Almanya iltica taleplerini neden kabul etti?

Almanya'da 15 Temmuz'dan sonra bazı askerlere iltica hakkı tanınması tepkilere sebep oldu. Almanya ise sebebin siyasi baskılar olduğunu söylüyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Almanya'ya iltica talebinde bulunan, aralarında üst rütbeli Türk askerlerin de bulunduğu kamu görevlilerine iltica hakkı tanınması, Berlin ile Ankara arasında yeni bir gerilime yol açtı.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, “15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ’yle bağlantılı bazı eski askeri personelin iltica başvurularının Almanya tarafından kabul edilmesini esefle karşılıyoruz” sözleriyle yaptığı sert bir açıklamayla tepki gösterirken, duyulan rahatsızlığın diplomatik girişimlerle de Alman hükümetine bildirildi.  Alman makamlarının aylar boyunca bekle-gör politikası uygulamasının ardından yaşanan bir dizi gelişme iltica başvurularına olumlu yanıt verilmesinde etkili oldu.

ALMANYA ÖNCE BEKLEDİ

Federal Göç ve Mülteci Dairesi’nin iltica talepleriyle ilgili kararlarına yön veren, ülkelerdeki durum hakkındaki değerlendirme raporları her yıl yaz aylarında güncelleniyor.

Bir yıl önceki, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Türkiye hakkındaki genel değerlendirme raporunun gözden geçirilmesi ertelendi. Rapor değerlendirilmeden önce gelişmelerin yakından takip edilmesine karar verildi.

Bu zaman diliminde, aralarında üst rütbeli askeri personel, diplomat ve diğer kamu görevlilerinin de bulunduğu kişilerin iltica başvuruları tek tek değerlendirmeye alındı, ancak acele karar vermekten kaçınıldı ve öncelikli olarak sürecin ne yönde gelişeceğinin beklenmesi kararlaştırıldı.

Türkiye’deki darbe soruşturmalarının kapsamının genişlemesi, darbeyle ilgisi olmayan muhalif ve eleştirel kesimlere yönelmesi, "siyasi baskının adeta bir politikaya” dönüşmesi üzerine Alman hükümeti endişelerini, gerek ikili temaslarla, gerekse kamuoyu açıklamalarıyla Ankara’ya iletti. Bu girişimlerin sonuç vermemesi, olağanüstü halin uzatılması, Türkiye’den sanatçı, gazeteci ve akademisyen gibi farklı kesimlerden iltica başvurularının da artması sonucunda, Türkiye ile ilgili değerlendirme raporu yeniden gündeme getirildi ve geçtiğimiz senenin sonuna doğru yeniden kaleme alındı.

DÖNÜM NOKTASI TÜRKİYE'NİN DENETİME ALINMASI

Bu gelişmelerine rağmen iltica hakkının tanınması için hemen yeşil ışık yakılmadı. Türkiye’nin yeniden hukuk devleti zeminine dönmesi için girişimler sürdürüldü.

Ancak zaman içerisinde yargı bağımsızlığı, adil yargılama hakkı ve hukuk devleti gibi önemli konularda yapılan çağrılara Ankara’nın olumlu bir karşılık vermediği, yakın bir zamanda da vermeyeceği anlaşıldıktan sonra Almanya’nın da Alman hukuku ve uluslararası hukukun öngördüğü yükümlülüklerini görmezden gelemeyeceği ve iltica talebinde bulunanları sınır dışı edemeyeceği değerlendirmesi ağırlık kazandı.

Türk ve Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel’in tutuklanması, tek hücrede tutulması şeklindeki tutukluluk koşulları, yargılanmadan yürütme erki tarafından “terörist” olarak nitelendirilmesi, Alman makamları için Türkiye’de insan hakları açısından gelinen nokta bakımından önemli bir emsal oluşturdu.

Ancak en önemli dönüm noktasının Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin Türkiye’yi yeniden denetime alma kararı ve bu karara zemin teşkil eden nedenler olduğu belirtiliyor.

İLTİCA TALEBİ KABUL EDİLENLER ARASINDA GENERALLER DE VAR

Almanya'ya sığınma başvurusunda bulunan Türk kamu görevlilerinin büyük çoğunluğunu askerler oluşturuyor ve aralarında general rütbesinde olanlar da bulunuyor.

Bu askerlerin bir bölümü Almanya’daki NATO üslerinde görevli personel iken, aralarında diğer ülkelerden Almanya’ya gelip iltica başvurusu yapanlar da bulunuyor.

İltica başvurusunda bulunan, diplomatik ve hizmet pasaportu sahibi kamu görevlileri ve bunların aile üyelerinin toplam sayısının yaklaşık 420 kişi olduğu açıklandı.

Bu arada Alman yetkililer, iltica başvuruları değerlendirilirken, her bir başvuru sahibinin durumunun ayrı ayrı değerlendirmeye alındığını, bu kişinin korunmayı hak edip etmediğinin incelendiğini, Türkiye hakkındaki değerlendirme raporlarının karara yön verdiğini, ancak bu raporların tek başına belirleyici olmadığını vurguluyorlar.

Tavır değişikliği Türkiye’ye bağlı

İltica başvurusunda bulunan kişilerin Türkiye’ye dönmeleri durumunda adil bir yargılamadan faydalanamayacakları, siyasi baskıya maruz kalabilecekleri yönünde endişenin sürmesi durumunda, uluslararası hukukun öngördüğü yükümlülük çerçevesinde iltica hakkı verme eğiliminin süreceğine dikkat çekiliyor. Berlin siyasi kulislerinde, “Türkiye değişmezse tavır da değişmeyecek” değerlendirmesi yapılıyor.

Öte yandan Alman makamlarının iltica başvuruları konusundaki bu yaklaşımının yalnızca Almanya için değil, diğer Avrupa ülkeleri için de geçerli olduğu, diğer bazı ülkelerde de iltica başvurularının kabul edilmeye başlandığı öğrenildi.

Türkiye’den yargı bağımsızlığının temini, adil yargılama hakkının garantiye alınması yönünde güven verici adımlar gelmediği müddetçe, ilgili kişilerin sınır dışı edilmeyeceği, iltica taleplerinin de geri çevrilmeyeceği belirtiliyor. (Deutsche Welle Türkçe)