Cumartesi Anneleri: Türkiye'de hukuk güvenliği krizi yaşanıyor

Cumartesi Anneleri 722'nci haftada 1995 yılında gözaltında kaybedilen eczacı Ayşenur Şimşek için adalet istedi. Gözaltında kayıp yakını İkbal Eren, adalet istemlerinde kararlı olduklarını söyleyerek, "Türkiye’de bir hukuk güvenliği krizi yaşanıyor" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700'nci haftadan beri Galatasaray meydanında oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri İstanbul İHD Şubesi önünde bir araya geldi. 722'nci haftada Cumartesi Anneleri, 24 Ocak 1995'te kaybedilen Ayşenur Şimşek için adalet talep etti. 722'nci haftada konuşan kayıp yakını İkbal Eren, "Hukuk güvenliğini sağlamakla yükümlü organlar bu yükümlülüklerini yerine getirmediği için Türkiye’de bir hukuk güvenliği krizi yaşanıyor" dedi.

"Bu yüzden biz 722 haftadır hukuk devleti talebiyle meydanlarda, sokaklardayız. Bu yüzden 23 haftadır kayıplar sorununu kamuoyuna taşıyabilmek için Galatasaray’da gerçekleştirdiğimiz ve Anayasa’nın güvencesinde olan buluşmalarımız polis zoru ile engelleniyor" diyen Eren, şunları söyledi: "Bizim herkes için hukuk güvenliği talebimizin kriminalize edilmesi Türkiye’nin bir hukuk devletine dönüşme ihtimalini engelleme girişimidir. Bizim hukuk ve adalet talebimizin görünmez, duyulmaz kılınmak istenmesi Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleme girişimidir. Biz yalnız kayıplarımız için değil, demokratik bir Türkiye için de adalet talebimizde ısrar edeceğiz."

AYŞENUR ŞİMŞEK NASIL KAYBEDİLDİ?

Eren, Ayşenur Şimşek'in nasıl kaybedildiğini şöyle anlatı: "Ankara’da yaşayan 27 yaşındaki eczacı Ayşenur Şimşek sağlık emekçilerinin sendikal çalışmalarının içinde yer aldı. Sağlık-Sen Ankara Şubesi Kurucu Başkanı oldu. Çalışmalarını sürdürürken ailesini defalarca telefonla arayan kişiler, 'Bu işleri bırakmazsa sonu kötü olur' diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki defa karakola çağrılarak, 'kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak' diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

Kızlarının akıbetinin araştırılması için emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı'na başvuran aileye 'gözaltına alınmamıştır' denildi. Tüm yasal girişimleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde düzenledikleri basın açıklaması ile Ayşenur’un bulunması için kampanya başlattıklarını duyurdu. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesi’nde Kırıkkale’de bulunan bir kadın cenazesi haberi yayımlandı. Haber üzerine Şimşek ailesi Kırıkkale Savcılığı’na başvurdu. Gözaltına alındığı inkâr edilen Ayşenur’u tüm resmi kurumlarda arayan ailesi, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının bedenine Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na ulaştı.

Otopsi raporuna göre 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in bedeninde işkence izleri vardı. Kafasından ve göğsünden ateşli silahla yakın mesafeden vurularak öldürülmüş ve 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu. Daha önce gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına rağmen Ayşenur’un cansız bedeni üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra 'kimliği meçhul kişi' olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti. 24 yıldır iç hukuk organlarınca maddi gerçeği açığa çıkartacak, Ayşenur Şimşek’i katledenler, bedenini kaybetmek isteyenlerin tespit edilerek cezalandırılmalarını mümkün kılacak etkinlikte bir soruşturma yürütülmedi."

'SAVCILARI GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ'

Şimşek cinayetine karışanların yargılanması için savcılara göreve davet eden Eren şöyle devam etti: "Ayşenur Şimşek’in katledilip bedeninin kaybedilmesinde sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmalarını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatılması için savcıları göreve çağırıyoruz. Ayşenur Şimşek için adalet istiyoruz. Hakikat ve adalet talebimiz gerçekleşinceye kadar kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz." (HABER MERKEZİ)