Türk spor âlemine yön veren bir istihbaratçı daha

“Sporcu olup da ajan olan bir de Beşiktaş’ın eski başkanı Süleyman Seba vardı. (..) Kendisi de çok başarılı işlere imza attı. (..) Ayrıca eski Galatasaraylı basketbolculardan Turgut Atakol da benim maiyetimdeydi.”

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin bir dönem Galatasaray Spor Kulübü yönetiminde de görev yapan Turgut Atakol'u anlattı. Spor yaşamının yanı sıra Milli İstihbarat için de çalışan Atakol bu gerçeği yıllarca eşinden bile saklamıştı.

Kürek ve basketbol sporcusu Turgut Atakol, Milli İshbarat Örgütü'nün öncülü, o zamanki adıyla Milli Emniyet Hizmetleri Riyasetinin (MAH) İstanbul ekibinde yer almıştı. Ama eşi dahi onu İstanbul Valiliğinde çalışıyor diye biliyordu. Gerçeği evlendikten 6 yıl sonra rastlantı sonucu öğrenmişti.

...Spor yöneticisi olarak çok parlak bir kariyeri oldu Turgut Atakol’un. İstihbaratçılığının –o aşamada sadece- eşine deşifre olduğu 1946 yılında Türk basketbol milli takımı ilk yurtdışı maçı için Yunanistan’a onun başkanlığında gitti; maçı ayarlayan da zaten oydu. İkinci Dünya Savaşı bitmişti ve Türkiye’nin çok kısıtlı imkânlarıyla dünyaya açılma çabasında spor kanallarının açılmasını sağlayan spor yöneticilerinden birisi MAH’ın İstanbul bölgesi ajanlarındandı. Yunanistan’ı 1947’de Lübnan ve Suriye, 1948’de Mısır izledi. (Bunların tamamı Türkiye’nin o dönem uluslararası ilişkileri bakımından önem taşıyan komşularıydı.) Türkiye Uluslararası Basketbol Federasyonu’nun (FIBA) Kahire’de düzenlediği turnuvaya ilk kez 1949’da katıldı; bu 1936’da Nazi yönetimindeki Almanya’da düzenlenen Berlin Olimpiyatlarından sonra Türk Milli Takımının katıldığı ilk resmî uluslararası turnuva olmuştu.

...

1964 yılında, Turgut Atakol’u Türkiye’nin Münih Başkonsolosluğu, Konsolos Yardımcısı olarak görüyoruz. Biyografisinde “ataşe” olarak da geçiyor, ama ayrıntı verilmiyor. Biz verelim. Türk işçi göçünün başlaması ardından “68’inci vilayetimiz” olarak da adlandırılan Münih o yıllarda (ve hâlâ da) Türk istihbaratının en önem verdiği dış merkezler arasındaydı. O tarihlerde Alman istihbaratı BND’nin merkezi de Münih’teydi. Dahası Münih, o zamanlar (ve kısmen hâlâ) Amerikan istihbaratı CIA’nın Avrupa operasyonlarının merkez üssü konumundaydı. Atakol’un dört yıllık Münih görevinin spor idareciliği ile bir ilgisi olmadığı açıktı. Milli istihbaratın Münih istasyon şefliğindeydi. Zaten en başta “Teşkilata” Almanca bilgisi sayesinde alınmıştı. Artık, otuz yıl kadar önce ajan olarak girdiği mesleğinin bir istihbarat analisti olarak zirvesinde, MİT İstanbul Bölge Daire Başkan Yardımcısı düzeyindeydi.

Yine de sporla ilgisi kopmadı. Çünkü Münih aynı zamanda FIBA’nın da merkeziydi. Münih’teyken, 1967’de yayınladığı “Basketbol Hakemlik Tekniği”, FIBA tarafından “kılavuz kitap” kabul edildi. 1968’de Türkiye’ye dönüşü ardından 1971 İzmir Akdeniz Oyunları organizasyonunda yine spor idarecisi şapkasıyla önemli işlevi oldu. Biyografisinden 1972 yılında (artık MİT adını almış olan) devlet görevinden emekli olduğunu anlıyoruz.

...

Peki, Turgut Atakol’u Milli İstihbarata kim almıştı? Bunu kesin olarak bilemiyoruz. Ancak, spor camiasından gelip istihbaratçı olduğu açığa çıkan ilk isim olan (o zamanın gözde futbol takımlarından) Eyüpspor’un kaptanı Neşet Güriş’in 2006 yılında Tribün Dergisinden Engin Gürses’e yaptığı şu açıklamayı biliyoruz:

• “Sporcu olup da ajan olan bir de Beşiktaş’ın eski başkanı Süleyman Seba vardı. (..) Kendisi de çok başarılı işlere imza attı. (..) Ayrıca eski Galatasaraylı basketbolculardan Turgut Atakol da benim maiyetimdeydi.”

Tabii Güriş’in Teşkilata girişiyle (1932-33), Atakol’un girişiyle (1937) Seba’nın girişi (1954) arasında kuşak farkı vardı. Ama Atakol’un Teşkilata alan eğer Güriş değilse bile, oradaki ilk şefi, üç-dört yıl önce MAH’a katılan Güriş olmuştu. Süleyman Seba’nın imza attığı önemli işler arasında, İstanbul Bölge Daire Başkanlığı Komünizmle Mücadele Şube Müdürlüğünde görevliyken, 1971 darbesi öncesinde Doğan Avcıoğlu-Cemal Madanoğlu örgütü içine sızdırılan MİT ajanı Mahir Kaynak’ın “Teşkilatla” irtibatını sağlayan vaka subaylığı da bulunduğunu artık biliyoruz. Ayrıntılarını “Meraklısı İçin Casuslar Kitabında” yazmıştım. (2) Zaten bu kitabı okuyan kızı Sema Atakol Kasapoğlu’nun bana ulaşması sayesinde, özel olarak basılıp sınırlı sayıda dağıtılan biyografisini edinme imkânım oldu, müteşekkirim. Kitap 2015’te basılmıştı ve Atakol’un çalıştığı devlet dairesinin adı özellikle yazılmamıştı; kendisinin ve ailesinin ömür boyu sakladığı sırrı uyarınca. Şimdi böylelikle Türkiye’de hem spor tarihinin, hem istihbarat tarihinin bir sayfası daha kamuoyunun bilgisine açılmış oluyor.

Yazının tümünü okumak için tıklayınız