Selçuk Mızraklı'dan 'Avatar'a atıf: Amed'i hissetmeniz gerekiyor

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı İzmir'de yerel yönetimlerle ilgili panelde konuştu.

Google Haberlere Abone ol

İZMİR - Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı kayyımlara karşı başlatılan eylemlerinin desteklenmesi gerektiğini söyledi. Mızraklı, "Avatar filmini seyredenler bilir. Orada bir yaşam ağacı vardır ve oradakiler birbirlerine baktıklarında 'seni hissediyorum' diyorlardı. Amed’i görmeniz mi gerekiyor, hissetmeniz mi gerekiyor? Hissetmemiz gerekiyor. Farklı olmak, duyarlı olmak hissetmeyi gerektirir" dedi.

Karaburun Bilim Kongresi'nin son gününde "Yerel Yönetimler, Kriz ve Çıkışlar" başlıklı panel düzenlendi. Panelde yerel yönetimlerde yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri konuşuldu.

Moderatörlüğünü Onur Hamzaoğlu'nun yaptığı bugünkü oturuma konuşmacı olarak, kayyım atamasıyla görevinden alınan Diyarbakır Belediyesi Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve Karaburun Belediyesi Başkanı İlkay Girgin Erdoğan katıldı.

Sosyal belediyeciliğin sadece altyapı yapmak, geçici ihtiyaçları karşılamak değil merkeze insanı koyarak sosyokültürel faaliyetlerle insanlara dokunmak olduğunu söyleyen İlkay Girgin Erdoğan, bölgenin ihtiyaçlarını belirledikleri bir harita çıkardıklarını belirtti.

ERDOĞAN: BARIŞ AKADEMİSYENLERİ TERÖRLE İLİŞKİLENDİRİLDİ

Ülkenin hak ihlalleri konusunda zor bir dönemden geçtiğini belirten Erdoğan, "barış bildirisi imzacısı akademisyenlerin hak ihlallerine dikkat çekmeye çalışırken terör örgütü ile ilişkilendirildiklerini" söyledi.

İlkay “Yasanın 26'ncı maddesine göre yapılanlar doğru bulunmadığı, ‘açıklanan bir düşüncenin yetkilileri sert biçimde eleştirmesi topluma devlete ve siyasal düzene yönelik bir tehlike çıkardığı ve kişileri kanuna aykırı eylemler yapmaya teşvik ettiği anlamına gelmez’ demesi belki içimizde bu ülkede demokrasi ve insan haklarına inanan milyonlarca yurttaşının yüreğine su serpti ve yargılandıkları dosyalardan birinden beraat aldılar. Bunun takip edeceğine de inanıyoruz” dedi.

'BU BİRLİKTELİĞİN ARTARAK DEVAM EDECEĞİNE İNANIYORUM'

Başkanlık sisteminin uygulanmaya başlamasıyla yasama, yürütme ve yargının tek bir erkte toplandığını ifade eden Erdoğan, 31 Mart seçimlerinin Van, Diyarbakır ve Mardin büyükşehir belediyelerine kayyım atanmasının ikna edici gerekçeleri olmadığı söyledi.

Erdoğan "İstanbul, Ankara ve diğer illerde seçim sonuçları açıklandıktan sonra insanların içindeki tohumlar çiçek açmaya başladı. Demek ki birlik olunabilirse birçok şeyi başarabileceğimizi fark ettik. Bundan sonra bu birlikteliğin artarak devam edeceğini ümit ediyorum. Seçim sürecinde de bölgenin ortak menfaatini düşünen AKP’li vatandaşlarımız da vardı. Onlar da 'bu ülkenin gidişatı iyi değil' dedi" şeklinde konuştu.

SOYER: KARABURUN'A BÖRKLÜCE MUSTAFA VE ŞEYH BEDREDDİN HEYKELİ ÇOK YAKIŞIR

Karaburun'un Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedreddin'in diyarı olduğunu dile getiren İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tunç Soyer, "Karaburuna bir Şeyh Bedrettin heykeli, bir Börklüce Mustafa heykeli çok yakışır" dedi. Ekolojik krizin yarattığı sorunlardan bahseden Soyer, şöyle devam etti:

"Dünyada yaşanan ekonomik ve siyasi krizlerin arkasında küresel ekolojik krizin olduğunu hepimiz artık çok iyi biliyoruz. Ekoloji ve ekonomik krizin arasındaki ilişkinin isim benzerliğinin çok ötesinde doğa ile uyumlu olmayan bir kalkınma vizyonu önce bizim dışımızdaki canlılara ve ekonomik-ekolojik sisteme sonra ekonomik açıdan dezavantajlı konumda olanlara ve nihayetinde bizzat o vizyonu uygulayanlara, herkese ve her şeye tamiri imkansız zararlar verecektir. Bu gerçeği görmek ve başka bir gelişme anlayışı benimsemek için daha fazla bilimsel kanıta ihtiyacımız yok. Derhal birbirimiz için harekete geçmek zorundayız. Çünkü aslında biz doğanın ta kendisiyiz. Elimizi taşın altına koyarak doğanın insanla birlikte korunması için somut adımlar atmak zorundayız. Doğanın sağlığının bozulduğu bir gezegende insanın sağlığını korumak mümkün değil."

'KAYYUM MESELESİNDE HUKUKİ OLMAYAN BİR DURUMLA KARŞI KARŞIYAYIZ'

Kayyım atamalarına da değinen Soyer, "Kayyum meselesinde hukuki olmayan bir kararla karşı karşıyayız. Bu elbet demokrasi duvarına toslayacaktır. Demokrasi yaşayan bir şey. Demokrasiyi yaşamış, tatmış insanlar olarak onu koruyacak birikime sahibiz" dedi.

MIZRAKLI: İSYANIN BİR ŞEHRİNDEN ÇIKIP DİĞER KASABASINA GELDİK

Yerine kayyım atanarak görevden alınan HDP'li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, konuşmasına katılımcıları Kürtçe selamlayarak başladı. “Börklüce’nin şehrine gelince, isyanın bir şehrinden çıkıp diğer kasabasına geldik" diyen Mızraklı, "Burası isyanın yeriydi, o isyanın devam ettiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Söz konusu Türkiye olduğu zaman, yerel yönetimlerin çalışmalarında pek çok farklıların olacağını söyleyen Mızraklı, "Bölgesel gelişmişlik farklılıklar, kişi başına düşen gelir bazından tutun da bölgesel gelişmişlik boyutuna varan değişkenliklerden bahsetmek gerekiyor. Ama Diyarbakır gibi çatışma ikliminin, toplumun kendini çok dar bir alanda hapsedilmiş olma hissinin oldukça güçlü olduğu bir yerde bu işler başka şekilde seyrediyor" diye konuştu.

Diyarbakır’da yaşananlara karşı oradaki insanların tepkisinin büyüdüğünü vurgulayan Mızraklı, "Kadınların özgürleşme mücadelesi sadece ekonomik özgürleşmesi değil eşitlenme, özgürleşme bir bütün olarak örgütleniyor. Bunların önüne geçen bütün sebepler, arka plandaki nedenler, eril baskının yıllarca biriktirdiklerini kadınlar özgürleşerek aşıyor. Burnumuzun dibi Orta Doğu, IŞİD barbarlığı her yerden boy veriyor. Bu durumda Rojava’da kadınların devrimi daha değerlidir” dedi.

'GÖRMEK Mİ GEREKİYOR, HİSSETMEK Mİ?'

Kayyımlara karşı başlatılan "halk nöbeti" eylemlerinin yalnız bırakılmaması gerektiğini belirten Mızraklı, "Avatar filmini seyredenler bilir. Orada bir yaşam ağacı vardır ve oradakiler birbirlerine baktıklarında, 'seni görüyorum' demiyorlar, 'seni hissediyorum' diyorlardı. Görmek mi gerekiyor arkadaşlar, hissetmek mi? Amed’i görmeniz mi gerekiyor, hissetmeniz mi gerekiyor? Hissetmemiz gerekiyor. Farklı olmak, duyarlı olmak hissetmeyi gerektirir" şeklinde konuştu.

'BÜTÇENİN YÜZDE 80'İ ÜÇ BÜYÜKŞEHİRE GİDİYOR, BİZ DEZAVANTAJLI BAŞLIYORUZ'

Maliye Bakanlığı’nın belediyelere ayırdığı bütçenin yüzde 80'ini üç büyükşehirin aldığına dikkat çeken Mızraklı, şunları söyledi:

"Bizler dezavantajlı olarak işe başlıyoruz. Amed’e gelen para bir yıl boyunca sadece 500 milyon. Kaynaklarımız böyle olunca toplumun en geniş kesimlerini çalışmalara katılmasını sağlamak zorunda kalıyoruz. Biz de gönüllü ağlarımız üzerinden pek çok sosyal projemizi gerçekleştirmek durumunda kalıyoruz. Ayrıca sosyal, toplumsal, siyasal, evrensel anlamda kentimizi geliştirmek için çok sayıda projeler hazırladık. Hemen çalışmalara başladık, var olan borçları ödedik. Ancak 19 Ağustos’ta siyasi bir deprem yaşadık. Van, Diyarbakır ve Mardin’de yaşananlar, bütün ülkenin yaşadığı depremdir. Ama yerel yönetimler, kent bizim.”

'HANGİ ANAYASA REJİMİNDE HAK GASPI VAR?'

Demokrasi ve seçim süreçleri başlığını taşıyan ikinci bölümde söz alan Mızraklı, “Mücadele vermedikçe demokrasi kazanılamaz. 7 Haziran-1 Kasım 2015 arasında yaşananlarla kaçırdık demokrasiyi. 15 Temmuz darbe girişimiyle başlayan süreçte kurucu değerlerimizi yitirmeye başladık" dedi.

"Hangi anayasa rejiminde hak gaspı vardır?" diye soran Mızraklı, bugün yaşananların gayri meşru olduğunu söyleyerek, “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır demektense, söz konusu insansa gerisi teferruattır demenin vakti geldi. Barışa hep beraber sahip çıkarak, mücadele ederek kazanabiliriz demokrasiyi" diye konuştu.

Mızraklı konuşmasını Diyarbakır Şehir Tiyatrosu’nun Memu Zin oyununu, İzmir’de de sergilenmesini dilediğini söyleyerek sonlandırdı.