Mülteciler bir öğün yemek için 9 saat kuyrukta bekletiliyor

Halkların Köprüsü Derneği, Edirne’de yunanistan sınırında bekleyen mültecilerin durumunu raporlaştırdı. Ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı belirtilen raporda, "Sınıra geldiklerinden bu yana sağlık hizmeti başta olmak üzere hiçbir ihtiyaçları karşılanmıyor. Binlerce mülteci, yemek ve tuvalet ihtiyacı için kilometrelerce uzunluktaki kuyruklarda bekliyor. Kampta uzun kuyruklar nedeniyle sabah 9’da girdikleri yemek sırasından akşam saat 6‘da ayrılabiliyorlar. Askerler, uyuyan mültecileri tekmeleyerek 'böyle uyursanız tabii kimse size kapıyı açmaz' diyerek uyandırıyor" tespitlerine yer verildi.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR- Halkların Köprüsü Derneği, mültecilerle dayanışmak ve gönüllülerin yaptığı bağışları mültecilere iletmek üzere gittiği Edirne’ye gitti. Dernek gönüllülerinin gözlemleri, mültecilerin anlatımları ve yereldeki yetkililerden alınan bilgiler doğrultusunda oluşturduğu raporda, Edirne’deki mültecilerin yaşadıkları insanlık dramını anlattı.

'AÇLIĞA VE SUSUZLUĞA MAHKUM EDİLDİLER'

Pazarkule Sınır Kapısı'nda görünen manzaranın 'bir insanlık trajedisi' olarak nitelendirildiği raporda, “Esas olarak devletlerin çözmesi gereken bu mesele, bizatihi devletlerin kendi elleriyle devasa boyutlara ulaşmakta ve bir krize dönüştürülmektedir. Siyasi bir karar değişikliği ile sınıra bırakılıveren binlerce insan açlığa ve susuzluğa mahkum edilmiştir. Oysaki bu siyasi karar neticesinde sınıra yığılan binlerce insanın açlık, susuzluk ve hastalıkla karşı karşıya kalacağını öngörmek hiç de zor değildi. Her yönüyle apaçık olan bu gerçeğe rağmen uluslararası yasaların yükümlülükleri çerçevesinde “misafir” olarak adlandırılan bu insanlar çaresiz bir şekilde iki sınır arasında arafta bırakıldılar” denildi.

Mülteciler için temin edilen ihtiyaç malzemelerinin dağıtımının ardından oluşturulan küçük bir heyetle, mevcut durumu gözlemlemek amacıyla tampon bölgeye gidildiği belirtilen raporda, Yunanistan tarafından 5 dakikada bir mültecilerin üzerine atılan gaz bombaları nedeniyle özellikle çocukların ve yaşlıların bu durumdan kötü etkilendiği ifade edildi.

Raporda tampon bölgedeki mültecilerin durumuna ilişkin şu gözlemlere yer verildi:

'BİNLERCE MÜLTECİ YEMEK VE TUVALET KUYRUĞUNDA'

- Toprak yoldan sınıra kadar giden bölgedeki kampın içinde binlerce mültecinin kuyrukta olduğu görüldü. Kilometreler boyunca devam eden bu kuyruğun yemek ve tuvalet ihtiyacı için olduğu tespit edildi.

- Orada bulunulan süre içinde yaklaşık olarak 5 dakikada bir Yunanistan tarafından mültecilerin üzerlerine gaz bombası atıldığı, özellikle çocukların ve yaşlıların bu durumdan çok kötü etkilendiği gözlemlendi.

- Yunan askerlerinin, gaz, su ve plastik mermi ile müdahale ettikleri görüldü. Bu müdahale karşısında mültecilerin de gaz fişeklerini elleriyle alıp geri attıkları, bir grup mültecinin ise nöbetleşe bir şekilde sınırdaki çitlere ip bağlayarak, çiti devirmeye çalıştıkları gözlemlendi. Bu alanda yoğun bir şekilde gaz ve tazyikli su ile saldırı söz konusuydu.

- Mülteciler Yunan askerlerine, Yunan askerleri mültecilere sürekli olarak karşılıklı taş atıyordu.

- Sınırdaki çatışma bölgesinden topladığımız gaz fişeklerinin bir kısmının Türkiye menşeli olması dikkat çekiciydi.

- Sınır bölgesinde görüntü almak yasaktı. Polisler tarafından heyete oradan uzaklaşılması gerektiği söylenerek, bir daha bu alana gelinmemesi konusunda uyarıldı.

Raporda, 5 dakikada bir Yunanistan tarafından mültecilerin üzerine gaz bombası atıldığı belirtildi.

Karaağaç ve tampon bölgedeki gözlemlerinin yanında mültecilerle de görüşmeler gerçekleştiren heyet, şu bilgilere yer verdi:

'SİZ KAPIYI KIRIN BİZ SİZE DESTEK OLURUZ'

Görüştüğümüz mültecilerden bazıları;

- Kendilerine Yunanistan’a geçebilecekleri söylendiği için sınıra geldiklerini, böyle bir muamele beklemediklerini, sınıra geldiklerinden bu yana sağlık hizmeti başta olmak üzere hiçbir ihtiyaçlarının karşılanmadığını,

- Askerlerin Yunanistan sınırı için kendilerine, “Siz kapıyı kırın biz destek oluruz” dediklerini, kapıyı kırmaya kadınlar ve çocuklarla gitmelerinin söylendiğini, ayrıca uyuyan mültecileri tekmeleyerek “böyle uyursanız tabii kimse size kapıyı açmaz” diye uyandırdıklarını,

- Sınıra gittikten 3 gün sonra Yunan askerinin attığı (kırmızı) biber gazı nedeniyle bazı mültecilerin bayıldığını, birçoğunun nefes alamadığını, bir kadının bebeğini düşürdüğünü ve defalarca aramalarına rağmen ambulansın gelmediğini,

- İhtiyaçları için çoğu zaman köye geçmelerine bile izin verilmediğini, bazı arkadaşlarının otobüslerle “sizi İstanbul’a götürüyoruz” diye nehir kenarına götürüldüklerini ve bu şekilde kendilerinin Yunanistan’a karşı koz olarak kullanıldıklarını,

- Kampta tuvalet ve duşların yetersiz olduğunu, uzun kuyruklar nedeniyle sabah 9’da girdikleri yemek sırasında akşam saat 6‘da yemek alabildiklerini, yemek dağıtımının keyfi yapıldığını, zaman zaman sınırdan geçmeye teşvik için erkeklere yemek verilmediğini,

- Her gün ve özellikle geceleri Yunan askerleri ve mülteciler arasında çatışma yaşandığını, Yunanistan tarafından gaz ve tazyikli suyla saldırı gerçekleştirildiğini,

- Çatışma alanı ile çadırların kurulduğu bölge kesiştiği için mültecilerin devamlı gaz altında yaşadıklarını,

- Sınırdaki bekleme noktasında çatışmalar sırasında ölen ve kaybolan çocuk ve yetişkinlerin olduğunu, ayrıca on binlerce kişi için sadece 1 adet mobil hastane bulunduğunu,

- Sınırdan Karaağaç merkeze doğru tarlaların içinden bir yürüme yolu olduğunu, günün belli saatlerinde bu yoldan geçişe kolluk kuvvetleri tarafından göz yumulduğunu ifade ettiler. (DUVAR)

Mültecilerin, ihtiyaçları için çoğu zaman köye geçmelerine bile izin verilmiyor.

Raporun tamamı için:

https://www.halklarinkoprusu.org/2020/03/edirne-dagitim-ve-gozlem-raporu/