Anayasa Mahkemesi’nden mobbing kararı: Hak ihlali var

Anayasa Mahkemesi Erzurum'da veteriner hekim olan E.B'ye mobbing başvurusunda hak verdi. AYM, E.B'nin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, E.B başvurusunda Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Erzurum İl Gıda Kontrol Müdürlüğü'ne 2007 yılında veteriner hekim olarak atanmasının ardından kurum müdürünün baskısına maruz kalan E.B kurumun içinde huzurun sağlanması konusunda dikkatli davranması konusunda uyarı, kınama, sürgün gibi cezalarla karşılaştı. E.B’nin BİMER’e gönderdiği şikayetler de uyarı konusu oldu.

Başvurucu yaşanan olaylar sürecinde Kurum Müdürlüğüne, Başbakanlık İletişim Merkezine (BİMER) ve Bakanlığa sunduğu dilekçelerle Kurum Müdürü tarafından uygun olmayan koşullarda çalışmaya zorlandığını, hakarete uğradığını ve kendisine psikolojik taciz uygulandığını ileri sürdü.

MÜDÜR BERAAT ETTİ

Başvurucunun Kurum Müdürü hakkındaki soruşturma talebi üzerine Valilik tarafından hazırlanan raporda, başvurucuya psikolojik taciz uygulandığı belirtilmiş ve Kurum Müdürü hakkında soruşturma izni verildi ancak müdür beraat etti.

Bunun üzerine, başvurucu, çalıştığı kurumdan haksız yere tayin edildiğini, sistemli ve sürekli biçimde psikolojik tacize maruz bırakıldığını, etkili bir giderim ve koruma imkânından yararlandırılmadığını belirterek kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

SUNDUĞU BELGELERİN SORGULANMASI KEYFİ

Çalışanların yaşamlarına etkisi bakımından çekilmez bir ağırlık ve yoğunluk derecesine ulaşarak onların manevi bütünlüklerini tehdit eden ve psikolojik taciz olarak nitelendirilen eylem, işlem ya da ihmaller konusunda Anayasa'nın 17. maddesi uyarınca devletin üstlenmesi gereken pozitif yükümlülükleri bulunduğunun altının çizildiği Anayasa Mahkemesi kararında, “Somut olayda, başvurucunun hakkında sık sık soruşturma açılmasında, sürekli yazılı olarak uyarılmasında, kendisinden sıklıkla savunma istenmesinde ve sağlık sorunları bilinmesine rağmen sunduğu belgelerin sorgulanmasında keyfiliğe kaçan durumlar olduğu görülmektedir” dendi.

Karardan bazı bölümler şöyle:

“Hukukumuzda kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan dolayı kişilere zarar verilmesi hâlinde tazminat davalarının idare aleyhine açılacağı, idarenin ilgili personele rücu edebileceği düzenlenmiştir.”

“Somut olayda, zamanında etkili önlemlerin alınmaması nedeniyle idareye atfedilecek bir hizmet kusurunun bulunduğu ve bu bağlamda başvurucunun zararlarının giderilmesi gerektiği, tam yargı davasının maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkı bağlamında giderim sağlayacak yol olduğu tartışmasızdır.”

“Başvurucunun etkili yargısal yollara başvurduğu ancak açılan tam yargı davasında ulaşılan ret sonucunun kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının içerdiği güvenceleri koruyacak ve başvurucunun zararlarını tazmin edecek yeterli gerekçeler içermediği görülmüştür.”

“Sonuç olarak, psikolojik taciz mahiyetindeki davranışların oluşmaması için etkili önlemler alınmaması, başvurucunun uğradığı zararların giderilmemesi ve derece mahkemelerince ulaşılan sonuçların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmaması nedeniyle kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır.”