Cumartesi Anneleri: Şiddete son verin

Cumartesi Anneleri 27 yıl önce gözaltına kaybedilen iki öğrencinin akıbetini sordu. Eylemde açlık grevi yapan çocukları için sokağa çıkan annelere şiddet uygulanmasına son verilmesi istendi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Galatasaray Meydanı'ndaki oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri 736. haftada 4 Mayıs 1992'de gözaltında kaybedilen İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisi Hüsamettin Yaman ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi Soner Gül'ün akıbetini sordu. İstanbul İHD Şubesi önünde bir araya gelen anneler, son dönemde annelere uygulanan şiddet ve engellemelere son verilmesi çağrısı yaptı.

'ANNELER ENGELLENİYOR'

Bu haftaki açıklamayı İHD Gözaltında Kayıp Komisyonundan Besna Tosun okudu. Cezaevlerinde açlık grevi yapan çocukları için annelerin yaptıkları mücadelenin büyük bir baskı altında olduğunu söyleyen Tosun, "Videla rejiminde anneler, kaybedilen evlatları için cunta merkezinin önündeki Plaza de Mayo Meydanı’nda gösteri yaparak Arjantin’den seslerini dünyaya duyurdular. Askeri diktatör Pinochet rejiminde anneler, kaybedilen evlatları için gösteri yaparak seslerini Şili’den dünyaya duyurdular. Erdoğan rejiminde Cumartesi Anneleri’nin kaybedilen evlatları için Galatasaray’dan seslerini duyurmaları engelleniyor. Askeri diktatör Evren rejiminde anneler, açlık grevindeki evlatları için askeri hapishaneler önünde gösteri yaparak seslerini Türkiye’den dünyaya duyurdular. Erdoğan rejiminde, açlık grevindeki evlatları ölmesin diye hapishaneler önünde buluşarak seslerini duyurmaya çalışan anneler engelleniyor" dedi.

Suruç Katliamı'nda çocuğunu kaybeden ve mezarı başında söylediklerinden dolayı geçtiğimiz günlerde tutuklanan 60 yaşındaki Besra Erol'u hatırlatan Tosun şöyle devam etti: "Suruç Katliamı’nda kaybettiği evladının cenazesinde ağıt yakan bir annenin hapsedildiği, açlık grevindeki evlatları ölmesin diye çırpınan annelerin ağır şiddete maruz kaldığı, gözaltında kaybedilen evlatlarını arayan annelerin sesleri duyulmasın diye polis barikatlarının kurulduğu bir ülkede hukuktan, adaletten, bahsedilemez. Herkesin gösteri yapma hakkını güvence altına almakla yükümlü olan iktidara sesleniyoruz: Anneleri engellemek, onların toplantı ve gösteri düzenleme haklarının ihlalidir. Anayasal haklarını kullanmak isteyen yaşlı annelere uyguladığınız şiddet hukuken, vicdanen, ahlaken gayrimeşrudur. Engellemelere ve şiddete derhal son verin."

YAMAN VE GÜL NASIL KAYBEDİLDİ?

Yaman ve Gül, 4 Mayıs 1992 tarihinde Fındıkzade otobüs durağında gözaltına alındılar. Ailelerinin, arkadaşlarının, Af Örgütü ve İnsan Hakları Derneği'nin tüm girişimlerine rağmen gözaltına alındıkları kabul edilmedi. Olaydan 19 yıl sonra, özel harekât polisi Ayhan Çarkın, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorguladıklarını ve infaz ettiklerini açıklamıştı. Besna Tosun bu beyanların ardından Yaman ailesinin yeniden suç duyurusunda bulunarak, dosyanın tekrar açılmasını istediklerini fakat dosyada bir ilerleme kaydedilmediğini söyledi. Tosun son olarak, "Bugün bir kez daha kamu adına hareket eden savcıları, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün gözaltında kaybedilmesi ile ilgili olarak adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmak için göreve çağırıyoruz" dedi.

'SEVDİKLERİMİZİ ELİMİZDEN ALARAK EKSİK BIRAKTILAR'

Tosun'un ardından Hüsamettin Yaman'ın ağabeyi Feyyaz Yaman konuştu. Yaman, "Galatasaray Meydanı bizim ölümlerimizin ve taleplerimizin cevapsız kalmasının sembolü olan bir mekan. Sembolik olana bile tahammülün olmadığı bir durumdan bahsediyoruz. Esas olan devletin bu anlamda başlattığı hukuksuzluktur. Sevdiklerimizi elimizden alarak eksik bıraktılar. Bu eksiklik devletin, aklın ve kanunun eksikliği" diye konuştu.

Cumartesi Anneleri açıklamanın sonunda 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle basın emekçilerine karanfil dağıttı.