Suriye, Kürtler ve Bolton: Köşe yazarları ne dedi?

ABD-Türkiye görüşmeleri bugün yayınlanan köşe yazılarının da ilk gündemi oldu... Türkiye'nin zor bir durumda kalabileceğini de, ABD'li diplomatın 'dönüşte işsiz kalacağını' söyleyen de...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - ABD Başkanı Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın Ankara ziyareti köşe yazarlarının gündemi oldu. İşte bugünkü değerlendirmelerden bölümler:

Fehmi Koru / fehmikoru.com: Bu oyuna gelmememiz gerekiyor

Türkiye, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de eşit yurttaşlar olarak katkıda bulundukları bir ülkedir. Bu ülkeyi yönetenlerin Cumhuriyet’in kuruluşu sırasında belirlenmiş dengeyi bozacak herhangi bir davranışa yönelmeleri ve ‘Kürtleri katletmek’ diye yaftalanacak bir girişime onay vermeleri için zerre kadar akılları olmaması gerekir.

Öyleyse ne oluyor?

Donald Trump‘ın “Askerlerimizi Suriye’den çekeceğiz” açıklamasını yaptığı günden başlayarak, ilk bakışta Suriye’ye ait bir niyet olarak görülse bile, bunun Türkiye’yi zor duruma düşürmek amaçlı bir yeni hamle olabileceğini yazıp duruyorum.

Bu oyuna gelmememiz gerekiyor.

Türklerin de Kürtlerin de… (Yazının tamamı)

Sedat Ergin/Hürriyet: Geri dönüşü olmayan nokta geçilmekte

Sonuçta, Trump-Erdoğan Mutabakatı’na rağmen, Türkiye ile ABD’yi, dikenlerle dolu son derece sorunlu bir gündemin beklediğini, bu çerçevede ABD’nin Suriye’den çekilme sürecinin çok sancılı geçeceğini belirtebiliriz.

Tabii, durumu daha da zorlaştırmaya aday bir yüksek basınç alanı da yaklaşıyor gibi. Erdoğan, ABD’nin çekilme kararının Türkiye’yi Fırat’ın doğusuna dönük askeri harekâtı konusunda “bir müddet beklemeye yönelttiğini” açıklamıştı. Oysa Erdoğan, dünkü grup konuşmasında harekât konusunda “Çok yakında harekete geçeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı’nın askeri harekât konusunda kendisini bu kadar kuvvetli bir şekilde bağladığına bakınca, geri dönüşü olmayan noktanın geçilmekte olduğunu söylemek mümkün. (Yazının tamamı)

Yalçın Akdoğan / Star: Türkiye’nin dostluğu olmadan bir siyasi yapılanma sürmez

Türkiye’yi Kürtlere karşı gibi konumlandırmaya yönelik söylemler veya algı operasyonları YPG’nin desteklenmesi kadar sonuç alınamayacak büyük bir yanlıştır. Irak’ta ve Suriye’de zalim diktatörlerden kaçan Kürtlere kucağını açan hep Türkiye olmuştur. Irak’ın Kuzeyindeki bölgesel yönetim, Türkiye’nin dostluğuyla ayakta kalabilmiştir. İşte bu Bolton zihniyetinin tam da anlayamadığı nokta budur: Bölgede bırakın Türkiye’nin karşı çıkması, dostluğu olmadan bu tür siyasi entitelerin varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir.

Ne Irak’ta, ne Suriye’de, ne de tüm bölgemizde Türkiye’nin dostluğu ve iyi komşuluğu olmadan bir siyasi yapılanmanın varlığını sürdürebilmesi kolay değildir. (Yazının tamamı)

Serdar Turgut / Habertürk: Bolton dönüşte işsiz kalabilir

Hayli şaşırmış biçimde seyahatine çıkan Bolton Evanjelist olduğundan İsrail’de duygulanmış olmalı ki daha da şaşırdı ve Ankara’da azar işitmesine neden olacak şekilde abuk sabuk konuştu ve sonunda Başkan Erdoğan’ın çok haklı 'ben onu neden göreyim ki' tavıyla karşılaştı.

Bolton şu anda kendi adıyla uzun süre anılacak bir diplomatik skandal yaşıyor.

Ve bunun kariyerini sona erdirebileceğinin inşallah farkındadır.

Eğer beklenildiği gibi Başkan Erdoğan bu kısa süre içinde Başkan Trump ile konuşursa Bolton’un kariyerinin fazla uzun süreli olacağı da şüpheyle karşılanıyor Washington’da.

Özetle Ankara’dan dönünce işsiz de kalabilir Bolton. (Yazının tamamı)

Kemal İnat / Türkiye: Bolton kimin politikasını müzakere ediyor?

Orta Doğu siyasetlerinin merkezine YPG/PKK ile iş birliğini oturtan Pentagon-CENTCOM ekseni, YPG’ye olan desteğin sürmesini ve bu örgütün Türkiye ve İran gibi Amerikan çıkarlarıyla örtüşmeyen politikalara sahip ülkelere karşı kullanılmaya devam edilmesini istiyor. Bu çerçevede YPG’nin Suriye’de kalıcı olacak şekilde desteklenmesi taraftarıdırlar.

Buna karşılık Orta Doğu siyasetlerinin merkezine İran karşıtlığını oturtan Bolton-Pompeo ekseni için YPG/PKK sadece geçici olarak kullanılacak bir araç görevi görüyor. İran karşıtı politika çerçevesinde yeterli tavizler alındığında bu örgüte verilen desteğin kesilebileceğini düşünüyorlar. Ancak henüz Suriye’deki İran nüfuzunun kırılması konusunda gerekli adımlar atılmadan Amerikan askerlerinin bu ülkeden çekilmesini erken buluyorlar. Ayrıca ABD’nin Suriye’de YPG’ye verdiği destekten çok rahatsız olan Türkiye’den de bu çekilme karşılığında İran yaptırımları konusunda taviz alabileceklerini düşünüyorlar.

Bu yüzden Başkan Trump’ın verdiği ani çekilme kararından çok rahatsız oldular.

Her iki kesim de Suriye’den hızlı bir çekilmenin, YPG/PKK ile iş birliği üzerinden İran ve Türkiye konusunda hedefledikleri baskı ve tavizi azaltacağını düşünüyor.

Trump ise Orta Doğu siyasetinde terör örgütleri yerine Türkiye gibi müttefiklerini ön plana çıkarmak taraftarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bu konuda anlaşabileceğini düşünüyor.

Türkiye açısından buradaki temel sorun, Washington’da muhatap aldığı Trump’ın Suriye, İran, Katar ve Irak gibi konularda söylediklerine ne kadar güvenebileceği meselesidir.

Bolton, Suriye ve diğer meseleler hakkında görüşmeler yapmak için Ankara’ya geldiğinde kimin adına konuşuyor?

Trump’ın Suriye politikasını mı müzakere ediyor yoksa kendi politikasını mı?

Ayrıca Pentagon-CENTCOM ekibi Bolton’un müzakere ettiği konularda onunla uyumlu bir tavır içerisinde olacak mı?

ABD tarafındaki bu belirsizlik, Türkiye’nin hiçbir ülkeye güvenmeden kendi güvenlik çıkarları için gerekli gördüğü adımları atmasını zorunlu kılıyor. (Yazının tamamı)