Akkuyu Nükleer Santral uyarısı: Apartman inşaatı bile daha ciddi yürütülür

Akkuyu Nükleer Santrali'nde çalışan mühendisler anlattı: Zemindeki çatlakların nedeni mevcut zeminin kendi kendini taşıyamaması. Temel deniz suyu dolu. Proje, müteahhitlerin geçmişteki ‘tecrübeleri’ üzerinden yürüyor. Nükleer santral değil de bir apartman yapılıyor gibi hareket ediliyor. Rusya'da soğuk hava şartlarına göre projelendirilen çalışmanın, Mersin gibi sıcak bir bölgeye uygun şekilde optimize edilmediğini belirten mühendisler, "Bu çalışmaların tümü saha gerçeklerine göre revize edilmeli. Bu da maliyet ve zaman demek. O yüzden bunların hiçbiri yapılmıyor" diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Akkuyu Nükleer Santral inşaatı, bilim insanlarının ve uzmanların tüm uyarılarına karşın devam ediyor. Temelde çatlaklar oluştuğu, uygun olmayan zeminin deniz suyuyla dolduğu gibi uyarılara karşın, ‘yapalım bir şey olmaz’ mantığı üzerinden çalışmaların sürdürüldüğü belirtiliyor.

Çernobil faciasına yol açan nükleer santralı da yapan Rusya merkezli Rosatom şirketi tarafından Mersin Akkuyu’da inşa edilmekte olan Nükleer Güç Santralı’nda çalışan üst düzey yetkililer ve çalışanlar santral inşaatındaki ihmaller zincirini Birgün'den Anıl Ataş'a anlattı.

2023’te açılması planlanan santralin mayıs ayında nükleer reaktörünün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çeşitli aralıklarla iki kez çatlak oluştuğu, bu çatlakların Türkiye Atom Enerji Kurumu’nun (TAEK) müdahalesiyle giderildiği ortaya çıkmıştı. Buna göre çatlak olan bölümler tümüyle kırıldı ve yenilendi ancak tekrar çatlak oluştu. Beton kırıldı ve sorunlu bölümlerde temel yeniden atıldı.

Çatlaklar giderilse de benzer tehlike devam ediyor. Santraldaki fiziksel ilerlemenin yüzde iki civarında olduğunu belirten çalışanlar, “Böyle bir projenin çok ciddi mühendislik ekibiyle yürütülmesi gerekiyor, yatırımcı bile olsanız projeyi her aşamada yetkin mühendis ekipleriyle kontrol etmeniz lazım. Ancak Akkuyu bünyesinde yeterli sayıda mühendis bulunmuyor, var olan mühendisler de konuya hâkim değil” uyarısında bulundu.

PROJE, COĞRAFİK ŞARTLARLA UYUŞMUYOR

Henüz proje aşamasında bile sıkıntılar olduğunu söyleyen çalışanlar, “Santralın her bir projesinin Rosatom tarafından Rusya’da projelendirildi. Teknik olarak baktığımızda bu proje Türkiye’nin coğrafik ve yerel gerçekliğiyle örtüşmüyor, tamamen kopyalanarak alınmış durumda. Yapılmak istenen santral Rusya’nın o çok soğuk hava koşullarından etkilenmemesi için dizayn edilmiş ama burada, Mersin gibi sıcak bir memlekete yapılmak isteniyor. Sadece buradan bile şunu çıkarabiliyoruz: Proje hiçbir şekilde buraya optimize edilmemiş. Bu çalışmaların tümü saha gerçeklerine göre revize edilmeli. Bu da maliyet ve zaman demek. O yüzden bunların hiçbiri yapılmıyor. Örneğin dağlardaki şev çalışmasının normalde daha yatay yapılması gerekirken maliyeti kısmak adına olması gerekenden dik yapılmış ve bu sebeple sürekli kocaman kayalar yuvarlanarak aşağı iniyor” dedi.

EN ÖNEMLİ İHMAL ZEMİN

Santral projesinin mevcut zemin koşullarına uygun olmadığını ve bu meselenin projedeki en önemli ihmal olduğunu belirten bir jeoloji mühendisi, zemin içerisinde boşlukların olduğunu ve zeminin santrali taşıyamayacağını vurgulayarak, şunları söyledi: "Santralın yapılmak istendiği zemine bu proje hiçbir şekilde uygun değil. Zeminden alınan örneklerde zemin yapısının gevşek olduğu görülüyor. Kırıklı kayaçlar ve boşluklar nedeniyle kontrolsüz oturmalar yaşanması kaçınılmaz, ayrıca sıvılaşma riski de çok yüksek. Ve siz böyle bir zemine birinci dereceden nükleer yapı kurmaya çalışıyorsunuz. İşin üzücü yanı, bu konuda alınmış herhangi bir önlem yok. Santral inşaatındaki zemin yapısı da yol kenarındaki şevlerde gözlemlediğiniz kırıklardan farklı değil. Bu alanda yapılabilecek birçok düzenleme var, doğru temel çalışmasıyla santrali kurabilirsiniz evet. Her türlü zemine yapı inşa edilebilir, teknik olarak. Ancak yapılmak istenen yapının kopyala/yapıştır değil, o zemine göre revize edilmesi gerekiyor. Bunların hiçbiri yapılmıyor, çünkü projeyi revize etmeye yetkin değiller. Oluşan çatlakların nedeni de mevcut zeminin kendi kendini taşıyamamasından kaynaklı. Zemin, üstüne binen ağırlıktan dolayı hareket ediyor, bahsettiğim kontrolsüz oturmalar yaşanıyor. Dolayısıyla temelde zamanla çatlaklar oluşuyor. Daha temeli taşıyamayan zemin reaktörü nasıl taşıyacak meçhul. Bunun yanı sıra yapılan temellerden deniz suyu geliyor, yeni temeller komple deniz suyu ile dolu. Bu çok trajikomik bir durum açıkçası. Her şeye rağmen zemine uygun olmayan planı yine uygulamayı deneyecekler ve kaçınılmaz olarak yine aynı sonuçlarla karşılaşacaklar."

Temel atma öncesi yapılan dolgu çalışmasının projeye tabi olmadığını söyleyen bir başka yetkili, yapılan dolgularla ilgili hesaplamaların veya bilimsel verilerin bulunmadığını belirtti. Yatırımcı firmanın projesini denetleyemediğinden bahseden bir başka personel ise “Proje tamamıyla mevcut müteahhitlerin geçmişteki ‘tecrübeleri’ üzerinden yürüyor. Sanki bir nükleer santral yapılıyor gibi değil de bir apartman yapılıyor gibi hareket ediyorlar. Ki bir apartman inşa ederken bile çok daha ciddi bir süreç yürütülür. İçerideki süreç işte bu kadar kopuk ilerliyor” dedi.

TMMOB: TELAFİSİ OLMAZ

TMMOB Akkuyu Nükleer Güç Santralı İzleme Komisyonu’nun bu ayın başında yayımladığı raporda da tehlikelere dikkat çekilmişti. Nükleer Santralin birinci reaktörünün temelinde yaşanan çatlakların yaşanabilecek büyük tehlikelerin habercisi olduğun vurgulandığı raporda, Nükleer Güç Santralı’na ihtiyaç olmadığı belirtilere, “Bir kaza olması durumunda telafisi olanaksız büyük felaketlere neden olur” denilmişti. İnşa edilecek reaktörlerde kullanılan teknolojinin hiçbir yerde denenmemiş bir teknoloji olduğu ilk ağızdan ifade edildiğinin yetkililer tarafından itiraf edildiğinin belirtildiği raporda, bu bilginin, Türkiye bürokrasisinin Akkuyu için gerekli formaliteleri, olağanın dışında ne denli hızlı yerine getirdiğini gösterdiğini bunun da büyük sakıncalar içerdiği kaydedilmişti.