bu işler için kullanıyorlar.” Aslında kabullenme durumu da var ama ben kabullenmedim. Ayrıldım. Şimdi çok çok güzel bir yerde çalışıyorum. Bana meslektaşı olduğunu hissettiriyor. Emir vermeler yok. Teşekkür ediyor. Gerçi şu an 1700 lira alıyorum.

‘BAZI STAJYER AVUKATLAR KIYAFET PARASI BULAMIYOR’

Ay sonu nasıl geliyor? Nasıl yaşanıyor bu dönem? Dışarıdasın, adliyedesin, koşturuyorsun…

Öğlen yemeğine çıksan en az 25- 30 lira. En azını söylüyorum ben. Bunu 20’yle çarp, 600 lira. Geriye kaldı 900 lira. Kirayı mı ödeyeceksin, faturaları mı? Kaldı ki ben kişisel ve mesleki eğitimleri bir yana bırakıyorum. Onları zaten karşılayamıyorum. Temel ihtiyaçlarımızı bile bu durumda karşılayamıyoruz. Barınma ihtiyacı, gıda, faturalar… Belli bir yaşa gelmiş insanlarız sonuçta. Kimseye yük olmak istemiyoruz. 16 yıllık eğitim hayatımızın sonunda kendi ayaklarımız üstünde durmak istiyoruz ki ben ek iş yapıyorum. Özel ders veriyorum öğrencilere. Şimdi pandemi olduğu için veremiyorum. Hafta içi dört gün özel derse gidiyordum. 6’da işten çıkar çıkmaz… Çünkü geçinemiyorum.

Senin de aldığın para 1700 lira. Bu da yetmiyor olsa gerek...

Evet, evet bunu hepimiz farkındayız aslında. Tüm stajyer avukatların emeği sömürülüyor. Ben 1700 liralık çalışmıyorum. Çok daha fazlasını hak ediyorum. Haftanın beş günü sabah 9, akşam 6’ya kadar çalışıyorum yani… Koştur koştur derse gidiyorum. Gece 12 gibi eve gelebiliyorum ertesi gün yine işe. Kız kardeşim sınava hazırlanıyor. O da çalışmıyor. 1400 lira ev kiramız. 1000 lirasını ailem gönderiyor. Özel derse o hafta çok gittiysem babama sen bu ay az gönder, ben tamamlayayım ya da halledeceğim diyorum. Ayı zar zor getirebiliyoruz. O hafta özel derslerden gelirse kendime de harcayabiliyorum. Bazı stajyer avukatlar kıyafet parası bulamıyor. Benim iyi dediğim şey mesela o hafta bir iki parça kıyafet alabilmem.

‘SALGININ İKİNCİ GÜNÜ MÜVEKKİLERİMİZ BATTI DENİLDİ! HANGİ ARA?’

Şimdi özel ders veremiyorsun. Maaşın yatıyor mu?

Bende şöyle oldu. Pandeminin ilk gününde ofise gelmeyin, evden çalışabilirsiniz denildi. Maaşım yattı. Öyle bir ezilmişlik oluyor ki insanda, sana yapılanı içselleştiriyorsun. Bunu arkadaşlarla konuşunca fark ettim. Bizler bu süreçte maaşı yatan stajyer avukatlar olarak kendimizi psikolojik olarak kötü hissediyorduk. Neden? Emeğimizin sömürülmesini o kadar kanıksamışız ki… “Aslında şimdi çalışmıyoruz, yatırmasalar mı acaba?” diye cümleler… Halbuki öyle bir şey yok. Sen emek vermişsin… Pandemi senden kaynaklanan bir neden değil. Pandemi olmasa zaten çalışacaksın. Kaldı ki almazsan nasıl geçineceksin?

Yakın çevremde ise şöyle bir şey oldu. Pandeminin daha ikinci günü. Yargı süreleri daha yeni durdurulmuş. Bir stajyer avukat arkadaşı arıyorlar. “Artık gelmene gerek yok, çalıştığın kadar biz sana ücretini yatıracağız.” Aynen bu. “Bizim müvekkillerimiz battı, biz senin maaşını ödemeyeceğiz.” Daha pandeminin ikinci günü! Ne ara müvekkiller battı, ne ara ekonomik sorunlarınız oluştu. Bunu yanında çalıştırdığın meslektaşına yapıyorsun. Ofise çağırıp, durumu konuşup, beraber bir çözüm yolu bulmak yerine o stajyer avukatı kendi kaderine bırakıyorsun. Açıklama yapmaya tenezzül etmiyorsun. Bir grup arkadaşımız da ücretsiz izne çıkarıldı. Sadece stajyer avukatlar değil işçi avukatlar da aynı şekilde. “Ne zaman pandemi biterse o zaman gelir çalışırsınız.” Ne haliniz varsa görün ama ihtiyacım olduğunda gelmek zorundasınız. Böyle bir şey olabilir mi? Bu insanlar nasıl geçinecek? Hiç mi düşünmüyorsun onları? Kaldı ki bu avukatlar çok da iyi para kazanan, iyi birikim yapmış avukatlar yani.

'İşçi avukatlar' dediğin kimler?

Bir ofise ortak olacak paran zaten yok. Çünkü onun için de belli bir sermaye, çevreye ihtiyacın var. Mesela bazı ofisler avukat çalıştırıyorlar. 'İşçi avukat' diyoruz biz onlara. Kendi işleri değil ama başka avukatın işlerini yapıyorlar. Bunun için önerilen paralar da düşük oluyor. Kimisine yol, yemek parası da verilmiyor. Çünkü diyorlar sen bu meslekte yenisin, bir tecrüben yok. O zaman daha yoğun bir tempodasın. Ofisin dilekçelerini yazıyorsun, duruşmalarına gidiyorsun.

‘AVUKATLIK RUHSATI GÖZ KORKUTMAK İÇİN KULLANILIYOR’

Hak ihlalini yapan meslektaşlarınız. Meşgaleleri hak, hukuk…

Evet, evet çok garip değil mi? Çok üzücü bir durum. Onlar da normalleştiriyorlar. Hukuka aykırı hiçbir şey görmüyorlar burada. Bütün avukatların bakışı bu şekil. “Biz de bu yollardan geçtik…” Şöyle bir problemimiz de var. En ufak bir şeyde ruhsatlarımızı vermiyorlar. İki yıl boyunca avukatlık yapamıyoruz. Avukatlık ruhsatı Adalet Bakanlığı tarafından iptal ediliyor ya da verilmiyor. Bazı şeyler gerekçe gösterilerek… Bir gazetede röportaj bile vermek bize bunu düşündürüyor. Acaba ruhsatımız iptal olur mu? Ne olur ne olmaz bizi araştırırlar mı? Kendi içimizde bu şekil baya bastırılıyoruz. Ruhsatı aldıktan sonra da iptal edebiliyorlar. Ruhsat göz korkutmak için kullanılıyor. Bunun işe yaradığını da düşünüyorum. İnsanlar şunu düşünüyorlar. 16 yıllık bir emeğim var ortada. Avukat oldum, bazı şeyler iyi gidiyor ve başka alternatifim yok. Ben tamamen bu kaygılardan dolayı üç yıl önce özel derslere başladım. Olur da ruhsatımı alamazsam, olur da avukatlık parasıyla geçinemezsem. Gazetecilik de okuyorum aynı zamanda. Gazetecilerin yaşadığı şeyleri de biliyoruz gerçi ama… (Gülüyoruz… Nereye kaçıyorsun? Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak. Yine de hevesini kırmayayım diyorum) Şunu da söylemek istiyorum. Örneğin aynı okullardan mezun olduğumuz arkadaşlarımız hakim, savcı stajyeri oluyorlar. Devlet onlara stajları başladığından itibaren 6 bin 500 civarında bir stajyerlik ücreti veriyor. Eşitsizlik burada başlıyor.

Nasıl? Ne farkları var sizden?

'Hakimlik, savcılık sınavı'na giriyorlar. Beni yaralayan bir konu bu. 6 yaşından beri “Hakim olmak istiyorum, hakim olmak istiyorum” diye büyüdüm ve onun için çalıştım ama işin sonunda gördüm ki hakim savcılık sınavları iki kategoriye ayrılıyor. Yazılı sınav ve bir de mülakatlar. Mülakatlarda biliyoruz ki her zaman iktidara yakın olan arkadaşlarımız seçiliyor. Daha yüksek puan alıyorlar. Sürekli mülakatlara girmekten psikolojisi bozulan çok kişi tanıyorum. Yazılı sınavdan yüksek aldığı halde elenen insanlar var. Hakim, savcı, avukat aslında yargının üç ana ayağı diyebiliriz. Hakim, savcıyı avukattan ayıran hiçbir şey olamaz ki… Biz de avukat stajyeriyiz, geçinmeye çalışıyoruz. Maaş almamız gerekiyor.

‘KORKARAK YAŞAMAK İNSANI DAHA ÇOK YIPRATIYOR’

Sen sınavlara girmedin sanırım…

Psikolojimin bozulacağını düşündüğüm için ben hiç o topa girmedim.

Politik olarak çekince duyduğun için kendini geri çektiğin, şurada gözükmeyeyim dediğin oluyor mu?

Bazen… Bazen gitmesem mi diye düşünüyorum. Avukatken mi gitsem ya da… Çünkü ilerde avukatlık ruhsatımın iptaliyle karşılaşma endişesi oluyor. Bunu yaşayan maalesef birçok arkadaşımız var. Korkarak nereye kadar yürüyeceksin? Bir süre sonra önemsemiyorsun. Korkarak yaşamaktansa ne olacaksa olsun artık noktasına geldim. Elbet bir yerlerde bir şey değişecek. Değişmese de korkarak yaşamak insanı daha çok yıpratıyor. Çünkü böyle bir insan değilsin.

Ekonomik tarafını konuştuk hep. Staj döneminde bütün bunların yanında taciz edilen kadınların da olduğunu biliyoruz. Başına geldi mi? Anlatmak zorunda değilsin.

(Ortak duyduğumuz bir tacizi konuşuyoruz. ) (…) Ben yaşamadım. Bunu yaşayan kadın arkadaşlar, biliyorsun, bunu saklamak zorunda bırakılıyorlar. Benim başıma böyle bir şey gelse hukukçu olduğum halde anlatabilir miyim? Yani bu soruyu bile kendime sormam, aslında bilinçaltımıza yerleştirilen, bunun saklanması gereken bir konuymuş gibi yetiştirildiğimiz anlamına geliyor. Ama anlatırım, anlatılması gerektiğini de düşünüyorum.