'Sol Romanları, Romanlar solu unuttu'

Edirne'de nüfusun yüzde 12'ini oluşturan Romanların büyük bölümü devlet yardımlarıyla yaşıyor. 29 yaşındaki Şebnem duygu Bıçak, "Kendini sağda mı solda mı hissediyorsun sorusuna "Demokraside hissediyorum kendimi" yanıtını veriyor. Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı ise hem Roman derneklerinden hem de sol siyasetçilerden şikayetçi. Şallı sayıları 500'ü bulan Roman derneklerinin para kazanma aracına dönüştüğünü söylerken, "Son yıllarda 'Dernek kuralım partilere gidelim' anlayışı egemen oldu diyor. Şallı'ya göre geçmiş yıllarda sola meyilli olan Romanlar, sol partiler, kendilerine uzak kalınca solu unuttu.

Google Haberlere Abone ol

Ahmet Külsoy

DUVAR - Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, Türkiye’de son yıllarda roman derneklerinin sayılarında ciddi artış olduğunu söylerken eleştirilerde bulundu. Şallı, bu derneklerin çoğunluğunun sorun çözmek için çalışmaktan uzak olduğunu ve merkezi ve yerel yönetimlerden nema almak için kurulduğunu savundu. 500'ün üzerinde roman derneği bulunduğunu söyleyen Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, ‘Çoklar ama hiçbir işe yaramıyorlar. Çokluğu avantaja çeviremiyoruz. Roman dernekleri sorunun çözüm noktasında mücadele verse hakikaten işe yarar diyebilirim. Roman derneklerinin sorun çözmek gibi dertleri yok, çünkü kendileri sorun’ dedi.

'DERNEK KURALIM PARTİLERE GİDELİM' 

Romanların büyük çoğunluğunda son yıllarda oluşan kanıyı "Dernek kuralım partilere gidelim" diye özetleyen Şallı şöyle devam ediyor: "Üç beş kişi bir araya geliyor. Dernek kuruyor. A, B, C partilerine gidip 'Biz şöyle güçlüyüz, şu kadar seçmen arkamızda, bizimle beraber hareket ediyorlar’ diyerek siyasi partilerden yerel yönetimlerden açıktan para istiyorlar. Bu etik değil. Öyle sorunlar var ki derneklerin çözmesi mümkün değil. Bu sorunlar Türkiye’nin mevcut sorunlarının önemli parçası. Merkezi ve yerel yönetimlerin çözmesi gereken sorunları dernekler nasıl çözer? Merkezi yönetim ve yerel yönetimlerin ekonomik ve sosyal politikaları yürürlüğe koyup uygulaması gerekir. Kurulan dernekler de kaç üye var? İncelenirse, büyük çoğunluğunda üyelerin birbirine yakın isimlerden oluştuğu görülür. Var olan Roman dernekleri kucaklayıcı özelliğe sahip değil. Biz siyasetin arka bahçesi gibiyiz. Hak temelli çalışan dernek sayısı çok ama çok az."

'AVRUPA ENTEGRASYONDA BAŞARILI OLAMADI'

Avrupa ülkelerinin Romanların entegrasyonunda başarılı olamadığını söyleyen Şallı, şunları dile getiriyor: "Türkiye, Roman entegrasyonunda Avrupa’dan daha iyi noktada. Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunda 'şu parayı al benden uzak dur, bana yaklaşma, sorun çıkarma’ anlayışı hala geçerli. Avrupa’da romanlar daha zor koşullar altında yaşıyor. Türkiye gerçeğine baktığımızda Avrupa gibi yoğun bir sıkıntı yok. Belçika ve İsveç’e üç kez gittim, incelemelerde bulundum. Romanlar sıkıntılı. İsveç devleti çok büyük paralar harcadı. Başarılı olamadı. Avrupa devletleri Romanları kendinden biri olarak değil azınlık olarak görüyor."

EDİRNE'DE NÜFUSUN YÜZDE 12'Sİ ROMAN

Edirne’de Romanlar kent nüfusunun yüzde 12’sini oluşturuyor. Şehir merkezinde yaşayan Romanların yüzde 98’i sosyal yardımlardan yararlanıyor. Bunların içinde öğrencilere yönelik şartlı nakit transferi, hastalara bakım ücreti, cezaevlerinde eşi yatanlara sosyal destek, dul ve yetim aylığı gibi yardımlar söz konusu.

Suça karışan çocuk sayısında Türkiye sıralamasında Edirne 3'üncü sırada. Edirne’de Romanların gelir seviyesi düşük olduğu için orta ve liseyi bitirmeden okuldan çok sayıda çocuk ayrılıyor. Okuma yazma oranları geçmişe göre iyi. Üniversiteye giden çocuk sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Çocukların orta ve liseyi neden terk ettiklerini, Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı şu sözlerle açıklıyor. "Ekonomik ve çevresel faktörlerin yanı sıra, kendilerine örnek modeller yok. Asıl sorun ilkokul bittikten sonra başlıyor. Liseye giden öğrenci sayısı yüzde 20 civarında."

'ÖĞRETMEN KİTAP VERİRSE OKUYORLAR'

Çocuk yaşta (15-16) evlilikler devam ediyor. Boşanma oranlarında son yıllarda artış olduğu belirtiliyor. Boşanma davalarını genellikle kadınlar açıyor. Menzilahır Mahallesinde gazete satan bakkal, bayii yok. Her gün Türkiye gazetesi düzenli olarak kahveye ücretsiz bırakılıyor. 3 bin 600 nüfuslu Menzilahır Mahallesi’nde kitap okuyan roman olmadığını söyleyen Şallı "Çocuklar kitap okumaya meyilli. Öğretmen kitap verirse okuyorlar yoksa para ile kitap alan yok" diyor.

Yüze yakın hanede internet var. İnterneti daha çok çocuklar kullanıyor.

Romanların kendilerine özgü dilleri var. Bu dil toplum içinde yer bulmadığı için unutulmaya yüz tutmuş. Türkiye’de Romanların kendi dillerini öğrenme istekleri yok. Tek tük yaşlılar arasında konuşuluyor. Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği 400 kadına okuma yazma öğretmiş.

'ECZACILAR BEDAVA İLAÇ VERİYOR'

Edirne’de eczacıların Romanlara destek verdiğini belirten Şallı, şunları anlatıyor: "Romanlar hastaneye gidiyor, doktor ilaç yazıyor ama alamıyorlar. Roman vatandaş reçete ile eczaneye geliyor 'Param yok ilaçlarımı verir misin’ diyor, eczane sahipleri onurlarını incitmeden ilaçları veriyor. Bu uygulama bir değil, iki değil yıllardır bu şekilde devam ediyor. Eczacı dostlarımızın dayanışmalarını unutmak mümkün değil. Bir ara veresiye defteri tuttular daha sonra, vazgeçtiler. 'Param yok’ dediklerinde 'Abla, abi verirsin senin sağlığın önemli’ diyorlar. Eczacı dostlarımızın roman halkıyla dayanışmasını aradan yüzyıllar geçse unutmayız.’

'SOL PARTİLER GÜÇ KAYBETTİ'

1990 yıllara kadar ‘sol’ siyasetin Romanlar arasında etkili olduğunu kaydeden Şallı şöyle devam ediyor: "Bundan 15-20 sene önce sol ideoloji Romanlar arasında etkiliydi. Sağ ideolojiye yakın olan Roman çok azdı. Sol, Romanların kapısını çalmadı, sorunları ile ilgilenmedi. Sol, Romanları ‘hatırlamadı’. Roman halkı yoksul, sağdan destek geldi yönünü sağa çevirdi. Destek gördüğü grubu destekledi. Yoksulluktan söz ediyoruz. Yoksulluğu en iyi Romanlar bilir’

'YİNE NİYE GELDİNİZ'

emel

48 yaşındaki Emel Kızılcıkök, 30 yıllık evli iki çocuk annesi, ilkokul mezunu bir Roman. Konuşmasına sitem dolu sözlerle başlıyor: "Yine niye geldiniz?"

Lafını sakınmayan bir kadın ama hal hatır da soruyor. Yemek ikram etmek istedi. Aç olmadığımı söyleyip, çay içeceğimi söyledim. Çayı yudumlarken sorularımıza açıkla cevap verdi.

Beğendiğin siyasetçi var mı?

Kimseyi beğenmiyorum, Türkiye’nin ne olacağı belli değil.

Kendini sağ da mı sol da mı hissediyorsun?

Valla her şey birbirine karıştı. Kim sağcı, kim solcu belli değil.

Selahattin Demirtaş sana neyi hatırlatıyor?

Aman uzak dursun bizden, geldi yanımıza alıp götürsünler onu buradan.

Kürt denilince aklına ne geliyor?

Romanlar gibi onlar da birbirine bağlı. Komşulukları yardımseverlikleri iyi. Her şeyini bizimle paylaşıyorlar.

Ya Lazlar...

Haa Karadenizli. Çok asiler lanetler (kahkaha atıyor)

Roman derneklerini tanıyor musun?

Hayır tanımıyorum.

Kitap, gazete okuyor musun?

Okurum tabii, hikâye, roman kitabı

Okuduğun kitap ismini söyler misin?

(Bir süre düşündükten sonra) Kızım söylesene ne kitabıydı?

Aziz Nesin’i duydun mu?

Abee duydum. Muhteşem adam. Okulda temizliğe gitmiştim. Bir odaya girdim bir sürü kitap, alıp okumaya başladım. Müdür odaya girdi. ‘Bırakın o kitapları siz anlamazsanız o işlerden’ dedi. Biz de bıraktık. Çok gücüme gitti. Ne demek 'Siz anlamazsınız o işlerden’

'8 MART'TA ÇAĞIRIRLARSA GİDİP GÖBEK ATIYORUZ'

8 Mart hakkında ne düşünüyorsun?

Kadınlar günü. Çağırırlarsa gidip göbek atıyoruz. Giyinelim kuşanalım, saçımızı boyatıp sokağa çıktık mı, manken gibiyiz vallahi. (uzun kahkaha attı)

Demokrasi nedir?

Yahu bu demokrasi çığrığından çıktı. Neyi anlatayım ben sana. Demokrasi karışık bir şey. Kimse bize bir şey sormuyor. Rey istiyorlar adına demokrasi diyorlar.

Roman mısın Çingene misin?

Valla şu anda Roman, Çingene diye bir şey yok. Böyle bir ayrım yapmak istemiyorum. Bizim dilimiz Çingene. Terbiyesizliğimiz arsızlığımız var. Bizim ne varsa dilimizde var. Kalbimizde bir şey yok.

Terbiyesiz misiniz?

Vallahi bize biri bir şey söylese bağırır çağırırız. Küfür ederiz. Hırçınız.

Hırçınlık nereden geliyor?

Bizim kanımızdan canımızdan gelen bir şey. Adamın evine temizliğe gidiyoruz. B..k temizliyoruz. 'Çingeneler pis diyorlar’. Bak şu işe. Biz yoksuluz pis değiliz. İnsanın sigortasını attırıyorlar.

'FETÖ OLAYLARINDAN SONRA TÜRKİYE'NİN SİSTEMİ BOZULDU'

sebnem

Şebnem Duygu Bıçak, 29 yaşında evli iki çocuk annesi bir Roman. Orta ikiden ayrılmış. İşsiz. Zaman zaman ev iş yeri temizliğine gidiyor. Boş zamanlarında televizyon izliyor. Evinde internet yok. Kitap okumak istediğini ifade ediyor ama alamadığını belirtiyor. Okuduğu kitaplar arasında Reşat Nuri Gültekin’in ‘Yaprak Dökümü’ de var.

Türkiye’nin gündeminde ne var?

Vallahi hiç güzel gündem yok. Geleceğimiz kötü görünüyor. İyiye gitmez hissi var içimde. Bu FETO olaylarından sonra Türkiye’nin sistemi bozuldu. İki çocuğumun geleceğinden endişe ediyorum. Okula yollamaya çekiniyorum çocukları. Eski dönemlerde olduğu gibi sağcı, solcu olayları başladı.

Kendini sağ damı sol damı hissediyorsun?

Valla demokrasi istiyorum. Eşit olmak istiyorum. Yoksulluk olmasın istiyorum. Demokraside hissediyorum kendimi.

8 Mart hakkında ne düşünüyorsun?

Kadınlar erkeklerle eşit olmalı. Kadına şiddet olmamalı. Çok kadın öldürülüyor. Canımız yanıyor.

6 yıllık evli olduğunu söyledin şiddet gördün mü?

Hayır görmedim ama çevremde şiddet gören kadınlar var.

Kocan ne iş yapıyor?

Belediye’de park ve bahçelerde çalışıyor. Asgari ücretle.

Çocuklara okula giderken harçlık verebiliyor musun?

Ara sıra, 2 veya üç lira.

Çocuklar okuldan geldikten sonra ‘anne bize şöyle davrandılar, Çingene’ diyorlar gibi yakınmalarda bulundular mı?

Şu ana kadar çocuklardan bu yönde şikayet gelmedi. Dilim döndüğü, anladığım kadar, çocuklarımı ırkçılıktan uzak durmalarını sağlamaya çalışıyorum. Zamanla daha iyi olur umudum var. Yoksulluk zincirini bir kırabilsek.

Kürt denilince aklına ne geliyor?

Hiçbir şey düşünmüyorum. Onların içindeyim. Hiç ayrımcılık yapmıyorlar. Türk, Kürt, Alevi olmaz. Hepimiz bir bayrağın altında yaşıyoruz. Abe insanız.

Kürt sorunu nasıl çözülür?

Çingenelerde, Kürtlerde çeşit çeşit. Bütün Kürtler kötü diyemeyiz. Hepsine PKK’ldır diyemeyiz. Her Kürt PKK’lıdır anlamına gelmez. İyi Kürt komşularım var.

Selâhattin Demirtaş hakkında ne biliyorsun?

Onun hakkında konuşmak, yorum yapmak istemiyorum. Siyaset konuşmak istemiyorum. Konuştuğum zaman kavga gürültü oluyor. Kimse kimseyi dinlemiyor

Etiketler roman sol edirne dernek