Bildirici: Gazetecilere fırça seansları düzenleniyor

Hürriyet'in eski okur temsilcisi Faruk Bildirici, gazetecilerin üzerindeki baskıyı anlattı. İktidarın en küçük şeylerden alınganlık gösterdiğini ifade eden Bildirici, artık gazeteciliğin telefonda fırça yememek üzerine kurulduğuna dikkat çekti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Hürriyet'in okur temsilcisi Faruk Bildirici işsiz bırakıldığı süreci ve medyadaki sansürü anlattı. Medyada temel kaygının 'Saray’ın memnuniyeti ya da memnuniyetsizliği'ne dönüştüğünü anlatan Bildirici, soru sormaya kalkan gazetecilerin bakanlar ve basın müşavirleri tarafından azarlandığından bahsetti.

Birgün'den Sebahat Karakoyun'un sorularını yanıtlayan Bildirici şu anda gazeteciler dışında herkesin krala dönüştüğünü anlattı.

HÜRRİYET KÜÇÜLDÜ ONLAR BÜYÜDÜ

Kritik dönemlerde farklı kurumlarda gazetecilik yaptın. Bugünle kıyasladığında ne söyleyebilirsin?

Gazeteciliğe 12 Eylül’de başladım. 1980 Haziran’ında Cumhuriyet gazetesine adım attım, üç ay sonra darbe oldu. Ağır sansür koşulları vardı. Bugün de ağır sansür ve otosansür koşulları var.

Kendilerinden olmayan hiçbir şeye hayat hakkı tanımıyorlar. Medya da böyle. Tayyip Erdoğan iktidara geldiğinde ‘Medya ile savaşarak geldik’ demişti. Medya seçimlere kadar o ideolojiyi desteklemiyordu. O mücadeleyi sürdürdü ve hala da sürdürüyor, kendilerinden olmayan kuruluşları kapatıyor, gazetecileri sürüyor, diğerlerini kapatıyor… Bunun daha ilerisi de olur…

Büyük bir güven kaybı söz konusu şu anda bu medya kuruluşlarına…

Doğan döneminde Hürriyet iktidara eleştirel yaklaşıyor muydu? Yok hayır. Baskıların sonucu olarak teslimiyet çekilmişti ama o bile yetmedi. Erdoğan Demirören, satın aldıktan sonra ‘Milliyet’le büyümeye değil Milliyet’i büyütmeye geldik, burada da aynısını yapacağız’ demişti. Ne oldu? Kendisi büyüdü. İstanbul Havaalanı yakıt işleri, villa yapım işleri var. Hürriyet küçüldü, onlar büyüdü.

MÜCADELE BİTMEYECEK

Veda yazında, “Hep gazetecilik kazansın istedim. Bugün olmazsa yarın” demiştin…

Gazetecilik hep mağdurların sesi olsun, sessizlerin sesi olsun, kamunun yararını savunsun istedim, olmadı. Gerçekler ve haber denilen şey asla bitmeyecek. Gazetecilik ölmeyecek. Teslim mi olacaktım? Ben kazanamayacağımı bile bile girdim. Biraz yol alabildiysem ne mutlu.

Asıl üzüldüğüm genç arkadaşlarımın yapılanları gazetecilik sanmaları. ‘Gazeteci soru sormaz’a ikna olmuş durumdalar. 12 Eylül’e benzer bir süreçteyiz , hala gazetecilik yapmaya çalışanlar, bayrağı hala dik tutmaya çalışanlar var. Bu mücadele bitmeyecek…

DÜZENLİ FIRÇA SEANSLARI

Haberlere müdahale örnekleri saymakla bitmez sanırım…

Gazetecilikte temel değer kamu yararıdır. Ancak şu anda temel kaygı Saray’ın memnuniyeti ya da memnuniyetsizliği. Saray da o kadar küçük şeylerden alınganlık gösteriyor ki. DHA Ekrem İmamoğlu’nun Erdoğan’la yaptığı görüşmeyi habere yapmış ve en alta “İmamoğlu THY’nin tarifeli uçağıyla istanbul’a döndü’ cümlesi yazılmıştı. 40 yıldır kullanılan bir haber şekli bu. Ama ‘tarifeli uçakla ne demek istiyorsunuz, cumhurbaşkanının özel uçakla gittiğini mi vurgulamak istiyorsunuz’ diye telefon geliyor. Buluttan nem kapmak gibi… Sonuçta temel ölçü gazetecilik değil orayı memnun etmek ya da memnuniyetsizliğinden kaçınmak oluyor. Telefonda fırça yememek üzerine kurulu, özeti bu. Ve her gün o gazetelerde bunların örnekleri yaşanıyor.

Düzenli fırça seansları oluyor yani…

Fırça ve işbirliği seansları. Sadece Saray meselesi değil şu anda gazeteciler dışında herkes kral. Yani bakanlıkların basın müşavirleri de gazetecilerin tepesine binebilecek krallar. Bakanların kendileri de öyle zaten. Soru sormaya kalkan ender gazetecileri bakanların azarladığını görüyoruz. Bakanlıkların whatsapp gruplarından gelen bilgi kırıntılarından haber yapılıyor. AKP sözcülerinin basın toplantılarından önce sorular gönderiliyor. Onaylanırsa sorulabiliyor. Cumhurbaşkanı’nın televizyon söyleşilerinin çoğunda sorular önceden gidip geliyor. Aslında bir tiyatro oynanıyor. (Söyleşinin tamamı: Bildirici: Gazetecilere fırça seansları düzenleniyor)