Yetkin: Ergenekon ve 15 Temmuz’un ortak noktası TSK'yi zayıflatması

Gazeteci Yetkin Ergenekon ve 15 Temmuz'u yazdı. İki olayın da TSK'yi zayıflattığını anlattı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, kişisel internet sitesinde yayınladığı yazısında, Ergenekon Davası'nın bitişine ve bunun 15 Temmuz darbe girişimiyle olan ilişkisine değindi. Yetkin, Ergenekon'dan önce Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemini anti-demokratik bulduğunu ve soruşturma başladıktan sonra başkanlık sistemine sıcak baktığını kaydetti. Ergenekon Davası'nın, devletin kapılarını cemaate açan olay olduğunu yazan Yetkin, "Ergenekon davaları görüntüde AK Parti’yi askeri darbeden koruma, 15 Temmuz ise askeri bir cuntayla AK Parti’yi devirmek amacındadır. Oysa her ikisindeki iki ortak nokta, baş aktörlerinin Cemaatçi olması ve Ortadoğu'da kritik gelişmeler yaşanırken Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zayıflatmasıdır" ifadelerini kullandı.

Yetkin, "Ergenekon hesaplaşması: devamı gelebilir, dikkat" başlığıyla yayınladığı yazısında, 'Ergenekon isimli bir örgütün darbe hazırlıklarından ilk kez Temmuz 2003'teki bir MİT belgesinde bahsedildiğini', bu belgenin aslında 2002 yılında düzenlediğini aktardı. Belge, Temmuz 2002'de MİT'e geldikten sonra birkaç gün sonra Bahçeli'nin erken seçim istediğini hatırlatan Yetkin, ilk seçimde AK Parti'nin tek başına iktidar olduğuna dikkat çekti.

ABD'nin Irak işgaline Ecevit yönetiminde olduğu gibi AK Parti yönetiminde de aktif destek verilmemesinden TSK'yi sorumlu tuttuğunu iddia eden Yetkin, Cemaatçi polis, savcı ve hakimlerin AK Parti'ye 28 Şubat üzerinden yaklaştığına dikkat çekti. Yetkin, böylelikle asıl hedefin TSK'nin içeriden çökertilmesi olduğunu fakat bunun gözden kaçırılmak istendiğini belirtti.

"Bülent Arınç’a suikast girişimi kumpasıyla başlayan bir operasyon ile ordunun en gizli arşivlerine el kondu" ifadelerini kullanan Yetkin, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler'le savaş çıkması halinde NATO ile işbirliği içinde tasarlanmış 'Ergenekon' adlı kontr-gerilla örgütlenmesinin Türkiye’de PKK ile mücadele gerekçesiyle korunduğunu, iddianamede de bu gizli örgüte Ergenekon adının verilmiş olmasını, 'operasyonları perde arkasında yönetenlerin' attığı imzaya benzetti.

Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’in Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan dahil AK Parti yönetiminin ordunun üzerine Cemaat yönlendirmesi altında gelmesine tepki olarak istifa ettiğini vurgulayan Yetkin, Koşaner'in 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından Meclis’te kurulan komisyona verdiği ifadeyi şöyle aktardı: Son 8-9 yıldır aşağı yukarı silahlı kuvvetler kendini koruyamaz duruma geldi. Koruyamayınca ne oldu? Bu kişiler yerleştiler, güçlendiler, rütbe de aldılar, yetkili makamlara da geldiler.

Obama, Trump, Putin ve Suriye'de yaşananları hatırlatan Murat Yetkin'in yazısının son bölümü ise şöyle:

"Ergenekon davaları görüntüde AK Parti’yi askeri darbeden koruma, 15 Temmuz ise askeri bir cuntayla AK Parti’yi devirmek amacındadır. Oysa her ikisindeki iki ortak nokta, baş aktörlerinin Cemaatçi olması ve Ortadoğu'da kritik gelişmeler yaşanırken Türk Silahlı Kuvvetleri'ni zayıflatmasıdır.

Ortadoğu’da bugünlerde de (Irak ve Suriye’den sonra) Türkiye’nin bir başka komşusu İran’a yönelik müthiş bir enerji birikimi yaşanıyor ve bu defa İsrail ve Suudi Arabistan gibi iki bölge ülkesi de oyun planının asli aktörleri arasında görülüyor.

Eğer Ergenekon ve 15 Temmuz aynı zincirin halkaları olarak görülüyorsa, devamının geleceği de hesaba katılmalıdır."