İzmir'de ortak açıklama: Engelli mültecinin adı bile yok

İzmir'deki 7 sivil toplum örgütü, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle ortak açıklama yaptı: Engelli mülteciler; mülteci örgütlerinin, engelli STK’ların, insan haklarına duyarlı örgütlerin, devletin ilgili organlarının gündemine dahi girmemektedir. En üzücü olansa, engelli mülteciliğin yanı sıra kadın, siyahi, LGBTİ vb. ötekileştirilmeye müsait kimliklere sahip olanların esameleri bile okunmamaktadır.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Halkların Köprüsü Derneği, Konak Kent Konseyi, Konak Mülteci Meclisi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İzmir Temsilciliği, İnsan Hakları Derneği, Irkçılığa Dur De Girişimi ve Hak İnsiyatifi 3 Aralık Dünya Engelliler Günü nedeniyle İzmir'de ortak bir açıklama yayınladı.

“Engellilik, bir insan hakkı meselesidir” başlığıyla yapılan yazılı açıklamada, engelli mültecilerin sorunlarının sivil toplum örgütlerinin ve kamu kurumlarının yeterince gündemine girmemesi eleştirirken, var olan sorunların çözümü için hükümete, muhalefet partilerine ve yerel yönetimlere yönelik talepler de yer aldı.

Engelli mültecilerin eğitim, sağlık, psikolojik, ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaştığı belirtilen açıklamada, engelli kadın mültecinin adının henüz literatüre bile girmediğine dikkat çekilerek, “Göç, yerinden edilme, şiddet ve savaş nedeniyle hafif veya ağır şekilde sakat kalanların kendileri ve aileleri olumsuz etkilenmektedir. Psikososyal destek merkezlerinin sayılarının yetersiz olması, alanında uzman, dil bilen engelli psikolog ve psikiyatristlerin olmaması nedeniyle terapiden ve ilaç desteğinden yoksun olan engelli göçmenler; kendini utanç içinde, kısıtlanmış, stresli, çaresiz, yalnız, aciz, acınası, başarısız, korkak, güvensiz ve yetersiz hissetmektedir” denildi.

Engelsiz yaşam için pedal çevirdilerEngelsiz yaşam için pedal çevirdiler

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

2011’de Ortadoğu’da başlayan, Arap Baharı adı verilen savaş ortamı, beraberinde sosyal hareketlenmeye sebep olmuş, göç olgusunu gündemimize sokmuştur. Suriyeli, Afgan ve Afrika’dan gelen mülteciler, savaşsız bir yaşam umuduyla Türkiye’de yaşamaya başlamış veya Avrupa’ya ulaşmak için Türkiye’yi bir geçiş köprüsü olarak kullanmaktadırlar. Şu anda her gün insanlık suçunun işlendiği, hiçbir hukukun işlemediği, iç savaş sonucunda 8 buçuk yılda 353 bin kişinin öldüğü Suriye’den kaçmak zorunda kalan mülteciler; Ürdün, Lübnan, Mısır ve diğer ülkelere göç etmiştir.

Türkiye’ye daha önce görülmemiş boyutta, 3 milyon 682 bin 434 kayıtlı Suriyeli, toplamda 5 milyon 679 bin mültecinin ikamet ettiği dillendirilmektedir. Fakat ne kadar engelli mültecinin iltica ettiği, yaş, cinsiyet, medeni durumu, uyruk, engel grubu ve doğuştan veya savaş sonrası engelli olup olmadığı, ne kadarının evde, sokakta veya kampta yaşadığı, milis veya sivil olduğu dağılımına göre sağlıklı bir istatistikle karşılaşmamaktayız. Elimizde tek veri olarak; Bir dernek başkanının 2017 Ocak ayında yaptığı basın açıklaması ile 800.000 Suriyeli engelli mülteci olduğunu öğrenmiş bulunmaktayız.

Ne yazık ki engelli mülteciler; Mülteci örgütlerinin, engelli STK’ların, insan haklarına duyarlı örgütlerin, devletin ilgili organlarının gündemine dahi girmemektedir. Engelli mülteciler akademinin çalışma alanında da yeterince yer kaplamamıştır. Sadece Suriyeli engelli mülteciler baz alınarak tek tük çalışmalar yapılmıştır. En üzücü olansa, engelli mülteciliğin yanı sıra kadın, siyahi, LGBTİ vb. ötekileştirilmeye müsait kimliklere sahip olanların esameleri bile okunmamaktadır. Engelli kadın mültecinin adı henüz literatüre girmemiştir. Engelli mültecilerin karşılaştığı sorunlar; eğitim, sağlık, psikolojik, ekonomik ve sosyal sorunlar olarak sınıflandırılabilir. Savaş sonrası sakatlanan bireylerde felç kalma, bedensel ve çoklu uzuv kayıpları olduğu araştırma yapan kimseler tarafından gözlemlenmiştir. Engelli mültecilerin en sık karşılaştığı problem dil bilmeme, kültürel çatışma, içsel damgalama, yabancılık duygusu, sosyal dışlanma ve fiziksel çevrenin kısıtlılığıdır. Bu durum onu daha çok eve bağımlı hale getirmektedir ve kendi içine kapanmaktadır.

ENGELLİ VE AİLELERİNE MÜLTECİLİK STATÜSÜ TANINSIN

3 Aralık Dünya Engelliler Günü vasıtasıyla açıklamada imzası bulunan STK’ların hükümet, muhalefet partileri ve yerel yönetimlerden talepleri ise şöyle:

  • Öncelikli olarak; Geçici koruma statüsünde olan Engelli ve ailelerine mültecilik statüsü tanınsın, kayıtsız şartsız TC vatandaşlığı kimliği ve engelli kimlik kartı verilsin.
  • 5378 sayılı engelliler kanunu başta olmak üzere tüm yasa, tüzük ve yönetmeliklerden engelli mülteciler de eşit bir biçimde yararlansın,
  • Türkiye’deki mültecilere yönelik yasal mevzuata engelli mülteciler ibaresinin eklenmesi,
  • Dil problemi için kısa vadede tercümanlık hizmetlerinin arttırılması, orta ve uzun vadede ise engellilere özel eğitim materyallerini içeren yüz yüze veya web tabanlı dil kurslarının tertip edilmesi,
  • Belediyelere bağlı engelli şube müdürlüklerinde engelli mülteciler adıyla alt birim oluşturulması, engelli dernekleriyle kaynaştırma ve mülteci örgütleriyle işbirliği yapma görevini üstlenmelidir.
  • Özel sektörde %3 engelli çalıştırma kotasından engelli mültecilerinde faydalanması, ucuz işgücü olarak kullanılmamaları, Engelli Kamu Personeli Seçme Sınavı (E-KPSS) ile kura çekilişi sonucunda kamuda istihdam edilen engelli bireyler gibi mültecilerin de kuraya başvurması ve kamuda istihdam edilmeleri,
  • Hijyenik olmayan kamp, çadır, branda, konteyner, ambar, bodrum, dükkan vb. izbe ve sağlıksız koşullarda hayatlarını devam ettirmek zorunda kalan engelli mülteci ve ailelerine konut veya kira desteğinde bulunulması, barınma koşullarının iyileştirilip steril bir ortamın sağlanması,
  • Doğuştan engelli veya Hava saldırıları, bombardımanlar, yanıklar, vücutlarına şarapnel parçalarının gelmesinden ötürü felç kalan, görme, işitme gibi uzuv kaybı olan ve diyaliz ile yaşayacak sığınmacıların her türlü devlet, özel veya üniversite hastanelerinden faydalanması, fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin arttırılması,
  • Engelli aylığı ve evde bakım başta olmak üzere her türlü sosyal destekten engelli mültecilerin de yararlanması,
  • Kronik engele sahip mültecilerin de Türkiye vatandaşları gibi ortez, protez, stent gibi cihazlardan faydalanması, düzenli ilaç kullanmak zorunda kalanların ilaçlarına ücretsiz bir şekilde edinebilmesi,
  • Engelli mültecilerin hayatını kolaylaştıracak araç gereçler; akülü tekerlekli sandalye, koltuk değneği, işitme cihazı, baston, gözlük, akıllı telefon ve bilgisayar, Braille yazı araç gereçlerine rahatça ulaşabilmesi,
  • Engelli mülteci çocukların eğitim imkanından geri kalmamaları için özel eğitim kurumlarının arttırılması, yeterli materyalin sağlanması, bu alanda yetkin özel eğitim öğretmenlerinin istihdam edilmesi veya hizmet içi kurslarla bilinçlenmenin arttırılması, okula ulaşımın rahat gerçekleşebilmesi için taşımalı eğitim projesinden faydalanılması,
  • Engelli ve engelsiz mültecilerin, Türkiyeli engellilerle geçici koruma statüsündeki engelliler, nihayetinde engelli-engelsiz tüm bireylerin kaynaştırılması
  • Konferanslar, eğitim programları, basın-yayın ve yasal düzenlemelerle engelli mülteciliğe ilişkin farkındalık çalışmalarının yapılması.
  • Savaş sonucunda sakat kalan mültecilerin kimseye bağımlı olmadan, tek başına yaşamlarını sürdürebilmeleri için bağımsız hareket eğitimleri verilmeli,
  • Görme engelli mültecilere marangozluk, terzilik ve demircilik gibi el becerilerini kullanabilecek eğitim müfredatı oluşturulması,
  • Engelli ve ailelerine yönelik sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif organizasyonların yapılması, aileler arası kaynaşmanın sağlanması,
  • Görme ve işitme engelli mülteciler için kendi dillerinde sesli ve işaret dili betimleme imkanının sunulması.
  • Engelli mültecilerin her türlü kütüphane imkanlarından yararlanması, görme engelli mülteciler için kendi dillerinde kitapların seslendirilmesi,
  • Ön yargıların, nefret söylemlerinin önüne geçebilmek için çalışma yürütmek, dostluk bağlarını oluşturmak ve iletişimi güçlendirmek için kültürler arası diyaloğun tesis edilmesi için harekete geçilmelidir. (DUVAR)