Halkların Köprüsü: Emani el Rahmun'un yasını tutuyoruz

Rahmun için yas tutan Halkların Köprüsü Derneği: Yas tutmak değişmek istemektir.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalarla bilinen Halkların Köprüsü Derneği, Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde 10 aylık bebeğiyle öldürülen hamile Suriyeli mülteci Emani el Rahmun için yas tuttu. Dernek, yaptığı açıklamada mültecilere yönelik artarak süren saldırı ve nefret söylemlerine dikkat çekti.

Dernek binasında bir gün süren yas töreninde açıklamada bulunan dernek yöneticisi Prof. Dr. Zerrin Kurtoğlu, nefretin, ayrımcılığın, ırkçılığın, muhafazakârlığın , Emani el Rahmun ve çocuklarına yaşam hakkı tanımadığını belirterek,  Al-Rahmun’un kadın bedenini iki insanlıktan çıkmış erkek tarafından vahşi bir biçimde katledildiğini ifade etti.

'İMDAT ÇIĞLIĞI ASILI DURUYOR'

Kurtoğlu “Çünkü onun katledilen bedeninden geri kalan boşlukta, mülteci kadınların imdat çığlığı asılı duruyor. Çünkü göç yollarında, sınırda, iş yerinde, başını sokacak ev ararken, hastanede, sokakta, mahallede hakarete, tacize, tecavüze maruz kalan mülteci kadınlar, kendilerinden başka sığınacak yer bulamazken, erkek şiddetinin böyle ulu orta aramızda dolaşıyor olmasından utanç duyuyoruz… Çünkü Emani ve çocuklarının, nefret, ayrımcılık ve ırkçılıkla iktidarlanan erkek şiddetinin kurbanları olduğunu biliyoruz… Emani’nin yasını tutuyoruz; çünkü ancak yası tutulan bir kayıp, hiç yaşamamışçasına kaybolup gitmekten kurtulabilir” dedi.

'NEFRET DİLİNİ EN KORKUNÇ HALİ'

Emani’nin ve çocuklarının hayatlarına son veren saldırının,  mülteci kadınların hayatın her alanında karşılaştıkları cinsel şiddetin en korkunç hali olduğunun da altını çizen Kurtoğlu şunları söyledi “Emani, mülteci kadınların korkularının adı;  taciz, tecavüz ve aşağılanmayla geçen mülteci hayatlarının kilidi oldu artık! Emani ve çocuklarının katledilmesinin, Türkiye’de siyasal ve sosyal olarak her gün tanık olduğumuz, maruz kaldığımız nefret dilinin kurumsallaşmasıyla, bu dilin yabancı/mülteci düşmanlığına kolaylıkla evrilebilirliğiyle ilişkisi kurulmaksızın münferit bir olaymış gibi sunulmasına itirazımız var. Bu münferit bir mesele değildir. Mültecileri diken üstünde yaşamaya mahkum kılmış nefret dilinin somutlaşmış en korkunç halidir.”

Emani ve çocuklarını haklarla donatarak güvence altına alacak yasal-hukuksal olanakların tesis edilmemesinin onların öldürülmesini kolaylaştırdığını da dile getiren Kurtoğlu “Bu erkek vahşetini besleyen her türlü politikaların üreticisi, uygulayıcısı olan herkesin Emani ve çocuklarının ölümünden sorumlu olduğunu düşünüyoruz.  Mültecilerle ilgili siyasal ve toplumsal gerçekliğimizle yüzleşmek gerekiyor. Çünkü yas tutmak, ölenin tam da artık aramızda olmayan bedeni üzerine ve bedeni vasıtasıyla inşa ettiği bir hayatı olduğunu, o hayatın biricik ve değerli olduğunu kabul etmekle başlayan, kendi yaralayabilirliğimizle yüzleşerek şiddete karşı çıkabilmemizi mümkün kılan, bu nedenle de hayata dair olan bir keder halidir. Çünkü yas tutmak, değişmek ve değiştirmeyi istemektir” dedi.  (İzmir/EVRENSEL)