Nevzat Çiçek: İstihbarat çalışıyor, bazı tarikatlar tasfiye edilecek

Gazeteci Nevzat Çiçek, devletin istihbarat birimlerinin tarikatlar üzerinde çalıştığını belirterek, "Bazı tarikatlar tasfiye edilecek. Yeni operasyonlar gelebilir" dedi. Çiçek, bu durumun Ankara'da çok net şekilde konuşulduğunu aktardı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Adnan Oktar grubuna yönelik geniş çaplı operasyon, 'Sıra diğer cemaat ve tarikatlara da gelecek mi?' sorusunu beraberinde getirdi. Tarikat yapılanmaları konusunda uzman gazetecilerden Nevzat Çiçek, Adnan Oktar grubuna yönelik operasyonun ne anlama geldiğini, bundan sonra yaşanabilecek süreci Habertürk'ten Kübra Par'a anlattı.

Adnan Oktar operasyonunun, 15 Temmuz sonrasında devletin değişen güvenlik paradigmasıyla ilgili olduğunu ve bu tür yapılanmalara dönük operasyonların bununla sınırlı kalmayacağını, diğer cemaat ve tarikatlara da operasyon yapılabileceğini söyleyen Çiçek “Devletin istihbarat birimleri tarikatlar üzerine çalışıyor, bazıları tasfiye edilecek” diyor... Çiçek, Oktar'ın kitaplarının birçoğunun da  ‘kes/kopyala/yapıştır’ın bir ürünü olduğunu söylüyor.

Röportajın özeti şöyle:

Adnan Oktar’a yönelik operasyonu ve bu operasyonun zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsun?

15 Temmuz sonrası, devletin değişen bir paradigması vardı. Bu zaten her yerde çok net ifade ediliyordu; Ankara’ya gittiğinizde de, özel sohbetlerde de bunu çok net duyuyordunuz. Aslında söylenen şey, milli güvenliği tehdit edecek her türlü oluşumun pasifize edileceğiydi. Dolayısıyla, 15 Temmuz sonrasında bu yeni konseptin gerçekleşmeye başladığını çeşitli evrelerde görmeye başladık.

Bunun sinyalleri neydi?

FETÖ gibi bir mesele üzerinden olayın güvenlik boyutu çok net ön plana çıktı. Bu ülke 15 Temmuz’da 251 insanının şehit edilmesiyle bunu acı biçimde görmeye başladı. Benim tahminim, FETÖ meselesi sonrasında da bu işin devam edeceği yönündeydi ki zaten şu an Adnan Oktar grubuna yönelik bu meseleyi konuşuyoruz. Adnan Oktar meselesiyle ilgili bir şeyi ilk defa anlatacağım. Adnan Oktar’ın normalde Harun Yahya ismiyle yazdığı kitaplarının çoğu aslında ‘kes/kopyala/yapıştır’ın bir ürünü. Koyu Katoliklerin ABD’de anti-Darwinist olarak hazırladıkları kitaplar vardı. Bu kitaplara İncil’den ayetler konulmuştu. İncil’i çıkarıp, yerine Kur’an-ı Kerim’deki ayetler konuldu. Çünkü mantıksal olarak anti-Darwinist’ti ve dolayısıyla da böyle gitti. Ancak esas mesele, Adnan Oktar’ın Nuhilik akımının Türkiye’deki temsilcisi olmasıdır. Nuhilik, özellikle 1951 yılından itibaren İsrail’in bir devlet politikası olarak benimsediği bir durum. Bu aynı zamanda ABD’nin 1990 yılında Kongre kararıyla desteklediği bir şey.

Nedir bu Nuhilik?

Nuhilik, dünyadaki ahlaki ilkelerin Nuh Aleyhisselâm’daki kanunlar çerçevesinde toparlanması neticesinde oluşan bir akım. Bu akımın en büyük özelliklerinden bir tanesi, otorite olarak Yahudi din adamlarının tanınmasıdır. Mesela, siz akıl ile Nuhiliğe vardınız ama Yahudi din âlemini otorite olarak tanımıyorsunuz; o durumda sizi kabul etmiyorlar, hatta putperest olarak tanımlıyorlar. Dolayısıyla, Adnan Oktar’ın en büyük özelliği Nuhiliğin Türkiye’deki temsilcisi olmasıdır.

Adnan Oktar’ın bir milli güvenlik tehdidi haline gelmesine neden olan şey neydi?

Birincisi, Adnan Oktar, kendi televizyonunda 33. derece Masonluğu törenle aldı. İkincisi, Yahudi din adamlarıyla içli dışlı ilişkileri oldu ve burada çeşitli kongreler düzenlendi. Üçüncüsü, para trafiği meselesine hep kuşkulu bir şekilde bakıldı. Dördüncüsü, İslam’ı yorumlayış biçimi tamamıyla bu toprakların İslam anlayış biçimine çok aykırıydı. Beşincisi de bu tür yapılar, aynı zamanda farklı yapıların entegre olabileceği yapılardır.

Önümüzdeki süreçte Diyanet bütün bu tarikatlara ve cemaatlere yönelik bir çalışması olacak mı?

Şu an çalışıyorlar diye biliyorum. Özellikle sahih bilgi kaynağı noktasında Diyanet öteden beri bir çalışma içerisinde ve bunu daha görünür hale getirecek. Sadece Diyanet meselesi değil; benim aldığım duyuma göre, devletin istihbarat birimleri bu noktada çok ciddi çalışıyorlar. “Söz konusu tarikat yerli ve milli mi?” diye bakıyorlar.

“Yerli ve milli tarikat” nedir?

Gerçekten bir silsilesi varsa, toplum tarafından biliniyorsa, İslami öğretisi varsa ve bu ülkeye hizmetinde bir sıkıntı yoksa, burada bir sorun yok. Ama tarikat, cemaat, vakıf ve dernek adı altında dini kullanarak dışarının maşalığını yapıyorsa, milli güvenliğe tehdit oluşturuyorsa, dinin sahih kaynaklarını yerle bir ederek kendi anlayışını empoze etmeye çalışıyorsa, ümmete de ülkeye de herhangi bir faydası yoksa bunlar tasfiye edilecektir.

İsim verebilir misin? Adnan Oktar ve FETÖ dışında devletin operasyon düzenleyeceği bildiğin örnekler var mı?

Bu noktada iki şey söyleniyor. Islah edilebilir olanları varsa ıslah edelim. Çünkü sonuç itibariyle bunların mensupları var. Bir şeyi kapatmakla, yeraltına itmekle onu bitiremiyorsunuz. Ama ajanlık faaliyeti içine girmiş olan, milli güvenliği tehdit eden, dini bozma noktasında toplumun kılcal damarlarına kadar gitmiş olup bunu ve ticareti kullananlar varsa, bunlardan bir karar verme süreci istenecek. Nedir? Büyük bir ihtimalle ya tasfiyeleri ya küçülmeleri ya da asli unsurlarına dönmeleri istenecek.

İstihbarat Teşkilatı’nın üzerinde çalıştığı kaç tane böyle yapılanma vardır?

Türkiye’deki bütün tarikat ve cemaatler masadadır.

Peki, bunların içinden kaçı tehlikeli görünüyordur?

Onu bilmiyorum ama sonuç itibariyle çok büyüdüğü zaman kontrol edilemez olduğunu hepimiz biliyoruz. “Hizmet noktası gerçekten gönüle hizmet mi yoksa devleti ele geçirme üzerine mi ya da yabancı bir faaliyetin buradaki bir şubesi gibi mi?” sorusunu sorduğunuzda aslında cevap biraz kendinden çıkıyor. Devletin sivil toplum kurumlarıyla, tarikat ve cemaatlerle ilişkisini son derece demokratik bir ortam içerisinde hazırlaması lazım. Devlet, devletliğini; tarikat, tarikatliğini; cemaat cemaatliğini bilecek.

FETÖ’den boşalan yerlere, Menzilcilerin ve farklı cemaatlerin doldurduğuna dair iddialar malum... Önümüzdeki süreçte devlet tarafından bunlara yönelik bir adım bekliyor musun?

Devletin sahibi devlet olacak. Hiçbir tarikat, cemaat, siyasi akım ve ideoloji artık devletin sahibi olmayacak. Eğer, tarikat - cemaat yapısı devletin içerisine sızmayı hedef alıyorsa, belli bakanlıkları ve yerleri kendi adamlarıyla doldurmayı esas alıyorsa, yeni devlet paradigmasının buna izin vereceğini düşünmüyorum.

Yeni operasyonlar da bekliyor musun?

Ben bu operasyonların devam edeceğini düşünüyorum çünkü bunlar toplumu etkileyen, toplumda gerginlik çıkarabilen, din adına hareket edip, farklı şeyleri öne çıkarabilen yapılar. Bu ülke, Çorum’u, Sivas’ı, FETÖ’yü gördü. Sistem bunlara “Dur” iradesini daha hızlı gösterecektir.