'Üretim yavaşlıyor' diye pres makinesini bozdular

2013'te başı pres makinesine sıkışarak hayatını kaybeden 13 yaşındaki Ahmet Yıldız'ın davasında taksitle ödenmek üzere 24 bin lira ceza kesildi. Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği, davaya müdahil olmak istediyse de bu talep mahkemece kabul edilmedi. Yıldız kayıt dışı bir pres atölyesinde çalışıyordu. Bilirkişi raporunda patronun üretimi yavaşlatmamak için pres makinesini bozduğu ortaya kondu.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre 2017'nin ilk 7 ayında en az 28 çocuk işçi yaşamını yitirdi. Yasalara göre "14 yaşını bitirmiş, 15 yaşını doldurmamış ve ilköğretimini tamamlamış kişi" çocuk işçi; "15 yaşını tamamlamış, ancak 18 yaşını tamamlamamış kişi" ise genç işçi olarak tanımlanıyor. Ancak çocuk ve genç işçilerin çalışabileceği koşullar ve iş kolları yasalar ile sınırlanmış durumda.

BBC Türkçe'den Fundanur Öztürk'ün haberine göre 2014'te Konya Akşehir'den Isparta'ya elma bahçelerinde çalışan mevsimlik tarım işçilerini taşıyan midibüsün freni patladı. 27 kişilik midibüste 46 yolcu vardı ve frenin aşırı yük yüzünden patladığı tespit edildi. 18 kişinin yaşamını yitirdiği midibüste 14 yaşındaki Veli Can Çelik ve annesi Leyla Çelik de vardı. Kazada oğlunu kaybeden Leyla Çelik oğlunun kaza günü aslında okula gideceğini ama para kazanmak istediği için kendisiyle geldiğini anlatıyor:

"Kızım da aslında arada sırada bizimle birlikte elma toplamaya geliyordu ama o gün okula gitti. Oğluma da okula gitmesini söyledim ama illa, 'Ben bugün işe gideceğim, bana para lazım' dedi. Bir gün evvel okula gitti, ertesi gün elmaya gittik beraber.

"Dayıbaşı oğlumu hep çağırıyordu çünkü benim oğlum çalışkandı. Elma ağaçlarına rahat çıkıyordu. Çok iş yapardı. O gün nereden estiyse geleceğim dedi, binmiş olduk."

Leyla Çelik, kazadan sonra iki sene çalışmadığını ama ailesi maddi zorluk yaşadığı için tekrar çalışmaya başladığını anlatıyor.

"ÇOCUK İŞÇİLİK VE ÇOCUK CİNAYETLERİ BİR SONUÇTUR"

İSİG Meclisi verilerine göre, Türkiye'de çocuk işçilerin yarısı Veli Can gibi tarım sektöründe çalışıyor. Akademisyen Özgür Müftüoğlu'na göre çocuk işçiliğinin temel nedeni hane gelirlerinin düşüklüğü.

Müftüoğlu bunu şöyle ifade ediyor: "Bir fındık toplama işini düşünün, orada 11-12 yaşındaki çocuk ne kadar toplayabiliyorsa, diğerlerinden daha az para alsa bile haneye bir gelir getiriyordur. Piyasa da çocukları ucuz iş gücü olarak gördüğü için özellikle niteliksiz işlerde çocukları tercih ediyor. Dolayısıyla çocuk işçiliği tek başına bir problem olarak göremeyiz. Çocuk işçilik ve çocuk cinayetleri bir sonuçtur."

GÜNDEM ÇOCUK DERNEĞİ MÜDAHİL OLACAKTI

Çocuk işçi cinayetlerinde ailelere para verilerek susturulmaya çalışılmaları da çok yaygın. Avukat Ezgi Koman, Adana'da 13 yaşında başı pres makinesine sıkışarak hayatını kaybeden Ahmet Yıldız'ın davasında ailenin ikinci duruşmada maddi, manevi zararımız karşılandı denilerek davadan çekildiklerini belirtiyor.

"Ahmet'in çalıştığı yer kayıt dışı bir pres atölyesiydi. Denetime açık değil ve Ahmet'in hiçbir şekilde çalışamayacağı bir iş kolu. Pres makinesi aslında iş güvenliği açısından insan uzvunu gördüğü zaman otomatik olarak duruyor. Ama bilirkişi raporuna da yansıyan şekliyle, patron aletin bu özelliğini bilerek bozuyor. Çünkü insan uzvunu gördüğü zaman durması üretimi yavaşlatan bir şey."

24 BİN LİRA TAKSİTLE CEZAY

Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği, davaya müdahil olmak istediyse de bu talep mahkemece kabul edilmedi. Koman, yaşananları şöyle anlatıyor:

"Ailenin yanına ilk gittiğimizde herkes çok üzgündü ve davayı bizimle birlikte devam ettirmek istediler. Ancak sonra aile davadan vazgeçti, iş yeri sahibi tahliye edildi, taksitle ödenmek üzere 24 bin lira gibi bir ceza kesildi. Eğer müdahilliğimiz kabul edilmiş olsaydı biz o davayı bir şekilde devam ettirecektik ve çocuk sahipsiz kalmayacaktı."

'GÖSTERMELİK İŞLETME MÜDÜRÜ' YARGILANIYOR

2013'te Esenyurt'taki Özel Doğa Hastanesi'nin tabelasını tamir ederken yüksek elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren 17 yaşındaki Eren Eroğlu'nun babası ise oğlunun ölümüne pek çok ihmalin neden olduğunu anlatıyor.

"Daha önce başka işçiler de aynı yerde çalışırken enerji akımından kaynaklı ciddi bir tehlike atlatmışlar ve işveren Doğa Hastanesi'ne, 'Canımızı zor kurtardık' demişler. Buna rağmen beş ay sonra aynı yere oğlumu göndermişler. Oradaki şebekeyi kesmek masraflı olduğu için, oğlumun ölümüne kâr hırsı neden oldu."

"Dünyanın hiçbir yerinde böyle yüksek gerilim hattı geçen bir yerde hastane kurulmaz. Bilirkişi raporuna göre İl Sağlık Müdürlüğü, ilgili yönetmeliklere aykırı bir şekilde bu bölgede hastane işletme ruhsatı vermiş. Belediye denetim görevini yerine getirmemiş, Doğa Hastanesi ise işveren olarak gerekli önlemleri almamış."

Eroğlu'nun davasının 13'üncü celsesi 14 Aralık'ta görülecek. Davanın şu ana kadarki aşamalarında ailenin kusurlu gördükleri İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nü de davaya dahil etme talepleri reddedildi. Aile hastane yönetim kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Davada İş Kanunu'na göre yetkili yönetim kurulu üyesinin yargılanması gerekirken mahkeme ailenin bu talebini reddetti. Hastanede yetkisiz bir kişi İşletme Müdürü gösterilerek davaya dahil edildi ve sadece o yargılanıyor.