Marina Karlova: Türk halkına kırgın değilim

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un suikast sonucu öldürülmesinin üzerinden yaklaşık bir sene geçti. Eşi Marina Karlova, 'Türk halkına herhangi bir kırgınlığım yok' diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ankara'da geçen yılın aralık ayında suikast sonucu öldürülen Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un eşi Marina Karlova, Türk halkına kırgın olmadığını söyledi. Karlova, "Suikast hakkındaki tüm haberleri çok yakından takip ediyorum" dedi.

Habertürk'ten Nalan Koçak'a konuşan Karlova'nın açıklamaları şöyle: 

Sayın Karlov’la nasıl tanıştınız?

Andrey üniversitede 2. sınıf öğrencisiydi. Ortak arkadaşlarımız sayesinde tanıştık. İlk randevumuz Mayakovskaya Metrosu’ndaydı. Sinemaya gittik, “Bayanlar ve Baylar” filmini izledik. Filmden sonra beni eve bıraktı, kapıda “Seninle yukarı çıkabilir miyim?” dedi. Çok şaşırmıştım. Sonra “Annemi arayıp ona her şeyin yolunda olduğunu ve az sonra eve geleceğimi söylemem lazım” dedi. Çok mutlu oldum. İşte o gün Andrey’e âşık oldum. 2.5 yıl sonra, 4 Ekim 1975’te evlendik.

Nasıl bir eş ve insandı?

Sıcakkanlı ve mütevazıydı, insanlara yardım etmeye çalışırdı. Maaşının bir kısmını bana verirdi, bir yardım vakfı seçmemi ve oraya yardım etmemi tembihlerdi. Yardım edenin kendisi olduğunu söylemek, bunu birilerine anlatmak aklından bile geçmezdi.

'TÜRKİYE'NİN DOĞASINI SEVİYORDU'

Türkiye’ye dair en çok neyi seviyordu?

Türkiye’nin doğasını çok seviyordu, vakit buldukça geziyorduk. Ankara’nın Beypazarı İlçesi’ni çok severdi. Sıklıkla oraya giderdik. Lüks restoranları ve kalabalığı sevmez, halk restoranlarını ve ev yemeklerini tercih ederdi. Türk tarihi ve kültürüyle çok ilgileniyor, araştırıyor, Türklerle sohbet etmekten hiç sıkılmıyordu.

Peki özellikle sevdiği bir Türk yemeği var mıydı mesela? 

İkimiz de bulgur pilavını ve Türk kahvesini çok severdik.

Jet krizi yaşandığında sayın Karlov Rusya Büyükelçisi’ydi. O dönemde neler yaşadı, hissetti?

Kriz tıpkı Türkiye gibi, bizi de çok etkilemişti. Eşim o süreçte çok çalışıyor, çok yoruluyordu. Ama hep soğukkanlıydı. “Sorunları atlatacağız, her şey tekrar eskisi gibi olacak” derdi.

‘SUİKAST SORUŞTURMASINI YAKINDAN TAKİP EDİYORUM’

Türkiye’de suikast soruşturması sürüyor. Son olarak bir TRT çalışanı tutuklandı. Takip ediyor musunuz?

Suikast hakkındaki tüm haberleri çok yakından takip ediyor, okuyor ve anlamak için Türkçe bilen arkadaşlarımdan yardım istiyorum. Suikastı kimin ve ne amaçla yaptığı, arkasında kimlerin olduğu benim karar verebileceğim, yorum yapabileceğim bir konu değil. Hukuk ve yargının önemine inanan biriyim.

Eşiniz olmadan son 1 yılınız nasıl geçti? 

Özellikle son aylarım vakıf çalışmalarıyla geçiyor. Hasta çocuklara yardım konusunda çok hassasım ve bu konuda vakıf olarak yoğun çalışmalarımız var.

KARLOV’UN DEMRE VASİYETİNİN SIRRI

Sayın Karlov’un isteklerinden biri yerine geldi. Memleketi Klintsi ve Demre kardeş şehir oldu. Sayın Karlov neden iki şehrin kardeş şehir olmasını istedi? Demre’yi özellikle neden seviyordu?

Ölümünden yaklaşık 2 hafta önce bu arzusunu dile getirmişti. Demre’yi özellikle seçtik. Oradaki Aziz Nikolas Kilisesi biz Ruslar için çok değerli. Ayrıca eşim Rusya’da, Demre’dekiyle aynı isme sahip olan Aziz Nikolas Kilisesi’nde vaftiz edilmişti. Ve onu kaybettiğimiz gün olan 19 Aralık tarihi aslında Aziz Nikolas Günü olarak adlandırılan bir Ortodoks bayramı. Hayat önceden planlanmış olaylar zinciri değil ki. Rastlantı işte…

Peki ileride Türkiye’yi tekrar ziyaret planınız var mı? Tatil için mesela?

Türkiye’ye vakfın faaliyetleri dolayısıyla sıkça geleceğim. Özellikle Ankara ve Antalya’ya. Fakat genelde tatil kavramına biraz yabancı kaldım, eşimin yıllar süren yurtdışı görevleri, yoğun iş temposu nedeniyle. Bu yüzden yıllardır tatile çıkmayı hayal bile etmedim, edemedim.

Son olarak, Türkiye’ye bir mesajınız var mı?

Türk halkına herhangi bir kırgınlığım yok. Türk halkını çok seviyorum. Eşimin ölümünden sonra Ankara’dan ayrılırken tanıdığı esnafı; kuaförü, çiçekçiyi, bakkalı “Hoşçakal” demek için ziyaret ettim. Moskova’dan getirdiği çikolataları vermek istedim. Tanıyanlar gözyaşlarını tutamadı ve özür diledi. Tüm bunları biraz mutluluk ve biraz da hüzünle anıyorum.