Cenk Yiğiter’in vizörü çok net: Yaşam ve adalet!

Ankara Üniversitesi'nden ihraç edilen Dr. Cenk Yiğiter hâlâ gözaltında. Yiğiter'in gözaltına alındığı dosyada gizlilik kararı var. Peki Yiğiter, neden gözaltına alındı? Şimdiye kadar bize ne anlattı? İhraç edildikten sonra neler yaşadı...

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Kamu hukuku doktoru Cenk Yiğiter, 'Bu suça ortak olmayacağız' başlıklı 'barış bildirisine' imza attığı gerekçesiyle 6 Ocak 2017 günü 679 sayılı KHK ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki görevinden ihraç edildi. Cenk Yiğiter, geçen hafta tam da “sivil ölüme” yol açan siyasal şiddetin Meclis’te kanunlaşma görüşmelerinin sürdüğü günlerde sosyal medya hesabından siyasal şiddete itirazını, “KHK’li bir hukuk doktoruyum. Bazı dergilerde bazılarımın yayınlanması, bazı bilimsel toplantılara katılmam yasak. Kamuda çalışmam yasak. Vakıf üniversitesinde çalışmam yasak. Avukat olmam yasak. Ankara Üniversitesi’nde öğrenci olmam yasak. Pasaport almam ve yurt dışına çıkmam yasak” sözleri ile dile getirmişti.

Yiğiter, “Bu devlet, KHK ile bir yargı kararına dayanmaksızın bir kısım yurttaşı fiilen yurttaşlıktan çıkardı, sivil ölüme mahkûm etti. Ve bu toplum buna bir tepki vermedi” ifadeleri de cümle aleme karşı haksızlığa tepkisinin çığlığıydı.

.

Cenk Yiğiter, geçen Eylül’de yayımlanan “OHAL’de Hayat” başlıklı kitapta çok sayıda meslektaşı ile birlikte ihracından bugüne yaşadığı hukuki, sosyal, ekonomik şiddeti anlatmıştı. Cenk Yiğiter’e kulak verelim:

“İhracımdan tam bir yıl önce sonradan ihracımıza sebep olacak bildiri önüme gelmişti. Bu suça ortak olmayacağız’ başlıklı bildiriyi imzalamamın sonucunda başıma bir iş gelebileceğini sezebilecek kadar tanıyordum bu ülkeyi. Bu sorumluluğu tek başıma almak istemedim. Evliydim ve kızım bir yaşındaydı. Eşimi yanıma çağırdım. Beraber okuduk. Ona, ‘Bu bildiriyi imzalamamın sonucunda bir ihtimal işimden olabilirim, bir ihtimal özgürlüğümden dahi olabilirim. Onaylıyor musun?’ diye sordum. Eşim onay verdi...”

'BU SUÇA DA ORTAK OLMAYACAĞIZ'

“15 Temmuz darbe girişimi yaşandığında gece 01.00’den sonra darbecilerin sivil halkın üzerine ateş açtığı bilgisi gelmeye başladı. O sırada hem Twitter hesabımdan hem de Ankara Üniversitesi e-posta grubuna iletmek üzere bir açıklama yaptım. Metin şu kadardı: ‘Halka karşı silah kullanmak insanlık suçudur! Bu suça da ortak olmayacağız!’ Bu metni göndermeden yine önce eşimi çağırdım. Ona, ‘Bu darbe sabaha başarıya ulaşabilir. Bu metin dolayısıyla başıma iş açılabilir, işte bu sefer işimden de olabilirim, özgürlüğümden de onaylıyor musun?’ diye sorma gereği hissettim yine. Eşim, ‘insanlar öldürülüyorlar, tabii ki esirgemeyeceksin sözünü’ şeklinde yanıtladı sorumu.”

ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NİN KAPISINDAN SOKULMADI

“İhraç edildikten sonra Ankara Hukuk öğrencileri, fakültelerinden ihraç edilen üç barış bildirisi imzacısı hocalarını davet ettiler yeniden kurulacak olan Berkin Elvan kitaplığının açılışı için. O gün kampüs girişinden alınmadık ve yirmi yılımı geçirdiğim kampüse girişimin yasak olduğunu öğrendim. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde bir bölüme öğrenci olmaya da bu şekilde karar verdim.”

ÖĞRENCİ OLARAK ANKARA ÜNİVERSİTESİNİ KAZANDI, KAYIT YAPTIRMASI ENGELLENDİ

“Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nü kazandığımı öğrendim. Sonuçların açıklandığı gün üniversite senatosunun yaptığı bir yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Değişiklik, KHK ile ihraç edilmiş birinin Ankara Üniversitesi’nde ön lisans ve lisans öğrencisi olmayacağını düzenliyordu. Bu yönetmelik hükmü sadece bana uygulandı”

REKTÖR İBİŞ’İN KARARINA KARŞI DAVA AÇTI, REDDEDİLDİ

“Anayasa’nın 13. maddesi’ne göre temel hak ve hürriyetleri ancak kanunla sınırlandırabilir. Ankara Üniversitesi Senatosu ise bir yönetmelik maddesiyle eğitim-öğretim hakkını sınırlandırıyor, hatta ortadan kaldırıyor. Bu kadar açık bir hukuka aykırılık ortadayken hem Ankara İdare Mahkemesi hem de Bölge İdare Mahkemesi, kaydımın yapılmaması işlemin yürütmesinin durdurularak öğrenci kaydımın yapılması talebimi reddetmiş durumda.”

AVUKATLIK STAJI DA ENGELLENDİ

“İhraç edilmemle, on yedi yaşımdaki gençlik idealime insan hakları savunucusu bir avukat olma hayalime dönmem için bir fırsat olduğunu düşünmüştüm. İhracımdan hemen sonra Ankara Barosu’na avukatlık stajı yapmak için başvurdum. Bu yazıyı yazdığım sırada stajımın onuncu ayındayım, normal şartlarda iki ay sonra stajımı tamamlıyorum. Ne var ki Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, KHK ile ihraç edilmiş olanların stajyerlikleriyle ilgili Türkiye Barolar Birliği’ne staj sürecinin durdurulması talebiyle itiraz ediyor. Şu anda Adalet Bakanlığı, Barolar Birliği’ne karşı KHK’lıların staj süreciyle ilgili olarak yürütmeyi durdurma talebiyle idari yargıda davalar açıyor. Adalet Bakanlığı’nın taleplerini reddetme ihtimalinin pek ihtimal dâhilinde görülmediği bir zamandayız. Bu sebeple stajımı bitirmem ve de avukatlık mesleğine başlamam pek mümkün görünmüyor.” (Cenk Yiğiter’in avukatlık stajı yargı kararı ile engellendi.)

ÇOCUKLAR İÇİN ÖZGÜR BİR DÜNYA

“Hepimizi daha da zor bir süreç bekliyor. Tehdit edildik. Mesleğimizin dışına itildik, sivil ölüme mahkûm edildik. Ve sürecin devamında özgürlüğümüzden de olmamız da ihtimal dâhilinde. Ödediğimiz ve ödeyeceğimiz bedeller, Sur’da, Cizre’de, Nusaybin’de yaşanan acılar karşısında hiçbir şeydir. Çocuklarımızın özgür ve barış içinde yaşayabileceği bir ülke için ancak bu acılarla yüzleşebileceğimiz oranda mümkün olacak.”

'KAYIP BABA'

Linkteki Cenk Yiğiter’in kızı ve eşinin de yer aldığı “Kayıp Baba ”isimli kısa filmini izleyin. Pazar sabahı izlencesi olsun “Kayıp Baba”.  Cenk Yiğiter’in vizörü çok net, peliküle yansıttıkları da fazlasıyla gerçek; yaşam hakkı, barış ve adalet.

Not: Yazının kaleme alındığı saatlerde Cenk Yiğiter halen Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde gözaltındaydı ve dosyasında da gizlilik kararı mevcut.