Cumhuriyet yazarları Yargıtay'ı bekliyor

Cumhuriyet gazetesi davası kapsamında cezaevinde bulunan altı kişi için aylardır Yargıtay’ın karar vermesi bekleniyor. Adli tatil öncesi çıkması beklenen karar yeni adli yılda da çıkmadı.

Google Haberlere Abone ol

İSTANBUL - Cumhuriyet gazetesi operasyonu, 31 Ekim 2016’da gazetenin tüm yönetim kadrosu ve yazarlarının gözaltına alınması ile başladı. “Yayın çizgisi değişikliği ile terör örgütlerine yardım” suçlamasıyla gözaltı, el koyma ve yakalama kararları verilmişti. Yaklaşık 100 avukat karara ilk anda itiraz etti. İtiraz, iki gün sonra reddedildi.

Yazar ve yönetici 10 kişi, tutuklandıktan sonra bu karara da itiraz edildi. Yaklaşık yüz avukat, 14 Kasım 2016’da Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne tutukluluğa itiraz dilekçesini sunduktan sonra Şişli’deki Cumhuriyet gazetesine cübbeleri ile yürüdü. Avukatlar itirazın 'kuvvetli suç şüphesi bulunduğu' gerekçesiyle reddedildiğini dört gün sonra Sabah gazetesinden öğrenebildiler.

Dava kapsamında aynı hızla başka kararlar da verildi. Gazetenin o dönem muhabiri olan Ahmet Şık, 30 Aralık 2016’da İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimi Atila Öztürk tarafından tutuklandı. Şık’ın tutukluluğuna 2 Ocak 2017’de itiraz edildi. İtiraz, bir gün sonra İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimi Mustafa Çakar tarafından 'kuvvetli suç şüphesi', 'somut delillerin bulunduğu', 'tutuklama kararının ölçülü olduğu' gibi iddialarla reddedildi.

Dava kapsamında eldeki tek delil olan yazı ve haberlere dayanarak verilen mahkûmiyet kararları istinaf mahkemesi tarafından onanınca beş yılın altında ceza verilen altı kişi cezaevine girdi. Beş yılın üstünde hapis cezasına mahkûm edilen kişiler açısından Yargıtay’daki incelemenin devam edeceği hatırlatılarak kararı veren yerel mahkemeden 22 Nisan’da infazı durdurması talep edildi. Mahkeme, 29 Nisan’da talebi reddetti.

KARAR VERİLİRSE ÖZGÜR KALABİLİRLER

Cumhuriyet gazetesi eski yazarı Hakan Kara, 25 Nisan’da cezaevine girerken “Yargıtay’da bu dava bozulursa ve arkadaşlarımız beraat ederse cezaevinde yatmış olan bizlerin durumu ne olacak” diye sormuştu. Bu soru Temmuz ayında gerçek oldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 16 Temmuz’da açıkladığı tebliğnamede, mahkûmiyet kararlarının bozulmasını istedi. Bu görüşün cezaevinde bulunan Musa Kart, Güray Öz, Hakan Kara, Mustafa Kemal Güngör ve Önder Çelik’in durumuna da etki etmesi istendi. Başsavcılık ayrıca, davanın temel suçlaması olan “yayın politikasının değişikliğiyle örgüte yardım edildiği” iddiasının da olgusal olmadığını belirtti.

Bir gün sonra 17 Temmuz’da cezaevinde bulunan Cumhuriyet gazetesi eski yazarlarının avukatları, Yargıtay’ın ilgili ceza dairesine infazın durdurulması için dilekçe sundu. Taleple ilgili hâlâ bir karar verilmedi.

Tebliğnamenin açıklanmasından sonra, dosya kapsamında tutuklu kişiler olmasına rağmen adli tatil başladığından Yargıtay, inceleme yapmadı.

YARGI REFORMU PAKETİ VE ADALET BAKANININ SÖZLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 30 Mayıs’ta açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde ifade özgürlüğü ile ilgili verilen kararlarda Yargıtay tarafından da inceleme yapılması sağlanarak bireylere ek bir güvence getirilmesinin amaçlandığı” belirtildi. Belgenin açıklanmasından sonra Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 31 Mayıs’ta katıldığı bir televizyon programında, “Aynı dosyada sanıklardan bir kısmı istinafta, bir kısmı Yargıtay’a gidiyor. Bu arada istinafta cezaları kesinleşen kişiler cezaevine girdiler. İki yıl sürdü Yargıtay. İki yıl cezaevinde yattılar. Yargıtay da ‘ya burada bir suç yok’ dedi. O zaman istinafta kesinleşenlerin günahı ne?” diye sordu. Ancak Yargı Reformu Paketi ile amaçlanan ek güvence hâlâ hayata geçirilmedi.