Zeyrek: DSP Cumhur İttifakı'nın sol beki mi?

Sözcü'den Zeyrek, DSP'nin yerel seçimlerdeki tutumunu köşesine taşıdı. Zeyrek: "DSP de artık söylem ve amaç birliği ile resmi olarak olmasa da fiili olarak Cumhur İttifakı'nın “sol bek” eksiğini gidermiş oldu." ifadesini kullandı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Sözcü'den Deniz Zeyrek, 'CHP'nin küskünlerini toplayarak' yerel seçimlere giren DSP'yi yazdı. Kılıçdaroğlu'nun DSP'yi değil gittikleri yerden bağımsız olarak CHP'lileri eleştirdiğini belirten Zeyrek, DSP'nin yerel seçimlerde kendisine rakip olarak Cumhur İttifakı'nı değil CHP'yi gördüğünü anlattı.

Yazının tamamı şöyle:

Cumhur İttifakı'nın sol beki DSP mi?

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız son görüşmede, bazı CHP'liler o partiden aday oluyor diye DSP'yi eleştirmenin haksızlık olduğunu söylemişti. Kılıçdaroğlu'na göre asıl eleştirilmesi gerekenler, aday olamayınca başka partilere yönelen CHP'lilerdi.

DSP Genel Başkanı Önder Aksakal'ın geçen Pazartesi günü Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Haydar Yılmaz'ı kamuoyuna ilan ederken yaptığı açıklamayı okurken Kılıçdaroğlu'nun DSP konusunda son derece naif davrandığını düşündüm. Neticede CHP'nin efsane genel başkanlarından Bülent Ecevit'in kurduğu partiydi DSP ve bir sol partinin liderinin, başka bir sol partiyi hedef tahtasına koyması doğru olmazdı. Kılıçdaroğluda bu düşünceyle olsa gerek, DSP'yi değil, gittikleri yerden bağımsız olarak CHP'lileri eleştiriyordu.

Kılıçdaroğlu bu hassasiyeti gösterirken, Aksakal şöyle diyordu:

“Bu oy bölünmesini kendi seçmenlerine cemaatçi, dinci, ülkücü, sağcı aday dayatması yaparak, ‘tıpış tıpış oy vereceksiniz' zihniyetindeki CHP yöneticilerinin bizzat kendileri yapıyor.”

Aksakal'ın işi CHP'yi FETÖ'cüleri aday göstermekle itham etme noktasına getirmesi, söyleminin Cumhur İttifakı ile örtüştüğünü gösteriyor. Bu da DSP'nin yerel seçimlerde rakip olarak Cumhur İttifakı ortakları AK Parti ve MHP'yi değil, CHP'yi gördüğünü gösteriyor.

Kılıçdaroğlu, Türkiye iki kutuplu bir siyasetin rotasına girdiği andan itibaren İYİ Parti ile Saadet Partisi'ni yanında tutarak kutuplaşmanın “sağ-sol kutuplaşması” olmasının önüne geçmişti. Oranın 65-35 yerine 51-49 seviyesinde dengelenmesi, iktidar için önemli bir kontrol mekanizmasına dönüşmüştü.

Millet İttifakı'nda milliyetçi, muhafazakar ve sol partiler bir aradaydı ama Cumhur İttifakı'nda sadece milliyetçi ve muhafazakar iki parti vardı. Anadolu Ajansı'nın özel röportaj yapacak kadar özel ilgi gösterdiği, İHA'nın haberlerini genişçe servis ettiği, hükümete yakın televizyon kanallarının 24 saatte 49 kez haber yaptığı DSP de artık söylem ve amaç birliği ile resmi olarak olmasa da fiili olarak Cumhur İttifakı'nın “sol bek” eksiğini gidermiş oldu.

Bu arada dün rahmetli Bülent Ecevit döneminden tanıdığım bir çok DSP'liyi aradım. Dediklerine göre Rahşan Ecevit dahil hiçbir eski DSP'linin bu yeni yönetim ile bağı kalmamış.

Partinin Ecevit döneminden kalan parasının tamamen harcandığını, Genel Merkez dışındaki mal varlıklarının satıldığını, DSP'nin 24 Haziran seçimlerine bile katılamadığını, (özetle söylemek gerekirse) CHP'nin küskünlerini toplayarak sahaya çıkmaya çalışan DSP'nin merhum Ecevit'in DSP'siyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını bu vesileyle öğrenmiş oldum.