‘İstanbul’da yönetim zekasının gelişmesi gerekiyor’

Mimar Korhan Gümüş, kent yönetimlerinin enkaz ürettiğini söylüyor. “Kamusal alanların sahibi yok şu anda. Örneğin “Gezi’nin şu an yöneticisi kim?” diye soruyor. TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, “Mesela, plan yapılırken deniliyor ki, şu şu nedenlerle Üçüncü köprünün asla yapılmaması gerekir. Bir sabah kalkıyoruz ki, bir meclis kararı, bir plan notuyla üçüncü köprü yapılmış.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - “İstanbul’un yaşanılabilir bir şehir olması için ilk nerden başlanmalı?” yazı dizisinin ikinci gününde ilk olarak mimar Korhan Gümüş’le konuşuyoruz. Gümüş, “Nerden başlanmalı?” sorusuna içerik olarak yanıt aramadan önce asıl meselenin “yönetim fikrinin” değişmesinde olduğunu söylüyor.

‘BÖYLE SAÇMALIK DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE OLMAZ’

Gümüş, tek bir merkezde birleştirilemeyen yönetim sorununu şöyle anlatıyor: “Türkiye’de kent yönetimleri çok katmanlı bütçe uygulayamıyor. Örneğin, şehir ölçeğinde ulaşım projesi için merkezi yönetim ayrı bir şey yapıyor, ilçe belediyesi ayrı bir şey yapıyor, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ayrı bir şey yapıyor. Böyle bir saçmalık dünyanın hiçbir yerinde olmaz. Yönetimi bütünleştirmek zorundayız. Bu ölü parçaları canlandırmak zorundayız. Kent yönetimi şu anda enkaz üretiyor. Kamusal alan sadece bürokrasiye bırakılamaz. Kamusal alanların sahibi yok şu anda.”

'İstanbul'da küçük bütçelerle güzel şeyler yapılabilir''İstanbul'da küçük bütçelerle güzel şeyler yapılabilir'

Gümüş: Kent yönetimi şu anda enkaz üretiyor

‘İSTANBUL’DA KAMU ALANLARIN SAHİBİ YOK’

Gümüş, örneğin “Gezi’nin şu an yöneticisi kim?” diye soruyor: “Park ve Bahçeler Müdürlüğü mü? Bizim seksiyonlaşmış kamu fikri ‘park ve bahçeler’ diye tanımlıyor. Oysa orada açık hava tiyatrosu var, çok amaçlı sergi alanları var.”

“Kültürel mirası koruyamadık” diyor Korhan Gümüş: “İstanbul surlarının haline bakın. Deniz ulaşımı çöktü. Tamamen imtiyaz odaklarının eline düştü. Bu sistemin geleceği yok. Kent yönetimleri de ne yapsın? İşte kaldırımları düzenlesin, imar planı yapsın… Merkezi yönetimin bütün bakanlıkların bütçesinin ilişkilendirildiği bir yönetimsellik fikrine geçmemiz gerekiyor. Bu şehrin bu kadar kompleks hale gelmiş sorunları yönetim zekasının da gelişmesini gerekli kılıyor. Bunu sadece projeler üzerinden konuşmak aldatıcı, oyalayıcı olur.”

‘BİLİM ÇEVRELERİ VE MESLEK ODALARIYLA İLİŞKİ KURULMALI’

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Esin Köymen, “Nerden başlanmalı sorusuna”, “Zor soru, neresinden tutalım gibi bir soru bu” diyerek yanıt veriyor. Köymen, “Bilime aykırı yapılan mega projelerin durdurulmasıyla başlayabiliriz” diyor.

Köymen, mevcut iktidarın bilim çevreleri ve meslek odalarıyla ilişki kurmadığına dikkat çekiyor: “Biz yine de raporlarımızı yazıyoruz, kendilerine iletiyoruz. Meslek odaları, yapılan her türlü plana engel olan kurumlar olarak görülüyor ‘Olmasalar ne güzel olurdu’ gibi bir bakış açısı var” diyor.

'Bilime aykırı yapılan mega projeler durdurulmalı'

“O projeye, bu projeye karşı çıkmak değil mesele. Mesele, projelerin bilime, kamu yararına aykırı olmaları ve çıkar gruplarına hizmet eden projeler olması. Mesela kentsel dönüşüm projeleri. Kentsel dönüşümle ilgili bu süre içerisinde pek çok yasal mevzuat değişikliği yapıldı. Amaç kentlerin afetlere karşı hazırlıklı hale getirilmesiydi. Sonra ise imar affı getirildi. Nerde bir kaçak yapı, ruhsatı iptal edilen inşaat varsa yasal zırhla korundu.”

‘SABAH KALKIYORUZ BAKIYORUZ Kİ PLAN DEĞİŞTİRİLMİŞ’

Köymen, “Master planı üzerinden ilkelere karar verilir, bilim çevresine söz verilir ve sonrasında süreç detaylandırılır” diyor fakat sonrasında plana sadık kalınmadığını anlatıyor: “Mesela, plan yapılırken deniliyor ki, şu şu nedenlerle Üçüncü köprünün asla yapılmaması gerekir. Ulaştırma Bakanlığı üzerinden iktidar, 100 000 ölçekli plana bir plan notu değişikliği getiriyor ve bir sabah kalkıyoruz ki, bir meclis kararı, bir plan notuyla üçüncü köprü yapılmış.”

‘KIYILAR HALKA AÇILMALI’

İstanbul Üniversitesi, Kentleşme ve Çevre Sorunları Anabilimdalı’ndan Doç. Dr. Pelin Pınar Özden, başta kıyı alanlarının halka açılması gerektiğini söylüyor. Özden, İstanbul Boğazı başta olmak üzere bir tarafta 55, diğer tarafta 35 km olmak üzere toplamda 90 km’lik bir kıyı sınırımız olduğunu ve bu alanların apart hotel gibi yapılarla özelleştirildiğini ifade ediyor.

'Özel sektör sosyal projelere destek olmalı'

‘BAŞTA TAKSİM, BEYAZIT OLMAK ÜZERE BETON MEYDANLAR YAPILDI’

Özden, ikinci olarak meydanlara değiniyor. “Başta Taksim, Beyazıt meydanları olmak üzere beton meydanlar yapıldı. Taksim meydanı hafızasını, sembolik değerini kaybetmiş durumda. Kadıköy tamamen belirsiz bir halde. Meydanlar kentlilerin hem politik anlamda hem kültürel anlamda buluşma noktalarıdır. Bu buluşma noktalarının, ulusal yarışma projeleri yapmak suretiyle çağdaş tasarım ilkeleri çerçevesinde yaşayan yerler haline getirilmesi gerekiyor.”

Özden, İstanbul için büyük bütçelere ihtiyaç olmadığına vurgu yapıyor: “Özel sektörün sosyal projelere destek aktarmasıyla çok güzel şeyler başarılabilir. Örneğin bugün kaybedilmiş olsa da tamamen kamusal bir yaklaşımla özel sektörün destek olduğu Sulukule bir kültür projesi haline getirilebilirdi.”