Yapıcı: Gezi'yi sonuna kadar savunmak borcumuzdur

Taksim Dayanışması, 18 Şubat'taki Gezi Davası duruşması öncesi TMMOB'un Büyükkent binasında basın toplantısı düzenledi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Mücella Yapıcı "Bir suçlu aranıyorsa, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit Gedik’in ve Ahmet Atakan'ın ölümünde aranmalıdır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gezi davasında hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, “Gezi bir kalkışma, bir darbe girişimi gibi değerlendirilemez. Çünkü Gezi, her bir yurttaşın haklarını savunduğu, eşitlikçi, özgürlükçü ve paylaşımcı bir şenliktir” dedi.

Taksim Dayanışması, geçen hafta savcının mütalaasını verdiği iş insanı Osman Kavala'nın tutuklu yargılandığı Gezi davası sürecine ilişkin Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul Büyükkent Şubesi’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Gezi Davası’nın tutuksuz sanıkları, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Musa Piroğlu, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ile çok sayıda hak savunucusu katıldı. Ortak basın açıklamasını okuyan ve davada ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen Yüksek Mimar Mücella Yapıcı, Gezi’yi lekelemeye yönelik beyhude çabaları reddettiklerini vurguladı.

Gezi’nin bu toprakların eşitlik, özgürlük ve adalet umudu olduğunu belirten Yapıcı, “Ülkemizin toplum, kent ve demokrasi tarihinin en parlak ve onurlu sayfalarından biri olan ve anayasal, demokratik bir hak kullanımı olan Gezi Direnişi suçlulaştırılmaya çalışılmaktadır. Bu ülkede kurgu davalarla defalarca karşılaştık. Herkes gerçeği biliyordu, yargı ise kararlarıyla şaşırtıyordu. Aklımız, mantığımız, izanımız defalarca sınandı. Zamanında bu davaları haklı bulanlar, yıllar sonra çıkıp ‘kandırıldık’ dediler. Üstelik bunu, bir mensubu olmadıkları yargı adına söylediler. Bu kandırılma, uydurulmuş delillerle, tanıklarla ve kurguyla sanık sandalyesine oturtulanların yaşam haklarının ihlaline sebep oldu” dedi.

‘GEZİ DEMOKRASİNİN BİR PARÇASIDIR’

Aynı senaryonun yeniden yaşandığına vurgu yapan Yapıcı, şöyle devam etti: “Akıl sağlığı yerinde olmayan bir tanığın, nereden geldiği belli olmayan ve tehdit de sayılamayacak olan bir adet gaz maskesinin, bir masanın, iki sandalyenin etrafında dönen yüzlerce sayfalık bir iddianameyle Gezi yargılanıyor. İddianamede geçen isimler nezdinde, demokratik haklarını kullanmak için sokağa çıkan milyonlarca insan yargılanıyor. Gezi bir kalkışma, bir darbe girişimi gibi değerlendirilemez, aynı cümle içinde bile anılamaz. Çünkü Gezi, her bir yurttaşın tamamen kendi iradesiyle, kendi itirazını alıp geldiği, sözünü söyleyebildiği, taleplerini sıralayabildiği, kendi haklarını savunduğu, eşitlikçi, özgürlükçü ve paylaşımcı bir şenliktir. Baskıdan, yalandan, adaletsizlikten, liyakatsizlikten, hak ihlallerinden bunalmış insanların sözünü söyleme şeklidir. Halkın itiraz hakkı demokrasinin bir parçasıdır, demokrasi bir bütündür ve bölünemez. Gezi Davası'nda yargılananların ‘Yapmadım, etmedim, görmedim, duymadım’ demesini kimse beklemesin. Bu iddianame sadece yargılananlara değil, Gezi'de yer alan, sözünü sakınmayan, kendi kaderine sahip çıkan milyonlarca insanın aklına ve iradesine de saygısızlıktır.”

‘TOPLUMSAL BİR GERÇEKLİK’

Gezi Davası’nda adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini dile getiren Yapıcı, Gezi’nin hiçbir iddianamenin kirletemeyeceği kadar büyük bir toplumsal gerçeklik olduğunu belirtti. Yapıcı, “Biz Gezi Parkı’ndaki ağaçların kesildiği ve çadırlarımızın yakıldığı günlerdeki tepkimizin de gencecik çocuklarımıza kıyan polis şiddetinden hesap soran tutumumuzun da parklarda, meydanlarda, sokaklarda özgürlük, demokrasi ve insanca yaşam talep eden milyonların taleplerinin de kararlılıkla arkasında durmaya devam edeceğiz. Polisiyle, yargısıyla, medyasıyla hakikati baskılayıp tarihi yeniden yazmaya çalışanlara inat, gerçekleri haykırmaya devam edeceğiz. Çünkü biliyoruz ki, bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, gücünü Gezi’nin eşitlikçi, özgürlükçü ve barışçıl birlikteliğinden alacaktır. Milyonları da yargılasanız, bu gerçeği yok edemeyeceksiniz. Gezi Direnişi’ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla anılan bir eyleme dönüştürmenize asla izin vermeyeceğiz. Bu yargılama, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Fethullahçıların müştereken işlediği suçların en yenisidir. Bir suçlu aranıyorsa, Berkin Elvan, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Ali İsmail Korkmaz, Mehmet Ayvalıtaş, Medeni Yıldırım’ın, Hasan Ferit Gedik’in ve Ahmet Atakan'ın ölümünde aranmalıdır. Bu davada adı bile geçmeyen bu canlarımıza, Gezi'yi sonuna kadar savunmak borcumuzdur” diye konuştu.

‘GEZİ’Yİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Ardından söz alan ve dava kapsamında yargılanan TMMOB Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Üyesi Tayfun Karaman ise bir tiyatro oynandığını söyledi. Bu tiyatronun kendilerini hayattan koparmakla tehdit ettiğine vurgu yapan Karaman, “Bu iddianame mahkeme salonlarında paramparça edildi. Bizler mahkemede verdiğimiz savunmalarla bu iddianameyi paramparça ettik. Bizler Gezi’nin bir parçası olmaktan dolayı yargılanıyoruz. Bizler hiçbir zaman ‘Gezi’ye gitmedik’ demedik. Gezi her zaman için Türkiye’nin demokrasi sayfalarında ak bir şekilde duracak. Şunu unutmamak gerekir ki milyonlar oradaydı. Biz oradan demokrasiden aldığımız tavırdan dolayı yargılanıyoruz. Hukuk ne derse desin bizler güçlü olmaya Gezi’yi savunmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘KARANLIK GİDER GEZİ KALIR’

Gezi Davası kapsamında yargılanan Taksim Dayanışması avukatlarından Can Atalay da bir mimarın, bir avukatın ya da milyonlarca yurttaşın görevini yerine getirdiği için yargılanamayacağını belirterek, “Gezi’de milyonları bir araya getiren Erdoğan’ın hoyratlığıdır. Boyun eğmedik eğmeyeceğiz. Gezi bu ülkenin en önemli eşitlik, özgürlük talebidir. Karanlık gider gezi kalır” dedi.

‘OMUZ OMUZA OLMAMIZ GEREKİR’

Son olarak söz alan Türk Tabipler Birliği (TTB) ikinci başkanı Ali Çerkezoğlu, hayatlarının en heyecanlı ve en kararlı döneminin Gezi olduğunu ifade ederek, “TTB olarak bizler de yargılandık ve bu davalarda beraat aldık. Bizler hekim olarak herkes gibi ülkesine sahip çıkan ve sistemlere karşı birer yurttaş olarak bu yaşananlara tepki göstermek zorundayız. Eğer bir canlıyı boğmaya kalkarsanız o canlı son olarak bir refleksle tepkisini gösterir. Gezi’de de olan budur. Gezi’de nasıl yan yana omuz olduysak bu davada da omuz omuza olmamız gerekir” diye konuştu.

Konuşmaların ardından toplantı sona erdi.