Mülteciler anlatıyor: Gazeteci 'Olumsuz konuşmaya hakkın yok' diyerek bana çok kötü davrandı

"İnsanlarda vicdan yok", "İki gündür hiçbir şey yemedik", "Türkiye'de kadın olmak zor", "Bir gazeteci, 'Olumsuz konuşmaya hakkın yok' diyerek bana kötü davrandı." Bu sözler sınır kapısında bekleyen mültecilerin anlatımları... İnsan Hakları Derneği, 'Marmara Bölgesi Sınırdaki Mülteciler' adlı rapor hazırladı. Raporda mültecilerin neler yaşadıkları ve çözüm önerileri sıralandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi Avrupa'ya gitmek isteyen ve günlerdir sınır kapısında bekleyen mültecilerle ilgili rapor hazırladı. 'Marmara Bölgesi Sınırdaki Mülteciler' adlı raporda mülteciler yaşadıklarını anlatırken böyle bir uygulamayla karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söyledi. Afgan, Suriyeli, İranlı, Özbekistan... Bütün milletlerden mülteciler için Türkiye'de yaşayamama nedeni aynı: İşsizlik, kötü muamele, ayrımcılık...

AYRIMCILIK, KÖTÜ YAŞAM KOŞULLARI...

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve İnsan Hakları Derneği Çanakkale Şubesi'nin hazırladığı raporda mültecilerin çarpıcı söylemleri yer aldı. İstanbul Şube Yönetici ve üyeleri ile Çocuk Komisyonu üyelerinden oluşan iki ayrı heyet Kapıkule, Pazarkule, Bosnaköy ve İpsala sınır kapılarında ve 1 Mart günü Çanakkale Şube üye ve yöneticilerinden oluşan bir heyet Ayvacık, Assos bölgesinde incelemelerde bulundu. Raporda görüşülen mültecilerin çoğu; Savaştan kaçarak Türkiye’ye sığındıklarını ancak, bulundukları illerde yoksulluk çektiklerini, çalışma izni verilmediğini, iş bulamadıklarını, iş bulsalar dahi maaşlarını alamadıklarını, yaşam alanlarında kötü muameleye ve ayrımcılığa maruz kaldıklarını anlattı.

'BİR GAZETECİ BANA ÇOK KÖTÜ DAVRANDI'

Raporda Afgan, Suriyeli, Faslı birçok mültecinin söylemlerine yer verildi. Pazarkule sınır kapısındaki mülteciler şunları anlattı:

Afgan çocuk: 10 yaşındayım, bir süre okula gittim, Türkçe biliyorum ama annem bilmiyor, annem, teyzem ve iki kuzenimle Ankara’dan dün geldik. Geceyi burada açıkta geçirdik. Çok soğuk, yiyeceğimiz bitti. Evlerimizi kapatıp geldik bu yüzden geri dönemeyiz.

Afgan baba: Eşim ve 3 çocuğumla Tokat’tan buraya geldik. Afganistanlıyız. 4 ay önce Afganistan’dan Türkiye’ye geldik. Buradan geri dönmeyi düşünmüyoruz, Avrupa’ya geçmekten başka yolumuz yok.

Suriyeli çocuk: Adım Maryam, 14 yaşındayım, biz iki aile geldik buraya. Türkiye’ye biz Şam’dan geldik, diğer aile Halep’ten. İstanbul’da tanıştık. Buraya da beraber geldik. 16 yaşındaki abim İstanbul’da tekstilde çalışıyordu. 5 yaşında bir erkek kardeşim daha var. Burada bir gazeteci bana çok kötü davrandı 'Senin olumsuz konuşma hakkın yok' diyerek sorunlarımızdan söz ettiğimde bana kızdı. Yanımızdaki ailenin iki oğlu küçük çocukları olduğu için ailesi ile İstanbul’da kaldı.

Faslı genç: 3 arkadaş 1 ay önce Fas’tan İstanbul’a yasal yolla geldik. İstanbul’da tekstilde iş bulduk, çalışıp ailemize para göndermemiz gerekiyor, ama çalışma izni yok bu yüzden az para veriyorlar, maaşlar ödenmiyor bazen, bu şekilde hayatta kalmamız imkansızdı, 2 gündür de buradayız ve kimse herhangi bir yardım getirmedi, iki gündür hiçbir şey yemedik.

Afgan çocuk: Ben ikinci sınıfa gidiyordum, annem, babam ve kardeşimle dün Kütahya’dan geldik buraya. Kardeşim 1. sınıfa gidiyordu. Okul yarıda kaldı. Ama paramız olmadığı için zaten okula devam edemeyecektik.

Suriyeli baba: Afrin’den geldik, 6 senedir Türkiye’deyiz. Suriye’de savaşta ayağıma kurşun isabet ettiği için çalışırken zorlanıyorum, bu nedenle iş bulamıyorum. Çocuklarım hasta, bir çocukta böbrek yetmezliği var ve ameliyat olması gerekiyor, çocuk hastalandığında hastaneye götürdük, hiç bakmadan 2 ay sonra gel diye randevu verip gönderdiler, fenalaşınca tekrar gittik ama 2 aylık süre bitmediği için ilgilenmediler. Eşim astım hastası. Atılan biber gazından hastalandı burada. Gazlar dibimize düşüyor ama başka çare yok. Çocukları okutmak istiyoruz ama para olmadığı için bunu bile yapamıyoruz, iş yok, iş bulsak bile çok az paralara çok fazla iş yaptırıyorlar. İnsanlarda vicdan yok.

'SANKİ FİLM ÇEKİYORLAR...'

İpsala sınır kapısında bekleyen mülteciler ise şunları anlattı:

Afgan genç: Haberi duyunca Urfa’dan geldim. Afganistanlıyım. Bütün ailem Almanya’da. Ben burada tek kaldım. 2 senedir hiç çalışamıyorum, iş yok.

Suriyeli çocuk: 16 yaşındayım, 7 sene önce ailemle Türkiye’ye geldik. 5 sene önce ailem Almanya’ya gitti. Ben tek kaldım, gidemedim. Sınır kapısı açılırsa Yunanistan’dan ailemin yanına gideceğim. Sınıra bizi Yunanistan’a geçireceklerini düşünerek geldim, böyle bir muamele beklemiyordum.

Afgan genç: 22 yaşındayım, Afgan’ım, İstanbul Aksaray'dan geliyorum. 2 yıldır Aksaray’dayım. İstanbul’dayken geçimimi fırıncıda çalışarak sürdürüyordum. Ülkemde barış olsa geri dönmek isterim. Türkiye’de kötü davranıyorlardı, sağlık, ev, okul ihtiyacı karşılanmıyordu. Kimliğim olsun ihtiyaçlarım karşılansın diye Yunanistan'a gitmek istiyorum. Televizyonlardan duydum sınırlar açılmış ben de geldim.

İranlı kadın: 2 yıldır Türkiye’deyiz, buraya Denizli'den geldik, 3 gündür de buradayız, parasız kaldığımız için geri de dönemeyiz. Annem tansiyon hastası ve kimlik olmadığı için hastane bakmıyordu. Hastane paramız olmadığı için pasaportu aldı ve geri vermedi. Tansiyon ilacı çok pahalı alamıyorum almak istesem kimlik iptal oluyor. İran’a geri dönemeyiz, Türkiye’ye de dönemeyiz, gitmemiz lazım. TV de gördük haberi geldik, 3 gündür buradayız.’ “Türkiye'de para verilmiyor, kötü muamele yapıyorlar, Türkiye'de kadın olmak zor. Polisler buraya gelirken telefonları aldılar ve fotoğraf çektiler, Sanki film çekiyorlar, gelip gidiyorlar bir şey yaptıkları yok. Ne yapacağız bilmiyoruz paramız yok.

Raporda gözlemlere de yer verildi. Raporda çarpıcı gözlemlerin yer aldığı tespitler ise şöyle:

- Muayene, tedavi, pansuman dahil, sağlık hizmeti verilmediği, Yunanistan’ın gazlı saldırısı sonrası yaralananların pansumanlarının dahi yapılmadığı, enfeksiyon ve salgın hastalık riskinin çok yüksek olduğu

- İçme ve kullanma suyunun bulunmadığı, yiyecek bulunmadığı, en yakın büfenin 3 km mesafede olduğu, paraları olsa bile yürüyerek gidip bir şeyler alıp gelmelerinin çok zor olduğu

- Hamile kadınlar, yaşlılar, engelliler ve küçük çocukların sayısının oldukça yüksek olduğu, bu koşulların devam etmesi durumunda özellikle bu riskli gruplar açısından hastalıkların, ölümlerin baş göstermesinin kaçınılmaz olacağı

- Çok sayıda çocuklu ailenin olduğu ancak çocukları soğuktan koruyacak bir çare bulamadıkları, annelerin bebeklerini açıkta emzirmeye çalıştıkları

- Çeşitli araçlarla balık istifi şeklinde getirilen mültecilerin, sırtlandıkları eşyaları ile sınır kapısının yaklaşık bir km uzağında boş çamurlu araziye bırakıldıkları, buradan sınır kapısına yürüdükleri...

Raporun sonuç bölümünde mültecilerle ilgili imzalanan uluslararası sözleşmeler hatırlatıldı. Raporda Avrupa ülkelerinin mültecilere sınırlarını açması konusunda bir mutabakat olmaksızın mültecilerin sınırlara ve riskli geçiş noktalarına yönlendirilmeleri, hiçbir insani ihtiyaçlarının giderilmeyerek mağdur edilmelerinin büyük bir suç olduğunun altı çizildi. Ayrıca raporda 130 bin mültecinin sınırı geçtiği açıklamalarının da gerçeği yansıtmadığı vurgulandı.

ÖNERİLER...

Raporun öneriler kısmında ise şu bilgiler yer aldı:

  • Yaşanan bu büyük insanlık dramının sorumluları yargı önünde hesap vermeli, mültecilere insani yaşam koşulları sağlanmalı.
  •  Mültecilerin Avrupa ile pazarlık aracı olarak kullanılmasına son verilmeli, bu tutumu ile mültecilerin hak ihlali yaşamasına neden olanlar hakkında hukuki ve cezai işlem başlatılmalı, mültecilerin yaşadıkları mağduriyetler giderilmeli.
  • Mültecilere insani yaşam koşulları sağlanmalı, eğitim, sağlık, barınma, beslenme, iş gibi temel ihtiyaçları karşılanma, mültecilere yönelik ayrımcılık ve nefret saldırıları önlenmeli.
  • Avrupa ile imzalanmış olan Geri Kabul Anlaşması feshedilmeli.
  • 1951 Cenevre Sözleşmesine konulan coğrafi çekince kaldırılmalıdır, Türkiye’de bulunan mültecilere, mültecilik hukuki statüsü verilmeli.
  • Avrupa ve dünya devletleri sınırlarını mültecilere açmalı, mültecilerin serbest dolaşım ve yerleşim hakkı kabul edilmeli.