Aydın Engin: Sosyal demokratlar 'yoldaş' der

Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin: Bütün (evet: Bütün) sosyal demokrat parti üyeleri, başkanından aday üyesine kadar birbirlerine yoldaş diye seslenirler.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - CHP İstanbul İl Başkanı seçilen Canan Kaftancıoğlu'nun "Mustafa Kemal'in askeri değil yoldaşı olmalıyız" sözleri üzerine başlayan tartışmaya Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin iki okurunun mesajlarına verdiği yanıtla katıldı. Sosyal demokrasinin kökeninin Karl Marx ve Friedrich Engels’e dayandığını, bütün sosyal demokrat partilerin “anası” kabul edilen Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin iki Alman Marksist olan Wilhelm Liebknecht ve August Bebel tarafından 1875’te kurulduğunu hatırlatan Engin, "Bütün (evet: Bütün) sosyal demokrat parti üyeleri, başkanından aday üyesine kadar birbirlerine yoldaş diye seslenirler" diye yazdı. Engin'in 'Yoldaş mı asker mi?' başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:

İlk e-mektup bir kadın okurdan. Pek dostça değil. Ama önemli. Can alıcı paragrafı aktaracağım:

“... Aydın Efendi, elini CHP’den çek. Ben unutmam, sen yıllar önce, Cumhuriyet’te sosyal demokrasinin Marx ve Engels’e dayandığından, sosyal demokrat partilerin onları fikir babası olarak kabul ettiğinden söz eden bir yazı da yayımlamıştın. Ben de ‘Bunca yıllık sosyal demokratım böyle bir yalanı ilk kez duyuyorum’ diye seni kınamıştım. Sosyal demokrasi Atatürk’ün yoludur.Kemalizm sosyal demokrasidir. CHP işte o yüzden sosyal demokrat olduğunu,ortanın solunda konumlandığını ilan etmiştir...”

Önce bu belleğe şapka çıkarırım. Okur, benim elimden çıkmış, ama çoktan unuttuğum, Cumhuriyet’te yayımlanmış bir yazı dizisinden söz ediyor. Arayıp buldum. Okur haklı. Sosyal demokrasinin kökeninin Karl Marx ve Engels’e dayandığını, bütün sosyal demokrat partilerin “anası” kabul edilen Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (bugünkü SPD) iki ünlü ve saygın Alman Marksisti Wilhelm Liebknecht ve August Bebel tarafından 1875’te kurulduğunu anlatıyor. Sosyal demokrasinin tarih içindeki değişimlerini, dönüşümlerini sergiliyor. Bütün Avrupa sosyal demokrat partilerin soyağaçlarının kökünde önce Marx ve Engels’in, sonra da Liebknecht ve Bebel’in yer aldığını gösteren çizimler de dizide yer alıyordu.

Anlaşılan “bunca yıllık sosyal demokrat”(!) okurun bana laf çarptırmak yerine biraz tarihe bakmasında yarar var. Bugün için bu çok da kolay. Google aleyhüsselam uzun uzun anlatıyor...

“Kemalizm sosyal demokrasidir” yargısına gelince...

Gelmeyelim daha iyi.

Kestirmeden “I-ıh, değildir” deyip geçelim...

***

Okur tepkileri arasından cımbızlayıp seçtiğim ikinci mesaj ise “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve “Mustafa Kemal’in yoldaşlarıyız” sloganlarında anlatımını bulan ayrışmaya değiniyor. Tuhaf cümleler eşliğinde görüşünü açıklıyor. O paragrafları aynen aktarıyorum:

“... Mustafa Kemal’in askeriyiz sloganı salt CHP sloganı değildir. Asi Mustafa Kemal’in ‘ayağa kalkın’ çağrısıdır. Kanlı Göztepe-KSK taraftarların, GS-FB-BJK taraftarlarının ‘bu amaçta birleştik’ çağrısıdır. Kim ki bu çağrıya uzak, bizden değildir...”

Ne diyeyim?

“Kim sizdendir, kim değildir”i ben bilemem.

Buna kim karar verir? Onu da bilemem. Ancak seçilmesine çok sevindiğini belirttiği Canan Kaftancıoğlu’nun “CHP için bir şans” olduğunu ileri sürüyor ve ardından ekliyor: “Bu yoldaş demek daha doğru safsatasından kurtulacaktır”.

Herhalde bir bildiği var ki bu kadar kesin ve keskin bir yargı veriyor.

Ben CHP’li değilim. Kimseye akıl vermek niyetinde de değilim. Benim işim değil bu. Ancak kişisel görüşümce “safsata”dan kurtulmak değil onu derinleştirmek gerekir.

Asker tartışmadan buyruklara uyandır. “Ateş” buyruğu gelince ateş eder, “ateşkes” denince parmağını namludan çeker. Tartışmaz. Buyruklara uyar.

Yoldaşlığın ise özgürce düşünüp farklılıklardan ürkmeyip faşizme karşı ya da diktatörce yönelimlere karşı yine de el ele tutuşmayı, omuz omuza vermeyi başarmak demek olduğunu düşünenlerdenim.

Bitirirken bir bilgi notu: Bütün (evet: Bütün) sosyal demokrat parti üyeleri, başkanından aday üyesine kadar birbirlerine yoldaş diye seslenirler. Sosyal demokrat CHP ne diyeceğine kendi karar verecek. Tartışma başladığına göre er geç vermek zorunda kalacak...

YAZININ TAMAMI