MHP'den FETÖ şerhi: 2002 sonrası siyasiler neden yok?

Meclis'te muhalefet partileri Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporuna muhalefet şerhlerini sıraladı. MHP basın açıklamasıyla duyurduğu muhalefet şerhinde taslak raporda yer alan eksiklikler sıralandı. Raporda '2002 sonrası siyasiler neden yok?' sorusu yer aldı.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - MHP Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporuna muhalefet şerhini Meclis'te basın toplantısı ile açıkladı. Üç bölümden oluşan şerh, "FETÖ'nün yıllardır var olduğu ve siyasetle en güçlü bağı yakın zamanda kurduğu göz ardı edilmiştir" sözleriyle başladı.

CHP’den Kürtçe yasağı iddiası: Sorumlu Kemalizm değil 12 EylülCHP’den Kürtçe yasağı iddiası: Sorumlu Kemalizm değil 12 Eylül

Rapordaki temel eksiklikler şöyle sıralandı:

Örgütün siyasi ayağının ve 15 Temmuz gecesi darbeciler adına bildiri okutan Yurtta Sulh Konseyi’nin tam olarak ortaya çıkartılmaması, bu minvalde yapılmak istenen çalışmaların engellenmesi yeni şüpheleri beraberinde getirmiştir.

Örgütün mali ayağı ile ilgili somut adımlar atılmamış bu kadar güçlü bir mali ayağın oluşmasında “katkısı” olanların araştırılması tam anlamıyla yapılmamıştır.

Darbe gecesi yaşanan olayların karanlık noktalarının aydınlatılması sağlanamamıştır.

Alt kademedeki BYLOCK kullanıcılarının tutuklandığı bir dönemde üst kademedeki bürokratların ve siyasetçilerin kimliklerinin ve listelerinin açıklanmaması, bunlar hakkında herhangi bir adli ya da idari soruşturma yapılmaması anlaşılır bir durum olmadığı gibi vicdanları da rahatsız eden bir uygulamadır.

Darbe girişimi öncesi belediyelerden FETÖ’ye ciddi kaynak aktarıldığı kamuoyunun malumudur. Ancak belediyelerdeki FETÖ yapılanmalarıyla ilgili hiçbir çalışma sürdürülmemiştir.

CEVAPSIZ SİYASİ AYAK SORULARI

Muhalefet şerhinde raporun yazım sürecinde siyasi saplantılara mahkûm kalındığı, bazı isim ve kurumları aklama çabası içinde olduğu belirtildi. Raporda FETÖ kontenjanından bazı isimlerin milletvekili olarak siyasi mecrayı dizayn etme çalışması yaptığından bahsedildiği ama bu isimlerin verilmediği belirtildi. MHP şerhinde bu konuda şu sorular yöneltildi:

2011 Milletvekilliği Genel Seçimlerinde FETÖ iktidar partisinden milletvekilliği kontenjanı kullanmış mıdır?

Böyle bir kontenjan varsa iktidarı elinde bulunduran AKP kadrolarında bu kontenjandan kaç isim milletvekili seçilmiştir?

Gülen’in ilk öğrencilerinden olan, yani çekirdek kadroda yer alan, İlhan İşbilen kimin veya kimlerin talebi üzerine AKP’den milletvekili yapılmıştır?

Raporda olduğu söylenen FETÖ kontenjanından milletvekili seçilen isimlerin yanında Belediye Başkanı seçilen isimler de var mıdır?

Yerel yönetimlerde FETÖ kontenjanı uygulamasıyla seçtirilen isimler hakkında şimdiye kadar ne gibi işlemler yapılmıştır?

SİYASİ AYAĞIN ORTAYA ÇIKARILMASI ELZEM

Sorulara yanıt verilmemesinin FETÖ‘yü araştırma ve gerekli önlemleri alma gayretinin sulandırılmasına ve vicdanları rahatsız etmesine sebep olduğu belirtilen muhalefet şerhinde "Dolayısıyla FETÖ’nün siyasi ayağının tespit edilmesi ve gerekenin yapılması elzemdir" denildi.

"GÜLÜNÇ" BULUNAN BYLOCK TESPİTİ

Raporda, ByLock ve Eagle kullanan kişilerin makam ve mevki gözetilmeden yargılanmasının ve soruşturulmasının önemine değinildiğine vurgu yapılan şerhte, "10 binlerce kullanıcısı olan bu gibi programları hiçbir siyasetçinin kullanmamış olması ve hiçbir bürokratın bu programlar aracılığı ile haberleşmemiş olması gülünç ve hakkaniyetten uzak bir tespit olacaktır" denildi.

CHP'den 'Adil Öksüz' kronolojisiyle itirazCHP'den 'Adil Öksüz' kronolojisiyle itiraz

RAPORDAKİ ÇELİŞKİLER

MHP'nin muhalefet şerhinde rapordaki bir dizi çelişkiye de dikkat çekildi. Bu çelişkilerden dikkat çeken iki unsur şunlar oldu:

"Raporun 65. sayfasında FETÖ’ nün 2009 yılında AKP iktidarına bayrak açtığından bahsedilmektedir. Bu tespit temelsizdir. Çünkü aynı FETÖ ile 2010 referandumunda AKP iktidarının gerçekleştirmiş olduğu seçim ittifakı nasıl açıklanacaktır. Yine raporda yer alan 2011 yılında FETÖ kontenjanından bazı isimlerin milletvekili seçildiği tespiti nasıl açıklanacaktır?

BANK ASYA AÇILIŞINA KATILANLAR

Muhalefet şerhinde bugün FETÖ’ye bağlı bir kuruluş olarak nitelendirilen Bank Asya ile ilgili de eksikliklere dikkat çekilerek şu sorulara yanıt arandı:

-24 Ekim 1996 tarihinde Bank Asya’nın açılışına kimler katılmıştır?

-Açıldığı tarihte Bank Asya’da hesap açma yarışına kimler katılmıştır?

-Bank Asya’da yıllarca üst düzey yöneticilik yapmış, bu bankada çalışmış kaç kişi başka bankalarda (özellikle devlet bankalarında) halen üst düzey yönetici olarak görev yapmaya devam etmektedir?

-Bank Asya’nın marka değerini arttırmasında bir hayli katkısı olan 1. Lig sponsorluğunun nasıl gerçekleştiği, kimlerin katkısı olduğu soruları da cevap bulmamıştır.

GÜL'ÜN REFERANS MEKTUPLARI NEREDE?

Raporda 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in FETÖ lehine yazdığı referans mektupları yer alırken 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün FETÖ için yazdığı tavsiye mektuplarından, büyükelçiliklere yayınladığı genelgelerden, FETÖ mensuplarından Dışişleri Bakanlığına alınan meslek memurlarından hiç bahsedilmemesi "manidar" bulunarak şöyle devam edildi:

"Bu durum raporun tarafsızlığına gölge düşürmekte, FETÖ ile mücadeledeki samimiyetini sorgulatmakta, bazı çevrelerin FETÖ ile mücadele kararlılığını sorgulatmaktadır. AKP iktidarları döneminde kendisine tarihinde hiç olmadığı kadar alan bulabilen ve en sonunda Türk milletine kasteden FETÖ’ nün bugünlere kendiliğinden gelmediği ortadadır. Bugün FETÖ tutuklusu olarak yargılanmalarına devam eden birçok üst düzey bürokratın atanmasında imzası bulunanların sütten çıkmış ak kaşık rolüne büründürülmeye çalışılması samimi ve gerçekçi bir tutum değildir. Yapılan yanlışlıkların bir daha tekrarlanmaması için alınması gereken önlemler tespit edilirken bu denli “çekingen” bir tavır sergilemek Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesiyle örtüşmeyen bir tutumdur.

CHP'den 'Adil Öksüz' kronolojisiyle itirazCHP'den 'Adil Öksüz' kronolojisiyle itiraz

RAPORDA MHP'Yİ DİZAYN NEDEN YOK?

Raporda örgütün siyaseti dizayn çabalarından bahsedilirken sadece AKP vurgusu yapılması eleştirildi, CHP ve MHP'ye dönük iftiralar ve algı operasyonlarına yer verilmemesi "manidar" bulundu, bunun Yenikapı ruhuna uymadığı belirtildi. Bu bölümde, “FETÖ ‘nün nasıl bir terör örgütü olduğu AKP iktidarı ile ortaklık bozulunca mı ortaya çıktı?” sorusu yöneltildi.

"PARSEL PARSEL" BELEDİYE AYAĞI ORTAYA ÇIKARILMALI

Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki "parsel parsel" tartışmasına atıfta bulunulan şerhte, "FETÖ’nün mali kaynaklarını incelerken belediyeleri üstünkörü geçiştirmek, görmezden gelmek büyük bir hata olacaktır. Belediyelerin hizmet alımlarının, ihalelerinin gözden geçirilmesi ve milletin kaynaklarını millete kurşun sıkanlara verenlerin ortaya çıkarılması şarttır" denildi.

İSTİHBARAT ZAFİYETİ TEMELSİZ

MHP'nin muhalefet şerhinde darbe girişiminin ortaya çıkarılamamasında MİT'in TSK'da istihbarat toplayamaması yönündeki gerekçeye de yanıt verilerek şöyle denildi:

"TSK İmamları sivil kişilerdir. Asker kişiler değildir. Darbe planlarının ve darbe girişimiyle ilgili toplantıların yapıldığı yerler askeriyenin içinde değil dışarıdaki sivil mekânlardır. Ayrıca Adil Öksüz gibi sıradan bir kamu görevlisinin onlarca kez yurt dışına çıkış yapmasının dikkat çekmemesi de mümkün değildir. Dolayısıyla ileri sürülen mazeret de temelsizdir."

CHP’den Kürtçe yasağı iddiası: Sorumlu Kemalizm değil 12 EylülCHP’den Kürtçe yasağı iddiası: Sorumlu Kemalizm değil 12 Eylül

HSYK'YI ELE GEÇİRTEN MADDEYİ HANGİ BAKAN YAZDI?

Muhalefet şerhinde FETÖ'nün yargı örgütlenmesiyle ilgili de en etkin oldukları dönem ve bakanların ortaya çıkarılması gerektiği belirtildi. FETÖ’nün HSYK’yı ele geçirmesine olanak tanıyan maddeyi hangi bakanın yazdığı soruldu.

2004 MGK KARARI NEDEN YOK?

Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök, Komisyon'da 2004 yılında MGK’nın cemaatle ilgili tavsiye kararı verdiğini hatırlatmıştı. Darbe raporunda ise bu bölüm yer almadı. Şerhte "raporda buna yer verilmemesi FETÖ ile mücadele konusunda bazı kişi veya kişilerin hala ürkek veya çıkar merkezli davrandığı şüphelerini de beraberinde getirmektedir. 2004 yılında MGK’ya sunulan raporun Zamanın Başbakanlık Müsteşarı Ömer DİNÇER ‘in “Türkiye'de Değişim Yapmak Neden Bu Kadar Zor” adlı kitabında nasıl sümen altı edildiği detaylı olarak anlatılmaktadır. Ancak bu husus komisyon raporunda yer bulamamıştır" denildi.

VATANDAŞI ERDOĞAN MI BAHÇELİ Mİ SOKAĞA ÇIKARDI?

MHP'nin muhalefet şerhinde rapordaki darbe gecesi kronolojisine de eleştiri vardı. MHP lideri Bahçeli'nin darbe karşıtı açıklamasının 22.35'te ajanslara düştüğü, Cumhurbaşkanının açıklamasının ise gece 00.04 ‘te yapıldığına dikkat çekilerek, "Bu durumda vatandaşlarımızın sokağa inmesini kim sağlamıştır? Bütün gerçekler ortadayken gizlemeye çalışmanın FETÖ ile mücadeleye ne gibi katkısı olacaktır?" diye soruldu.

MHP'NİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

MHP'nin muhalefet şerhinde çözüm önerilerine de yer verildi. Bu öneriler şöyle sıralandı:

"Kamudaki FETÖ mensuplarının tamamen temizlenmesi sağlanıncaya kadar bu mücadele devam etmelidir. Ancak bu mücadele yapılırken FETÖ’nün ekmeğine yağ sürecek, mücadeleyi sulandıracak yeni mağduriyetlere zemin hazırlanmamalıdır.

Bu mücadeleden istifadeyle devleti ele geçirmeye çalışan yeni paralel yapılara müsaade edilmemesi de elzemdir.

Milli birliğimizin ve bütünlüğümüzün, vatandaşımız ile devletimiz arasındaki yakınlaşmanın sağlanması ve ön yargıların ortadan kaldırılması için önemli gördüğümüz din eğitimlerinin devlet eliyle okullarda verilmesi uygun olacaktır.

Bundan sonra kamuya personel alınırken ehliyet, ihtiyaç ve liyakata göre, Türk Devletine ve Türk milletine sadakat noktasında şüphe duyulmayacak insanların alınması mutlaka sağlanmalıdır.

Tayin ve terfilerde de liyakat, kıdem ve devlete sadakat kıstasının esas alınması sağlanmalı ve birilerinin adamı olmanın bir yerlere gelmek için yeterli olunmasına son verilmesi gerekmektedir.

İstihbarat Teşkilatımızın Türk Devletinin ve Türk Milletinin İhtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılması zaruridir. Bugün terörle mücadele başta olmak üzere yaşadığımız sıkıntıların temel sebebinin istihbaratın FETÖ tarafından çökertilmesinin sonucu olduğu göz önünde tutulmalıdır.

Yeni paralel yapıların ve FETÖ benzeri terör örgütlerinin ortaya çıkmaması için güçlü bir İstihbarat Teşkilatının oluşturulması gerektiği muhakkaktır.

Terörle mücadele kanunu, ceza kanunu ve personel mevzuatının devletin içerisine yerleşmeye çalışan örgütsel yapılara izin vermeyecek şekilde yeniden düzenlenmesi faydalı olacaktır.

Bürokrasi düşmanlığından vazgeçilmelidir. Güçlü devletlerin tamamında etkin bir bürokrasi vardır.

Belediyelerdeki bu tip yapılanmaların önün geçecek ve kamu kaynaklarının devlete karşı örgütler tarafından kullanılmasının engellenmesini sağlayacak bir yapı oluşturulması gerekmektedir.

Personel rejimi, liyakati esas alan ve performansı değerlendiren anlayışla yeniden düzenlenmelidir. Kamu görevine girişle, ilerleme ve yükselmede objektiflik ve fırsat eşitliği esas olmalıdır. Kamunun şeffaflaşması sağlanmalıdır.

Makamların, nüfuz ve güç yeri olmaktan çıkarılarak hizmet yeri olmalarının sağlanması; yolsuzluk ve adam kayırmanın önlenmesi, kamu görevlilerinin yaptıklarının yanında ihmallerinden de sorumlu tutulmaları temin edilmelidir. Kamu görevlilerinin yargılanma sürecini sekteye uğratan ve dokunulmazlık olarak nitelendirilen hükümler kaldırılarak etkin bir yargılama süreci tesis edilmelidir.

15 Temmuz sonrası sayısı 100 binlerle ifade edilen kamu görevlisi, kamudan ihraç edilmiş, açığa alınmış, haklarında adli tahkikat başlatılmıştır. Siyasi ayağı olmayan bir yapının kamu içinde bu denli yüksek sayılarla ifade edilen bir yapılanmaya sahip olması düşünülemez.

Sınav yolsuzlukları sadece 2010 yalındaki KPSS yolsuzluğu ile sınırlandırılmamalıdır. Son yıllarda yapılan bütün kurum sınavlarının, Askeri okul sınavlarının, Polis Koleji ve Akademisi sınavlarının, hatta SBS, TEOG, LYS sınavlarının da mercek altına alınması ve bu sınavlarda FETÖ’ nün etki alanının araştırılması şarttır.

Dershanelerin yasaklanması hususunda daha dikkatli davranılması gerektiği muhakkaktır. Dershanelerin yasaklanmasıyla ortaya çıkan boşluk, Türk Eğitim Sisteminin eksiklikleri sebebiyle dershane ihtiyacı ortadan kalkmadığı için FETÖ’ nün ekmeğine yağ sürebilir. Bu durum “yer altı dershaneciliğine” kapı arayabilir.

Okullarımızda çağdaş, bilim ve ilimden haberdar olan, sorgulayıcı ve biatçı olmayan nesiller yetiştirilmelidir. Bu sebeple geçmişte olduğu gibi liselerde mantık ve felsefe derslerinin maksada uygun olarak müfredatta yer alması sağlanmalıdır.

Adalet mülkün temelidir. Bu da sağlam bir hukuk sistemi ve sağlıklı yargı ile sağlanabilir. Kanun Tasarı ve Teklifleri üzerinde yeterince ve titizlikle çalışılmalıdır. Kanunların yazım sürecine bürokrasi, sivil toplum ve muhalefetin etkin katılımı sağlanmalı, aceleci ve torbacı zihniyetten uzaklaşılmalıdır.

GATA, Askeri Liseler ve Harp Akademilerinin kapatılması çözüm değildir. Eksikliklerin giderilerek kendi kurumlarına kalifiye eleman yetiştiren bu eğitim kurumları tekrar devreye sokulmalıdır.

Devlet KYK başta olmak üzere elindeki tüm sorumlu kurumları harekete geçirerek eğitim gören yavrularımızın barınma başta olmak üzere standart ihtiyaçlarını karşılayacak adımlar atmalıdır.

Genel olarak terör örgütlerinin para hareketlerinin en iyi şekilde takip edilmesini sağlayacak bir sistemin oturtulması gerekmektedir.

Yeni hükümet sistemiyle birlikte direk Cumhurbaşkanlığına bağlanacak olan İstihbarat Teşkilatının parlamento denetiminin Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu tarafından nasıl yapılacağının üzerinde çalışılması gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.