Metin Topuz: Devlet muhatap olarak kimi koyuyorsa onunla irtibat kurarız

FETÖ soruşturmasında tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un yargılanmasına başlandı. Suçlamaları reddeden Topuz, görevinin ABD'li ve Türk yetkililer arasında irtibat sağlamak olduğunu söyledi. Topuz, "Devlet bize muhatap olarak kimi koyuyorsa onunla irtibat kurarız" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - FETÖ soruşturmalarında adı geçen eski polis müdürleri ve askerlerin yanı sıra eski savcı Zekeriya Öz'le irtibatlı olduğu iddiasıyla tutuklanan ABD İstanbul Başkonsolosluğu irtibat görevlisi Metin Topuz bugün hâkim karşısına çıktı.

Görevinin ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi (DEA) görevlileriyle Türk yetkililer arasında irtibat kurmak olduğunu söyleyen Topuz, "Devlet bize muhatap olarak kimi koyuyorsa onunla irtibat kurarız. Bugün narkotikte Ali bey var; onunla görüşülür, onunla çalışılır, 2 ay sonra tayini çıkar, onun yerine Mehmet gelir, bu kez onunla görüşülür" dedi. Eski savcı Zekeriya Öz'le yapılan görüşmede de yer aldığını belirten Topuz, "Türkiye-ABD arasında adli iş birliğinin nasıl daha iyi yapılabileceği bir konuydu" şeklinde konuştu. Duruşma yarına ertelendi.

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu görevlisi Metin Topuz'un, İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandığı davanın ilk duruşmasına, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Jeff Hovenier ve ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Jennifer L. Davis ile ABD'li gazeteciler de katıldı. Müştekilerden eski bakan Faruk Çelik'i bir avukat temsil ederken müşteki Haydar Keskin de duruşmada yer aldı.

Duruşmada iddianamenin özetlenmesinin ardından Metin Topuz'un savunmasına geçildi.

'DEA'NIN TÜRKİYE'DE İKİ TEMSİLCİSİ VAR'

ABD Başkonsolosluğu'nda 1982'de santral memuru olarak göreve başladığını ve 1992 yılında ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi'nde (DEA) asistan-tercüman olarak göreve başladığını anlatan Topuz, DEA'nın dünyanın 70'den fazla ülkesinde temsilciler bulundurduğunu, Türkiye'de de ise İstanbul ve Ankara olmak üzere 2 temsilcisi olduğunu söyledi.

Topuz, "DEA yetkilileri, Türk yetkililerle ve kolluk kuvvetleriyle 40 yıla aşkın süredir görev sürdürmektedirler. Ayrıca DEA, bir federal polis teşkilatı olarak İstanbul'da temsilcisi olmayan diğer federal polis teşkilatlarına suçun önlenmesi adına destekler vermektedir. Aynı zamanda İstanbul Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nde eğitim faaliyeti düzenleyen bir birime de talepleri doğrultusunda destekler vermiştir" dedi.

Metin Topuz, görevi kapsamında DEA ile Türk yetkililer arasında yazılı ve sözlü bir şekilde tercümanlık yaptığını belirterek, "Kontrollü teslimat operasyonu sırasında suça konu maddenin Atatürk Havalimanı'nda yetkililerden teslim alınması, ABD'deki yetkililere teslimi ve ABD'deki operasyonun sonlandırılması aşamasında DEA'daki amirlerime refakat ettim. Transit uyuşturucu ticaretiyle ilgili kontrollü teslimatın sonuçlarını yazılı ve sözlü olarak Türk yetkililere ilettim" ifadelerini kullandı.

'GÖREVİM DEA VE TÜRK YETKİLİLER ARASINDA İRTİBAT SAĞLAMAK'

Türkiye'ye resmi ziyaret yapan tüm ABD bakanlarının ziyareti öncesi planlama aşamasında ve ziyarette güvenliğin sağlanmasında Amerikalı yetkililere refakat ettiğini, ziyaretler sırasında tercümanlık yaptığını ve bu kişilerin Türk emniyet yetkilileriyle irtibatlarını sağlamaya çalıştığını da aktaran Topuz, "DEA'daki 25 yıllık görevim boyunca, ben ve amirlerim, birçok farklı birimden emniyet personeli, kamu görevlisiyle tanıştık, birbirimize telefon numaralarımızı verdik" diye konuştu.

Tercümanlık dışındaki irtibat iddiasını reddeden Metin Topuz, "Bütün görevlerim, muhataplar arasında tercümanlık yapmaktan ibarettir. Özellikle de vize konusunda. DEA'da farklı alanlardaki tercümanlık görevlerime bakıldığında; tercümanlık dışında irtibat iddiası doğru değildir. Bu görüşmelerde kullandığım bir telefon numarası var. Başkası adına kayıtlı olduğu iddia edilse de bunun ABD Başkonsolosluğu adına kayıtlı olduğu ve 1995 yılından beri benim kullanımımda olduğu dosyaya sunulmuştur" ifadelerini kullandı.

'25 YILDA YÜZLERCE POLİSLE İRTİBAT SAĞLADIM'

Metin Topuz, DEA'daki 25 yıllık hizmeti süresince yalnızca İstanbul Narkotik Şube Müdürü olarak 14 kişinin görev yaptığını ve DEA adına polis memuru, komiser, emniyet amiri, şube müdür yardımcısı gibi yüzlerce kişiyle irtibat sağladığı bilgisini de vererek, "Gelin görün ki 2007'den sonra benim görüştüğüm kişiler olarak iddianamede sadece 100 kamu görevlisi gösteriliyor. Yalnızca suç işledikleri iddia edilen şahıslar dosyaya konmuş ve algı yaratılmıştır. Halbuki 25 yılda irtibatlı olduğum yüzlerce isim vardır" dedi.

Soruşturmada sorgulanırken makam sahibi 100 kamu görevlisinden 53'ünü hatırlayamadığımı söylediğini ve bazılarını resimleri gösterildikten sonra hatırladığını kaydeden Topuz, savunmasına şöyle devam etti:

"Hatırladığım 47 kamu görevlisinden 27'si narkotik, 9'u mali suçlar, 1'i organize, 1'i istihbarat, 1'i gümrük müdürlüğü, 5'i jandarma görevlisiydi. 2 kişinin kaçakçılıktan sorumlu il emniyet müdür yardımcısı olduğu görülmektedir. DEA adına telefon görüşmesi yaptığım kamu görevlilerine bakıldığında, savcının örgütle irtibatlı oldukları tezi de doğru değildir."

'ORTAK LİSAN OLMADIĞI İÇİN EN AZ İKİ GÖRÜŞME YAPIYORUZ'

Bahsedilen kişilerle işi gereği görüşme yaptığını, ayrıca hatırlamadığı tüm kamu görevlileriyle yasa dışı konuların görüşüldüğüne dair herhangi bir somut delilin dosyada bulunmadığını savunan Topuz, "Birçok insanın bir tek telefon görüşmesi yaparak halledebileceği çok basit işleri biz en az iki telefon görüşmesi yaparak halletmek durumundayız. Çünkü ortak lisan yok. DEA'da tercümanların üstünde amir sayılan 4 Amerikalı yetkili var. Benden başka irtibat görevlisi asistanı ve tercüman olarak 2 kişi daha vardı. Bir tanesi 2016 yılında emekli oldu" ifadesini kullandı.

Tercümanlar arasında eşit bir dağılım olduğunu ancak Tamer Ergüven dosyasında görev aldığı için kendisiyle daha çok irtibat kurulduğunu vurgulayan Topuz, "Görevimi aşacak biçimde ve yoğunlukta telefon trafiğinden bahsetmenin çok doğru olmadığına inanıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan bir birey olarak karşılaştığım sıkıntılarda koştuğum kolluk güçleriyle Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul görmüş DEA'daki görevimle ilgili, suçun-suçlunun yakalanması anlamında yapacağım görüşmelerden yakalanacağım hiç aklıma gelmezdi" dedi. Topuz bu ifadeyi kullandığı sırada gözyaşı döktü.

'DEVLET MUHATAP OLARAK KİMİ KOYUYORSA ONUNLA İRTİBAT KURARIZ'

Metin Topuz, savunmasında şu ifadeleri kullandı:

"Görev yaptığım DEA'nın, muhatap makamlara, Türkiye Cumhuriyeti'nde atamaları yapılmış şahısları seçmek, belirlemek gibi yetkisi olmadığı gibi, FETÖ/PDY üyesi olduğunu bilmemiz söz konusu değildir. Tespit etmemiz de söz konusu değildir. Devlet bize muhatap olarak kimi koyuyorsa onunla irtibat kurarız. Bugün narkotikte Ali bey var; onunla görüşülür, onunla çalışılır, 2 ay sonra tayini çıkar, onun yerine Mehmet gelir, bu kez onunla görüşülür. Bizim bu şahısları seçmek, belirlemek gibi bir görevimiz yok."

Metin Topuz, İstanbul'da dönemin en yetkilileri olan İstanbul Valisi ve İl Emniyet Müdürü'nün görevlerini kötüye kullanmak suçundan yargılandıklarını gazetelerden takip ettiğini belirterek, ifade veren bir emniyet müdürünün, "İstanbul'daki 120 emniyet müdüründen 80'inin FETÖ üyesi" olduğunu söylediğini hatırlattı.

Topuz, "Bunlara baktığınızda bizim başka şansızım yok ki. Bizim karşımıza kim çıkarsa çıksın biz işimizi yapmaya çalışıyoruz ama bizim karşımızdaki şahıslar örgüt üyesi ve başka işler yapıyorlar. Biz bunu kontrol edemeyiz ki, böyle bir yetkimiz, böyle bir gücümüz yok ki bizim" şeklinde konuştu.

'ZEKERİYA ÖZ'E SORU SORULDUĞUNDA TERCÜMANLIK YAPTIM'

Firari savcı Zekeriya Öz ile irtibatıyla ilgili de savunma yapan Topuz, Zekeriya Öz'e soru sorulduğu zaman tercümanlık yaptığını ve oğlu Talha Öz ile telefon görüşmesini ABD'ye vize müracaatı için konsolosluğa geldiği günün sabahı yaptığını dile getirdi.

Topuz, ilk sorgusundan itibaren, DEA'daki amirleriyle Zekeriya Öz ile makamında iki defa görüştüklerini sorulmadığı halde anlattığını ve 25 yılda toplam olarak İstanbul'daki adliye binalarına 5 defa gittiğini savunarak, Beşiktaş Adliyesi'ne 3 kere, Çağlayan Adliyesi'ne de 2 kere gittiğini söyledi.

'ÖZ'LE TÜRKİYE-ABD ADLİ İŞ BİRLİĞİ KONUSUNDA GÖRÜŞÜLDÜ'

Zekeriya Öz ile ilk görüşmesini anlatan Topuz, şöyle devam etti:

"Müdürüm, 'ABD'li bir heyet İstanbul'da temaslarda bulunacak' dedi, onları Çağlayan'a götürmemiz istendi. Tercümanlık yapacaktım. Protokol girişinden alındık. Bir başsavcıvekilinin makamına aldılar, çay, kahve ikram edildi. Türkiye-ABD arasında adli iş birliğinin nasıl daha iyi yapılabileceği bir konuydu. 10 dakika geçti hışımla kapı açıldı. Zekeriya Öz içeriye girdi. Varlığımıza aldırmadan, bir babanın oğlunu azarladığı gibi diğer başsavcı yardımcısını azarladı. 'Yukarıda beklediğini, niye haber vermediğini' söyledi. Bu azarlamadan sonra Zekeriya Öz ile oturduk genel olarak adli işbirliği nasıl daha iyi olur konuştuk. Toplamda yarım saat süren bir görüşmeydi bu. Sonra izin isteyip ayrıldık."

MİT Başkanı Hakan Fidan'ın 7 Şubat 2012'de bir soruşturma kapsamında Beşiktaş Adliyesi'ne çağrılması sürecinde, soruşturmayı yürütenlerle sık görüştüğü iddiasını da yanıtlayan Topuz, "Onlarca görüştüğüm şahıs var. Emniyette onlardan birini ziyaret etmiş olabilirim. Bahsi geçen dönem, 7 Şubat 2012, Tamer Ergüven soruşturmasıyla ilgili en yoğun çalıştığımız dönemdi mali şubeyle" dedi.

Konsolosluk civarında baz sinyali olması kadar doğal bir şey olamayacağını, zamanının çoğunu orada geçirdiğini belirten Topuz, "Sorulan 101 isimden 100'ü kamu görevlisi sadece 1 kişi kamu görevlisi değil. Bu kişi 'marangoz Muhittin Usta' olarak tanıdığım birisi. Aramızdaki ilişki müşteri-esnaf ilişkisiyle sınırlıdır" diye konuştu.

Topuz, "Devlet yıllardır, resmi kurum ve kuruluşların içine sızmış örgüt mensuplarını, elindeki bütün imkanlara rağmen hala ortaya çıkartmaya çalışıyor. Şimdi devlette hal böyleyken ben bir sade vatandaş olarak, berberlik yapan, kasap veya esnaf, bu kişilerin terör örgütü üyesi oldukları, onun adına mı çalıştıkları, ne gibi iş yaptıklarını tespit edemem ki" ifadelerini kullandı.

'ONLARIN TALİMATLARIYLA GÖREV YAPTIM'

Mahkeme Başkanı Cem Karaca, tutuklanmasının ardından vize krizi yaşandığını hatırlatarak "Diplomatik bağışıklığınız mı var?" diye sordu.

Topuz, "35 yıldır orada hizmet veriyorum. Benim ne kadar iyi, dürüst bir çalışan olduğum zaten güvenlik soruşturmalarından bellidir. Onların ne saikle davrandıklarını bilemem, ben onların beni talimatlandırmalarıyla görev yaptım. Belki de kendilerini suçlu hissettikleri içindir bir bakıma. Bilemem" şeklinde cevapladı.

Daha sonra müşteki Haydar Keskin'e söz verildi. Keskin, müşteki olmaktan feragat ettiğini belirtti. Daha sonra Mahkeme Başkanı Karaca, 61'inci hükümetin bakanlarının davaya katılma talebinde bulunduklarını belirtti. Duruşma yarına ertelendi.

78 SAYFALIK İDDİANAME 

Metin Topuz’un şüphelisi olduğu 78 sayfalık iddianamede, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Binali Yıldırım, Ali Babacan, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Bekir Bozdağ gibi isimlerin bulunduğu 30 kişi de "müşteki- mağdur" olarak yer alıyor. İddianamede, Metin Topuz’un 17-25 Aralık darbe girişiminde rol oynayan emniyet görevlileriyle görevi aşacak şekilde çok yoğun irtibatının olduğu öne sürülüyor ve casusluk suçlaması yöneltiliyor. Ayrıca 'kumpas' olarak nitelendirilen soruşturmaların koordine ve kontrolünü yaptığı iddia ediliyor.

İddianamede, tanık ifadelerinden Metin Topuz ile 15 Temmuz’da Akıncı Üssü’nde yakalanan firari Adil Öksüz’ün irtibatı olduğu da ileri sürülüyor.

Topuz hakkında, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin etme", "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme", "Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek" ve "Gizliliğin ihlali" suçlamalarından ağırlaştırılmış müebbet  ve 18 yıldan 29 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. (AA-DHA)