Ayşe Buğra: Osman'ın garip ilişkileri vardır, ayakkabı boyacılarının derdini dinler!

Osman Kavala'nın eşi Ayşe Buğra Kavala: Osman için bir sürü eylem yapılıyor. Akademik çevrelerde, sanat çevrelerinden destek geliyor. Şüphelenilecekse şüphelenilir tabii, neden bu adamın bütün dünyada ilişkileri var diye. Var çünkü herkesi dinliyor ve konuşuyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Tutuklu bulunan Osman Kavala'nın eşi Ayşe Buğra Kavala, 'Anayasal düzeni ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs'le suçlanan Kavala hakkında, hâlâ iddianame hazırlanmadığına dikkat çekerken, "Kavala'nın bütün dünya ile ilişkileri olduğunu ve herkesi dinlediğini" söyledi.

T24'ten Şirin Payzın'a konuşan Ayşe Buğra Kavala, "Osman’ın garip ilişkileri vardır evet, mesela Taksim’deki ayakkabı boyacısı çocuklarla konuşur. Derdini dinleyemeyeceği, konuşamayacağı bir insan düşünemiyorum. Yurt dışında ilişkileri olması da normal, çünkü Avrupa’dan gelen sivil toplum temsilcileri, geldikleri zaman kendileriyle konuşabilecek birisi olarak Osman’ı buldular. Osman’la konuşmak onlara rahat geldi. Dostluklar kuruldu. Osman için bir sürü eylem yapılıyor. Akademik çevrelerde, sanat çevrelerinden destek geliyor. Yapanlar Amerika’dan, Meksika’dan ayrı geliyor. Singapur’dan ayrı geliyorlar. Bunları yapanlar Osman’ı tanıyan bilen insanlar. Şüphelenilecekse şüphelenilir tabii, neden bu adamın bütün dünyada ilişkileri var diye. Var çünkü herkesi dinliyor ve konuşuyor" dedi.

Ayşe Buğra'nın söyleşisinden diğer öne çıkanlar şöyle:

TÜSİAD gibi zamanında demokratikleşme, hukukun üstünlüğü gibi raporlarıyla öne çıkan sivil toplum kuruluşlarından yeterli desteği alabildiğinizi düşünüyor musunuz?

O tip kuruluşlardan Osman’ın özelinde, tepki göstermesini değil, yargının durumu ile ilgili soru sormasını ve biraz ilgi göstermesini beklerdim. Bu önemli. Çünkü doğru ve normal işleyen bir yargı sistemi herkese lazım. Bu kuruluşlara da lazım. Yani Osman özelinde bir şey yapmalarını beklemedim. Yapsalardı sevinirdim tabii, ama yapmadılar, çünkü çok da kolay değil sözünü söylemek bugün yaşadığımız ortamda. Ama asıl önemli olan bu hukuk meselesinin ciddiyetini fark etmek. Herkesin, sadece örgütlerin falan değil, hükümet yetkililerinin de fark etmesi gerekiyor. Bütün toplumu ve ekonomiyi etkileyen bir durum.

Osman Kavala diyor ki “Mühim olan benim tutukluluğum değil, mühim olan benim tutukluluğumun bir örnek teşkil etmesi ve tutuklu yargılamaların son bulması."

Aslında tutuklu yargılamaların bitmesi için zamanında AKP, özellikle Sadullah Ergin’in Adalet Bakanı olduğu dönem boyunca çaba harcadı bu uygulamanın değişmesi için ve AB reformları çerçevesinde tutukluluk süreleri indirildi de, keyfi tutuklamaların önüne geçilmeye çalışıldı. Şimdi döndük yine aynı sorunu konuşuyoruz. Önceliğiniz nedir? Osman Kavala’nın iddianamesinin çıkması mı, tutuklu yargılanmasının bitmesi mi?

Tutuklu yargılanmasının bitmesi. Tutuklu yargılanması gerekmeyenler için artık bu durumun ortadan kalkması. İşin vahameti çok fark edilmiyor. Osman 17 Ekim 2017 tarihinde Büyükşehir Belediyesi’nde yaptığı görüşmelerden dönerken Gaziantep uçağından indirilerek tutuklandı. Sanki kaçacakmış gibi. 13 gün gözaltında tutuldu. Gece yarısı sorguya alındı. Savcı tarafından sorgulanmadı. Bir daha kendisini görmeyecek hâkim tarafından tutuklandı. Aylık tutukluluk incelemesi mahkemesiz yapıldı. Ağustos ayında yapılan tutukluluk incelemesi mahkemede yapıldı ,ama ne Osman Kavala’ya, ne de avukatlarına haber verildi. Aralık ayında Anayasa Mahkemesi'ne başvuruldu. Gelen tek cevap "Müracatınız alındı" oldu. Bunun üzerine AİHM’e başvurduk dosyaya öncelik verdiler. Şimdi Osman için "Tuhaf ilişkileri var" diyenler "Avrupa öncelik verdi" de diyebilirler. AİHM Avrupa Konseyi bünyesinde bir mahkeme. Türkiye Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi. Yani bu "yabancılar" falan derken arada Türkiye’nin konumunu da düşünmeniz lazım. 1950'den beri kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nin normlarını kabul etmişiz. Bunlar yabancı normlar değil, bunlar bizim de benimsediğimiz, Anayasamızda da yeri olan normlar.

Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, devletten beklediğiniz ilgiyi AİHM’den gördü, diyorsunuz...

Çok acıklı tabii. Vatandaş olarak devletten bazı beklentileriniz var. Ama onun yerine bunu görüyorsunuz. Yani ormanda mıyız, başka bir yerde miyiz?

''TÜRKİYE'NİN EN KARANLIK ADAMI' DEDİLER'

Basit bir soru: Osman Kavala’yı neden tutukladılar?

Bilmiyorum. Bu sorunun cevabını hakikaten bilmiyorum. Çeşit çeşit yorum var. Mesela sivil toplum camiasına gözdağı vermek için. İnsanları korkutmak için. Osman Kavala’ya bu yapıldıysa herkese yapılır, diyenler var. Çok ilişkileri varmış, deniliyor. Bütün bunlar, Türkiye’nin uluslararası bir komployla karşı karşıya olduğu fikrini yaymak isteyen, dolayısıyla Türkiye’nin yabancı düşmanları olduğunu söyleyenlerin iddiasını güçlendirmeye yarıyor. Osman için Türkiye’nin en karanlık adamı, diye yazı çıktı!

Bunu yazanla karşılaşsanız ona cevabınız ne olurdu?

Karşılaşmak asla istemem. Allah korusun. Ama şaşırıyor insan. Dünyanın en açık, herkese kapıları açık bir insana "Türkiye’nin en karanlık adamı demek insanı çok şaşırtıyor. En karanlık adam diye tanımlanması bütün arkadaşları, onu tanıyanlar için kabul edilemez bir tanımlama.

Gezi'nin finansörü müydü gerçekten? Avukatları dediler ki, "Ofisi bile Gezi Parkı'nın yanında, nasıl ilgisiz kalacaktı…”

Osman nasıl ilgisiz kalabilirdi ki. Her şeye ilgi duyan bir insan orada bir sürü insan toplanmış, bir şeyler söylüyorlar, onlarla ilgilenmeyecek miydi? 2013 yılında The Economist dergisinin bir sayısının kapağı dünyadaki protesto hareketleri ile ilgiliydi.1789 Fransız Devrimi ile başlıyor, 1848'le sürüyor. Bunlar küresel hareketler. 2013 her yerde, bütün dünyada olmaktaydı Gezi'de olan şey. Bütün dünyada olan Türkiye’de de oldu. Bütün dünyada olanı mı Osman Kavala finanse etti yani, gülünç, bilmiyorum…

'Bundan sonra yazılana güvenmem'

Kavala'nın avukatlarının yaptığı "İddianamenin yazılacağına dair umudumuz yok" açıklamalarıyla ilgili de konuşan Ayşe Buğra, "Ben ümitli olup olmadığımı bilmiyorum, ama o iddianamenin nasıl yazılabileceğini, içinde ne olacağını öngörmek hakikaten imkânsız. İddianamenin yazılması da biraz imkânsız görünüyor, çünkü bizim emniyet sorgusundan, polis sorgusundan edindiğimiz izlenimler, tabii dosyada kısıtlılık olduğu için çok da açık bilgimiz, derinlemesine bir enformasyon aldığımız da yok, ama emniyet sorgusundan edindiğimiz izlenimler ve bazı basın organlarında çıkan acayip yazılardan edindiğimiz izlenimler, Osman’a yakıştırılan suçların olmayacak şeyler olduğunu gösteriyor. Hakikaten elle tutulur bir yanı olmayan, kesinlikle kimsenin arkasında duramayacağı bir takım iddialarla karşılaşıyoruz. Avukatlar da bunları düşünerek "İddianame yazılamaz" diyorlar. Ben iddianame ile çok fazla ilgili değilim. Esas tutukluluk durumunun bitmesi gerektiğini düşünüyorum. 1 yıl boyunca bir iddianame yazılamadıysa bundan sonra yazılacak iddianamenin niteliğine de güven duyamam zaten" ifadelerinde bulundu.

Kaynak