İştekiler riskten, evdekiler iş yükünden şikayetçi

Korona virüsü salgınına karşı tedbir amaçlı birçok kurum geçici süreyle işlerini durdururken birçoğu da evden çalışma düzenine geçti. Faaliyetlerine ara vermeden devam eden firmaların çalışanları salgın riski altında işe gitmek zorunda olmaktan şikayetçi. Evden çalışmaya geçenler ise çalışma saatlerinin uzaması ve evde olmanın yarattığı baskı ile karşılaşıyorlar.

Google Haberlere Abone ol

Eren Topuz

İSTANBUL - İlk olarak Çin’de görülen ve ocak ayından beri tüm dünyaya yayılan korona virüsünün 11 Mart’ta Türkiye’de de saptanmasının ardından, hem resmi kurumlar hem vatandaşlar tarafından arka arkaya tedbirler alındı. Virüsten korunmak için maske ve dezenfektanlara yoğun talep oluşurken, salgının yayılmasını engellemek için “sosyal mesafelenme”ye dikkat eden vatandaşlar toplu taşıma kullanımını azalttı.

Resmi kurumlardan gelen “Gerekmedikçe evden çıkmayın” uyarılarına uyan birçok iş yeri, mağaza ve ofis ise ya çalışmalarına ara verdi ya da evden çalışma düzenine geçti. Ancak işlerine ara vermeden devam eden kurumların çalışanları, bu durumda hem kendilerinin hem ailelerinin sağlığını riske atarak işe gitmek zorunda oldukları için tedirgin. Farklı sektörlerdeki çalışanların bir çoğu salgın koşullarında çalışmak istemese de, yerine getirmek zorunda oldukları maddi sorumlulukları ile sağlıkları arasında her gün tercih yapmak durumda kalıyor. Bunun yanında, evden çalışma düzenine geçen çalışanların bir kısmı da, fazla mesai ve psikolojik baskı ile karşı karşıya kalıyorlar.

“AİLEMİN HAYATINI RİSKE ATARAK EVDEN ÇIKMAK OLDUKÇA STRESLİ”

İstanbul’da özel bir hukuk bürosunda stajyer avukat olarak çalışan Dilan, büronun kurucu avukatının işlerin yürümeyeceğine ilişkin maddi kaygısı nedeniyle evden çalışmaya geçmediklerini söyledi. “Yetkili kişilerden evde kalınmasına yönelik çağrılar yapıldığı halde birlikte yaşadığım ailemin hayatını riske atarak evden çıkmak ve işe gitmek oldukça stresli” diyen Dilan, bu konuda merkezi bir karar alınmasını ve işverenlerin de bilim insanlarının sesine kulak vererek çalışanların hayatını tehlikeye atmamasını istediğini söyledi.

'200 KİŞİ KORONA PARTİSİ VERİYORUZ'

Kocaeli Gölcük’te bir otomasyon firmasında teknisyen olarak çalışan Mert, riskli bir ortamda çalıştıklarını söyleyerek, ‘’Firma ihracat yapıyor, sınırlar kapanmadan malları dışarı çıkaralım istiyorlar. Girişe termal kamera koydular, el dezenfektanları var ama alınan önlemlerin bir önemi yok. Özel sektör böyle patronların insiyatifine bırakılırsa yayılma engellenemez. Çalışanlar olarak 200 kişi, her gün korona partisi veriyoruz burada" dedi.

'MAAŞIMIZ VERİLİRSE BİZ DE EVDE KALIRIZ'

İstanbul’da taşeron bir firmada elektrik teknisyeni olarak çalışan Erkan, çalışma ortamının hijyenik olmadığını, hastalığın yayılması açısından riskli bir ortam olduğunu belirterek, “Şantiye ortamında ne kadar sağlıklı olabiliriz? Her yer toz, toprak... Bir de iç içe çalışıyoruz burada. Aynı katı, aynı odaları paylaşıyoruz. Kimin hasta olup olmasığını bilemiyoruz. “ dedi. Salgın tehlikesi varken çalışmak istemediğini ifade eden Erkan, “Biz de evde kalmak istiyoruz lakin maaşımız kesilmeden. Evden çıkmazsak geçimimizi sağlayamayız, devlet sonuçta para vermiyor. Maaşımız verilirse biz de evde kalırız” dedi.

'PARAYA BU KADAR İHTİYACIM OLMASA RESTİ ÇEKERİM'

İzmir’de bir mimarlık ofisinde tasarımcı olarak çalışan ve geçim sıkıntısı olmasa bu şartlarda çalışmayacağını ifade eden Selin, “Paraya bu kadar ihtiyacım olmasa resti çeker, ‘İzin vermiyorsan işten çıkıyorum’ derim. Ama şu an, işten atılma korkusuyla mecbur gidiyorum. Başka bir sektöre geçmem gerekse bile evden çalışabileceğim bir proje bulursam istifa ederim” dedi.

'BİRİNE BULAŞMASI HERKESİ HASTA EDEBİLİR'

İzmit’te bir döküm işletmesinde fırın operatörü olarak çalışan Kadir, fabrikada ilaçlama yapılmasına, dezenfektanlar getirilmesine ve her gün, girişlerde çalışanların ateşlerinin ölçülmesine rağmen riskin devam ettiğini vurgulayarak, “Birine bulaşması, iş yerindeki herhangi birinin korunma işlemlerini yapmaması herkesi hasta edebilir. Tatil verilip kimsenin evinden çıkmaması taraftarıyım” diye konuştu.

'BİZİ EVDE YATIYOR GİBİ DÜŞÜNMESİNLER DİYE DAHA ÇOK ÇALIŞIYORUZ'

Öte yandan, İstanbul’da bir reklam ajansında kurgucu olarak çalışan ve salgın Türkiye’ye sıçradığından beri evden çalışan Caner, ofisten çıkarak eve geçmenin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdığını ifade ederek şunralı söyledi: “Normalde esnek çalışma saati denen, her sabah 9:00'da başlayan ve bize verilen işleri bitirdiğimizde çıktığımız bir çalışma düzenimiz vardı. Günde ortalama 9-10 saat civarıydı. Evde çalışmaya geçtiğimizden beri gece 12’lere kadar çalışıyoruz. Ayrıca ofiste iken 1 saatlik yemek molamız vardı, şimdi sadece 15 dakika mola verebiliyoruz. Üstüne bir de her sabah çeşitli bahanelerle aranıp uyanıp uyanmadığımız kontrol ediliyor. Üstümüzde baskı var. Çok saçma bir tutum ama bizi evde yatıyor gibi düşünmesinler diye, o baskıyı kırmak için daha çok çalışıyoruz.”