OHAL Komisyonu’na çağrı: Çocuklarımız bir kemik yığını, annesi ona bakıyor

Sağlık durumları gün geçtikçe kötüleşen eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın OHAL Komisyonu'na yaptıkları başvuruların bir an önce görüşülüp karara bağlanması için CHP Milletvekillerinin de katıldığı basın açıklaması yapıldı. Semih Özakça'nın annesi Sultan Özakça oğlunun durumunun gün geçtikçe kötüleştiğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Açlık grevinde 285 günü geride bırakan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın OHAL Komisyonu tarafından dosyalarının görüşülüp işlerine iade edilmeleri için Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nde basın açıklaması düzenlendi.

Nuriye ve Semih için Dayanışma Ankara Platformu'nun organize ettiği açıklamaya CHP Milletvekilleri Şenal Sarıhan, Onursal Adıgüzel, Orhan Sarıbal ve Ali Şeker'in yanı sıra Yüksel eylemcileri Veli Saçılık ve Mehmet Dersulu'nun bulunduğu çok sayıda isim katıldı.

'ADINA YARGI DENİLEN BİR OYUN SERGİLENDİ'

Sağlık durumları her geçen gün kötüleşen iki eğitimci için yapılan açıklamaya Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Betül Vangölü Kozağaçlı'nın iki eğitimcinin hukuksal sürecine dair yaptığı konuşmasıyla başladı. İki eğitimcinin yargılanma sürecinin ve verilen kararın hukuka uygun olmadığını söyleyen Kozağaçlı,"Adına yargı denilen bir oyun sergilendi" dedi. OHAL Komisyonuyla ilgili sürekli oyalama içerisinde olduklarını söyleyen Kozağaçlı, "Bu yargılamada da çok kazanım elde ettiler. Onların yaşatılmasını çok istiyoruz" ifadelerini kullandı.

'OĞLUM NE OLURSUNUZ BIRAKIN' DİYORUM'

Semih Özakça’nın annesi Sultan Özakça, oğlunun geceleri ağrılardan dolayı uyuyamadığını söyledi.

Öğretmen Semih Özakça'nın annesi Sultan Özakça da oğlunun ve Nuriye Gülmen'in açlık grevlerini bırakmaları için OHAL Komisyonunun bir karar vermesi gerektiğini söyledi. Oğlunun 5 ay tutuklu kalmasına rağmen beraat ettiğini, buna rağmen savcılığın karara itiraz ettiğini söyleyen Özakça oğlunun sağlık durumuyla da ilgili şöyle konuştu:

" 10 gündür Semih’in uyku düzeni yok. Sürekli bir baş ağrısı var, ayaklarında ağrılar var. Geceleri uyuyamıyor. Bu kadar işkence niyeydi? Artık sağlık durumları el vermiyor. 285 gündür biz neler çekiyoruz. Nereye gideceğimizi şaşırdık. Çocuklarımız bir kemik yığını, annesi ona bakıyor. Tutup tuvalete götürüyor banyo yaptırıyor. Tutmaya kıyamıyor çünkü kemik kaldı artık. 'Oğlum ne olursunuz bırakın' diyorum. 'Anne tek bir somut bir şey yok. Biz bu zamana kadar geldik nasıl bırakabiliriz?' diyorlar. Anneler, babalar olarak tükendik, bir şey konuşacak derman bulamıyorum. Tek isteğim çocuklarımızı zarar gelmeden kucaklayabilelim. Tek isteğim komisyonun bir an önce işe başlayıp karar vermesi."

'OHAL KOMİSYONU İNSANLARI OYALAMAK İÇİN ÇIKARILDI'

Söylemeleri gereken bütün sözleri Yüksel Caddesi'nde söylediklerini belirten Veli Saçılık, " Komisyon dedikleri AHİM’i kandırmak ve insanları oyalamak için çıkarıldı. Bizim oyalanmaya zamanımız yok. Arkadaşlarımızın sağlık durumu çok kötü. Düne kadar birlikte devleti yönettiğiniz kişilerle kavganız sonucunda bizi işten ettiniz. Ama biz sizi kamuoyunda rezil ettik. Hayır bizden özür borcunuz var" diye konuştu.

'BU ÖLÜMÜ ÇAĞIRAN BİR TUTUM'

Gülmen ve Özakça'nın Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK) karşı yürüttükleri mücadeleyi ilk günden bu yana yakından takip ederek destek verdiklerini söyleyen CHP Milletvekilleri Şenal Sarıhan, Ali Şeker, Onursal Adıgüzel ve Orhan Sarıbal da OHAL Komisyonunu göreve çağıran basın açıklamasına katıldı. Hükümetin yaratılan mağduriyeti gidermek adına sorumlu olduğunu söyleyen vekiller şunları söyledi;

CHP Milletvekilleri Ali Şeker (solda) ve Şenal Sarıhan (sağda) iki eğitimcilenin işlerine bir an önce geri dönmesini talep etti.

Şenal Sarıhan: Benden önce konuşan arkadaşlarımız gerçekleri bir kez daha sundular. Büyük bir şiddete karşı küçük bir taleple bedenlerini ortaya koyan iki genç insanın mücadelesi var ortada. İhraç edilmiş olan herkes adına verilen bir mücadele bu. Günlerce bu komisyon oluşamadı. Çalışmaya başlamadı. Hangisi benim alanıma giriyor dedi ve komisyon başkanı istifa etti. Bu ölümü çağıran bir tutum. Yaşama hakkına sahip çıkmak isteyen herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor.

ALİ ŞEKER İÇİŞLERİ BAKANI SÜLEYMAN SOYLU'YU KINADI

Ali Şeker: Nuriye ve Semih intihar etmeyi seçmediler. İhraç edilen 60 kişi intihar etti. Açlık grevine başlayıp işimizi geri alalım istediler. Yargı yollarına gitmesinler diye böyle bir komisyon ortaya kondu. Bu komisyon işlevini yerine getirdi ve yargının önünü tıkadı. Ölümün sakatlığın sınırına gelen Nuriye ve Semih hayata geri dönsün. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya da kınama göndermek istiyorum. Yargılaması devam eden iki kişi için yafta yapıştırmaya çalıştı. Mahkeme kararıyla Semih beraat etti. Nuriye de yüksek yargıda mücadelesine devam ediyor. İşlerine onurlarına sahip çıkan insanların tertemiz dayanışma örgütü var ortada. Biz de onların yanındayız. Onların bu onurlu mücadelesinde görev bütün toplumundur.

'GELİN SOMUT ADIM ATIN VE AÇLIĞA SES VERİN'

ONURSAL ADIGÜZEL: Türkiye’de görülmemiş baskı rejimi inşa edilmeye çalışılıyor. Katliamların, kadınlara yönelik şiddetin, çocuk istismarının meşrulaştırıldığı günlerden geçiyoruz. İnsanların yaşam hakkı elinden alınmaya çalışılıyor. 400'ü aşkın gündür verilen bir mücadele var. Dünyanın en haklı, onurlu talebiyle yola çıktılar. 'Biz hiçbir şekilde atılan bu iftiraların karşılıksız olduğunu ispatladık' dediler. İktidarın zaman kazanma hamlelerinden biri olduğunu gördük. Açlıkla sesini dünyaya duyuran Nuriye ve Semih iktidarın körelmiş vicdanına sesini duyuramadığının net göstergesidir. Hâlâ mücadele ediyorlar. Biz buradan iktidara, saraya sesleniyoruz. Gelin somut bir adım atın ve açlığa ses verin. Nuriye ve Semih Yaşasın.

'TEK İSTEĞİMİZ ÖLMESİNLER'

Orhan Sarıbal: Siyasal iktidar ve saray korkutma üzerinden kendi gücünü gününde zamanında FETÖ için kullanmadığını, işgal eden yapılanma için uygulamadığı mekanizmalarını, demokrat aydın ilerici solcu ne kadar insan varsa hepsini işinden aşından ederek kullanıyor. Bu bir siyasal davadır, bu insanlarımız tertemizdir. Haklı mücadelelerin yanındayız. Tek isteğimiz ölmesinler, ekmeklerine geri kavuşsunlar.