Bloomberg: Erdoğan pazarlık için ekonomiyi feda ediyor

Bloomberg sitesi, Türkiye ile ABD arasında yaşanan krizi mercek altına aldı. 'İlişkiler bir daha eskisi gibi olmayacak' başlıklı makalede, "ABD'nin gücü, daha uzun bir oyun oynamaya yeter... Erdoğan, Brunson'ı pazarlık kozu olarak tutmak için Türk ekonomisini feda ediyor" ifadeleri kullanıldı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Türkiye ile ABD arasındaki kriz, Amerikan basınının da öncelikli gündem maddelerinden biri. Bloomberg haber sitesinde yayımlanan bir makalede, iki ülkenin ilişkilerinin 'bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı' yorumu yapıldı; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'Pastör Andrew Brunson'ı bir pazarlık kozu olarak kullanmak uğruna Türkiye ekonomisini feda ettiği' öne sürüldü.

'İKİ SEÇENEK VAR, BİRİ YIKICI'

Therese Raphael imzalı makale, "ABD-Türkiye ilişkileri bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak" başlığını taşıyor. Makalenin girişinde, 'iki ülke arasındaki diplomatik çatlağa son vermenin sadece iki yolu olduğu' görüşü paylaşılıyor; "İlişkileri olabildiğince iyi bir noktada kurtaracak bir taviz ya da hem Türkiye'nin ekonomisi hem de Amerika'nın bölgesel stratejik çıkarları açısından yıkıcı sonuçları olacak topyekûn bir kopma. Her iki durumda da, işlerin eskisi gibi olmasının imkânı yok" deniliyor.

Makalede, "Amerikalı Pastör Andrew Brunson'ın yaklaşık iki yıl önce tutuklanması, Türkiye'de topyekûn bir ekonomik erime tehdidi içeren bir diplomatik anlaşmazlığa dönüştü" denilirken, Brunson'ın serbest kalması için yapılan bir anlaşmanın 'Türkiye'nin son dakikadaki talepleri nedeniyle çöktüğü' öne sürülüyor.

'TRUMP İNSAN HAKLARI SAVUNCUSU OLDU SANMAYIN'

Raphael iki ülkenin bir süredir Türkiye'nin Rusya'dan S-400 füze savunma sistemleri alma planı, Suriye, YPG, 15 Temmuz darbe girişimi, Fethullah Gülen ve ABD'nin yeni İran yaptırımları nedeniyle gerilim yaşadığını belirtip şöyle devam ediyor:

"Brunson vakası, ABD'deki evanjelistlerin davayı üstlenmesiyle, tüm bunları gözardı edilemez kıldı. 'Gözardı edilemez' ifadeleri, Trump  yönetiminin Türkiye'de insan haklarının ilkeli bir savunucusu haline geldiği anlamına da gelmiyor. Aksine, adı Türkiye'deki lüks mülklerin üzerinde bulunan Trump, 2017'de tanıştıklarında Erdoğan'a karşı övgüden başka bir söz sarf etmemişti. Erdoğan'ın destekçileri ve korumaları Washington'da protestoculara saldırdığında da, mesele sessizce halledilmişti. Yönetim, Türkiye'de diğer Amerikan ve başka ülke vatandaşlarının tutuklanması karşısında sessiz kaldı. Fakat Brunson'ın serbest kalması için bir anlaşma yapmaya hazırdı."

'ABD'NİN GÜCÜ OYUNU UZATMAYA YETER'

Makalenin bu noktasında, 'ilgili pazarlıkların Halkbank davasının ve yeni soruşturmaların gündeme gelmesi sonrasında çöktüğü' iddiasına yer veriliyor ve şöyle devam ediliyor:

"ABD'nin gücü, daha uzun bir oyun oynamaya yeter. 24 Haziran seçimleri Erdoğan'ın iktidarını daha da güçlendirmiş olabilir ama Putin kadar farklı kazanmadı (oy oranını muhtemelen artıran seçim usulsüzlüklerini gözardı etmeyi kabul edersek, Erdoğan sadece yüzde 52 oranında oy aldı). Türkiye siyasi açıdan bölünmül durumda ve Erdoğan ne kadar uzun süre baskıyla yönetirse, o kadar daha hassas bir konuma gelebilir. Özellikle de Türkiye'nin ekonomisi zorlanmaya devam ederse... Ülkedeki güvenin ana ölçütü olarak, TL'deki düşüş çok şey anlatıyor.

'ERDOĞAN EKONOMİYİ FEDA EDİYOR'

Tüm bunlara rağmen, diplomatik bir çözümün devam eden tırmanışa kıyasla daha tercih edilir olduğu açık. Erdoğan, Brunson'ı pazarlık kozu olarak tutmak için Türk ekonomisini feda ediyor. ABD'yle bozulmuş bir ilişki, Türkiye'nin AB ile ilişkileri üzerinde de baskı yaratacak, zaten ürkmüş durumdaki yatırımcıları daha da durduracaktır."

Makalenin son bölümünde ise ABD'nin de Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu, 'Türkiye'ye Amerikan desteğinin bir günde yok olmayacağı', ilişkilerin hem hükümetler arasında hem de başka kanallardan çok katmanlı olduğu belirtiliyor. Ancak yazar, ilişkilerin 'ulusal çıkarlar değil, liderlik başarısızlıkları nedeniyle' değiştiğini belirterek, makaleye şu sözlerle son veriyor: "ABD'nin kendisine daha az sadık, ittifaka daha az benzeyen ve daha çok alışverişe dayanan bir ilişkiyi kabul etmesi gerekecek. Fakat bu da çağımızı son derece doru tanımlayan bir durum." (Dış Haberler)

MAKALENİN İNGİLİZCE ORİJİNALİ