Mansur Yavaş'tan tartışmalı mezar kararı

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Melih Gökçek döneminde Ulus’taki Hacı Bayram Veli Türbesi’nin yakınında SİT alanı üzerine kurulan 33 mezar yerini kapatıp yeşil alan yapma kararı aldı. SİT alanında bulunan Nakşibendi Tarikatı’na yakınlığı ile bilinen Mustafa Kalfaoğlu’nun mezarı ve iki mezar yeri ise defin yeri olarak kalacak.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA – Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, Ulus’taki Hacı Bayram Veli Türbesi’nin yakınında eski başkan Melih Gökçek döneminde SİT alanı üzerine kurulmasına izin verilen 36 mezar yerinin bulunduğu alanın kapatılıp "yeşil alan” yapılmasına” şartlı onay verdi. Kararda, söz konusu bölgede neden mezarlık olamayacağına ilişkin ayrıntılı gerekçeler sunan Mansur Yavaş, Bakanlar Kurulu kararı olmadan söz konusu alana defnedilen Nakşibendi Tarikatı’na yakınlığı ile bilinen Muradiye Vakfı Onursal Başkanı Mustafa Kalfaoğlu’nun mezarının yerinde kalmasına onay verdi. Karara göre, tarikat lideri Kalfaoğlu’nun mezar yeri ile birlikte iki mezar yerini de define açık olarak bırakılacak. Geriye kalan 33 mezar yeri ise kapatılacak ve "yeşil alan” haline getirilecek.

Ulus’ta Hacı Bayram Veli Türbesi’nin yakınındaki, Gül Baba Türbesi’nin 700 metre ilerisinde tarikat ve cemaatlerin ileri gelenlerinin defnedileceği "hazire alanı” oluşturulduğu haberini geçen yıl gündeme taşımıştık.

GÖKÇEK: HAZİRE ALANI, ESKİDEN DE MEZARLIKTI

Ankara Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Melih Gökçek de söz konusu haberde Gazete Duvar’ın sorusu üzerine danışmanı Avni Kavlak aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Söz konusu alanın kayıtlarda mezarlık olarak geçtiğini, bu nedenle de bir süredir boş olan alanı defin yeri olarak hazırladıklarını” söylemişti.

HAZİRE ALANI ASLINDA SAHTE TÜRBEYDİ

Melih Gökçek’in, "Hazire alanı olarak yaptırdığımız yer eskiden de mezarlıktı” ifadesi ise tartışmaya açıktı. Çünkü Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin "hazire alanı” olarak belirlediği arazide 2016 yılının ilk aylarına kadar Seccade Sultan Türbesi bulunuyordu. Ancak Seccade Sultan’ın tarihsel kimliği ve türbenin kimin tarafından yaptırıldığına dair net bir bilgiye ulaşmak mümkün değildi. Hacı Bayram Veli Türbesi’nin ziyaretçileri, Seccade Sultan Türbesi’ni de ziyaret edip demir parmaklıklar içine "bozuk para” atma geleneğini uyguluyorlardı. Mahallelilerin aktardığına göre derme çatma, bakımsız ve üzeri yeşile boyanmış demirlerle kapatılmış Seccade Sultan Türbesi olarak bilinen alanda geceleri alkol ve uyuşturucu kullananları görmek mümkündü. Gündüzleri ziyaretçiler tarafından dilek için atılan paraların da bu kişiler tarafından alındığı dile getiriliyordu.

SECCADE SULTAN SOKAĞI, HACI BAYRAM VELİ CADDESİ OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ

Çevre halkının ile eski Ankara meraklılarının çabaları sonucunda yıllardır boş bir alanda bakımsız duran Seccade Sultan Türbesi’nin "sahte” olduğu ve kaçak yapıldığı kesinleştirildi. "Hacı Bayram’da sahte türbe” bilgisinin sosyal medyada da yaygınlaşmasının ardından türbenin bulunduğu sokağın "Seccade Sultan Sokağı” olan ismi Büyükşehir Belediyesi Meclis Kararı ile "Hacı Bayram Veli Caddesi” olarak değiştirildi. Ardından da geçen Şubat’ta sahte türbe Ankara Büyükşehir Belediyesi ekiplerince yerinden yıkılarak toprak ve çevre düzenlemesine başlandı. Ankara’da 3 Aralık 2016’da vefat eden Nakşibendi tarikatına yakınlığı ile bilinen Muradiye Kültür Vakfı’nın Onursal Başkanı Mustafa Kalfaoğlu da işte bu sahte türbenin kaldırılmasının ardından boşalan alana defnedildi.

MURADİYE VAKFI: BAKANLAR KURULU KARARI VAR MI YOK MU BİLMİYORUZ

Gazete Duvar geçen yıl, Muradiye Vakfı yetkilileri ise Mustafa Kalfaoğlu’nun Hacı Bayram Veli türbesinin yakınına mezarlık dışı bir alana gömülmesine ilişkin yorum yapmaktan kaçınmıştı. Muradiye Vakfı genel merkezi yetkilileri Gazete Duvar’ın sorularını yanıtlarken defin için bir Bakanlar Kurulu kararı olup olmadığına dair net bilgilerinin olmadığını vurgularken, “Defin (mezar yeri) için belediye bir ödeme yaptıklarını, istenildiği taktirde bu belgeyi gönderebileceklerini” söylediler. Ancak talep etmemize karşın söz konusu “ödeme belgesi” bize gönderilmedi.

TARİKAT LİDERİNİN MEZARI İLE BİRLİKTE İKİ DEFİN YERİNE DAHA İZİN VAR

Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin Ağustos ayında gerçekleştirdiği toplantı sonrası aldığı yayımladığı kararda bölgenin SİT alanı olmasının dışında, Hacıbayram Camii ve çevresinin UNESCO geçici dünya mirası listesinde bulunduğu, turistik bir alanda mezarlık bulunmasının tezat olduğu vurgulandı. Bölgede “mezar alanı” yapılmasına ilişkin eski dönem meclis kararının iptal edilmesi kararı alındı. Ancak kararda, bölgede yer alan defnin (Muradiye Kültür Vakfı Onursal Başkanı’nın mezar yeri) kendisine ait bir alan ve "teklik oluşturmaması” nedeniyle, beraberinde iki mezar yerine defne müsaade edilmesine karar verildiği vurgulandı. Karara ilişkin soru işaretlerini Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a basın danışmanı aracılığı ile ilettik. Ancak, Yavaş cephesinden bir değerlendirme yapılmadı.

ÖZAL AİLESİ VE SÜLEYMANİYE CAMİİ HAZİRESİ

Türk siyasi tarihinde de "hazire alanı” 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kardeşi Yusuf Bozkurt Özal’ın Süleymaniye Camii haziresine defni ile gündeme gelmişti. Hazirede, Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan’ın türbelerinin yanı sıra Özal’ın annesi Hafize Özal ile Nakşibendî lideri Muhammed Zait Kotku’nun mezarları da yer alıyordu. Yine Nakşibendî tarikatının İskenderpaşa kolu liderlerinden Mahmut Esad Coşan’ın babası Halil Necati Coşan’la aynı yere defnine olanak sağlayan bir Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmıştı. Karar, yargıya taşınınca devreye dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel girmiş ve defni savunmuştu.

GÖKÇEK, MURADİYE VAKFI SORUŞTURMASINDA GÖZALTINA ALINMIŞTI 

Muradiye Kültür Vakfı, 1978 yılında “Çöllü Hoca” lakabıyla tanınan Hacı Bayram Camii imamı Rıza Çöllüoğlu tarafından kuruldu. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinden sonra başta Ankara olmak üzere Refah Partili belediyelerin işbaşına geldiği kentlerde peşpeşe aldığı ihalelerle 20’ye yakın şirket kurarak büyüdü. Vakfın kurucu mütevelli heyetinde Fevzi Tezcan, Ahmet Poyraz, Sami Özkan, Hüseyin Görgülü, Hilmi Görgülü, Alaaddin Zenginer, Hakan Yüksel, Feridun Yüceler, Abdullah Tokur, Nuri Aydın, Memiş Aydın, Hüseyin Eşrefoğlu yer aldı. Vakfın Genel Müdürü Mustafa Kalfaoğlu şaşalı yaşamı ile dikkat çekmeye başlamıştı. Söz konusu dönemde Ankara Belediyesi’nin yemek işinden otobüs duraklarının temizliğine, bahçe bakımından köprü onarımına ve trilyonluk doğalgaz sayaçlarının yenilenmesine pek çok ihalesini alan vakfın, Refah Partisi’nin önemli para kaynaklarından biri olduğu öne sürülmüştü.

Muradiye Vakfı, 1997 yılında İçişleri Bakanlığı tarafından incelemeye alınmıştı. Bakanlık incelemesinde Muradiye Kültür Vakfı’nın kurduğu 21 paravan şirket ortaya çıkarılmış, soruşturmayı yürüten mülkiye müfettişleri, 1998 Ağustos ayında vakfın 29 şirketine ihale yasağı getirmişti. 1999 yılı Kasım ayında ise dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı aralarında Muradiye Vakfı yöneticilerinin de bulunduğu 26 kişi hakkında çete oluşturarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ihale aldıkları iddiasıyla dava açmıştı. Dava kapsamında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek gözaltına alınıp sorgulanmış, hatta ‘polisi karşısında görünce bayıldığı’ şeklinde haberler yayınlanmıştı.