Suruç Katliamı davası: Adalet ararken suçlu bulundu

Suruç Katliamının ilk duruşması 21 ay sonra Hilvan'da başladı. Dava öncesi aileleri basın açıklaması yaptı.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Suruç Katliamının ilk duruşması 21 ay aradan sonra avukatların, ailelerin, insan hakları temsilcilerinin destekleriyle başladı. Suruç duruşması devam eden bir başka dava nedeniyle öğleden sonraya ertelendi.

Katliamdan 21 ay sonra görülmeye başlayan Suruç Katliamı davasının ilk duruşmasında ara karar verildi. Duruşmanın başlamasının ardından HDP ve ESP de müdahillik talebinde bulundu. Dava 14 Temmuz'a ertelendi.

'DEĞİL 21 AY 21 YIL GEÇSE DE...'

Duruşma öncesinde aileler ve dayanışmaya gelenler cezaevi önünde açıklama yaptı. Suruç Katliamı’nda yaşamını yitiren Hatice Ezgi Sadet’in babası Ali Sadet 21 ay sonra açılan davanın gerçekten adaleti sağlayabilmesi için tüm sorumluların yargılaması gerektiğini söyledi. Ali Sadet, “Katliamı biliyorlardı önlem almadılar. 21 ay değil, 21 yıl da geçse adalet mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. ” dedi.

CHP heyeti de, davayı izlemek için Hilvan'a geldi. Burada açıklama yapan Veli Ağbaba, AK Parti hükümetlerinin Suriye politikalarını eleştirdi. Türkiye'nin yanlış politikalar nedeniyle katliamlar ülkesine döndüğünü savunan Ağbaba, şunları söyledi: 7 Haziran seçimlerinde 400 vekil üzerine kurulu, 400 vekilin faturası olarak karşımıza çıktı bu Suruç olayı. Suruç’ta gencecik bedenler Suriye politikaları sonucunda beslenen ve büyüyen insanlar tarafından katledildi. Suruç aslında bir sonuçtu. Suruç AK Parti'nin yanlış Suriye politikalarının sonucudur. Maalesef Türkiye, AK Parti’nin izlemiş olduğu politikalar sonucunda tam bir katliamlar ülkesi olmuştur. Türkiye artık izlenen politikalar sonucunda maalesef bir Ortadoğu ülkesi olmuştur. Ortadoğu ülkesi demek, mezhep savaşlarının olduğu, kan ve gözyaşının döküldüğü ülke demektir. Artık Ankara, İstanbul, Şanlıurfa ve Gaziantep, maalesef Afganistan’ın Kabil’inden, Irak’ın Bağdat’ından farklı bir kent konumunda değildir."

DURUŞMA SANIKSIZ BAŞLADI

Sabah saatlerinde öğlen saat 14.00’e ertelenen duruşma da 1 saat gecikmeli başladı. Duruşma salonuna girene kadar güvenlik önlemleri yoğun şekilde devam etti. Katliam mağduru ve yakınlarını kaybedenler kendilerinin didik didik aranmalarına ilişkin itiraz etti. Aileler, ‘suçlu muamelesi’ yapılırcasına bir tutum sergileniyor” diye tepki gösterdi.  Evrensel'de yer alan habere göre, duruşma mağdurlar ve katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ve müdahillik taleplerinde bulunmak isteyen kurum ve kişilerin ifadelerinin alınmasıyla başladı. Dava kapsamında 3 sanık yer alıyor. Sanıklardan Yakub Şahin 10 Ekim Ankara Katliamı faillerinden olması sebebiyle bu kapsamda tutuklu. Yine 10 Ekim katliamında da yer alan diğer sanıklardan İlhami Ballı ile Deniz Büyükçelebi ise yakalanmadı. Bu nedenle duruşma sanıklar olmadan başladı.

‘YARALIYKEN GAZA BOĞULDUK’

Mağdurlar ve yakınlarını kaybeden ailelerin ifadelerinin alınması başladı. Katliamda evladı Çağdaş Aydın’ı yitiren Feti Aydın, “Benim oğlum 2 üniversite bitirmişti. Bizde komşusu açken tok gezmek ayıp sayılır. Böyle insanlarız” dedi. Duruşma öncesi kolluk görevlilerinin kendilerine yönelik tutumunu eleştiren baba Aydın, “Biz buraya gelirken defalarca arandık. Bomba patlayınca da bizi hastaneye götürmek yerine gaza boğdular. Benim hala vücudumda şarapnel parçaları var” diye tepki gösterdi.

Katliamda eşini kaybeden Sultan Yıldız da, eşi Cemil Yıldız’ın 59 yaşında olduğunu, ifade ederek, “Sinop'luydu, Kürt değildi, insanları seven birisiydi o” dedi. Katliam günü yaralıların üzerine gaz atıldığını söyleyen ve buna tepki gösteren Yıldız, emniyet müdürünün işlediği suçlara karşılık verilen para cezasının kabul edilemez olduğunu söyledi. 21 aydır duruşma yapılmamasını eleştiren Yıldız, tüm sorumların yargılanması için davanın genişletilmesini istedi.

Katliamda yaşamını yitiren Hatice Ezgi Sadet’in kardeşi Özge Sadet de kardeşinin katliamda yaralı olarak kurtulduğunu ancak gazdan dolayı öldüğünü söyledi. Özge Sadet, “33 insan öldü, ben burada bir sanık görmek istiyorum. Diyarbakır dosyası için, bu dosya için ve Ankara dosyasında gizlilik kararı alınmasından da şikayetçiyim” dedi.

9 YAŞINDAKİ EGE, 'OYUNCAKLARIM NEDEN SUÇ’ DİYE SORUYOR...

Katliamda kardeşi Polen Ünlü’yü yitiren Doğukan Ünlü de, “Buraya gelirken üstümüz aranıyor, silahlı jandarmalar bizi engelliyor, sanki suçluymuşuz gibi davranılıyor” diyerek duruşma öncesi emniyet güçlerinin tutumunu eleştirdi.

Katliamda babası Cemil Şeker’i kaybeden Yağmur Şeker de duygu dolu ifadesinde, “Siz hiç babanızın üzerine toprak atılırken 'baba kalk, üstüne toprak atıyorlar' dediniz mi? Yeğenim 9 yaşındaki Ege soruyor, ‘Benim dedeme neden terörist diyorlar? Kitaplarımı, oyuncaklarımı çocuklara götürmek neden suç oluyor?’ diye...” dedi.

‘400 VEKİL İSTEYENLER BU KATLİAMDAN SORUMLUDUR’

Katliamda yaralı olarak kurtulan Koray Türkay da, “Eski jimnastikçiyim. Savaştan kurtulan Kobanê’li çocukları jimnastikle tanıştıracak aparatlar almıştım yanıma. Oraya gidecektik.  400 vekil isteyen, düşmanlaştırıcı ötekileştirici politikalar uygulayan AKP hükümeti bu katliamdan sorumludur” dedi.

Yine Suruç’tan yaralı olarak kurtulan Sezgin Dağ da ifadesinde, “Hastanede yatarken yan tarafımda yatan kişinin IŞİD'li olduğunu anladım, can güvenliği için orada kalmak istemedim, Gaziosmanpaşa'ya naklimi aldım. Bizi terör örgütü gibi göstermeye çalışıyorlar. Ben de, katliamda ölen İsmet amca da CHP'den tanışıyoruz. İsmet amca kalıcı bir eser bırakmak istiyordu, bu yüzden oradaydık” diye konuştu.

MAHKEMEDE ADALET İSTERKEN SUÇLANDI!

Konuşmaların ardından savcının mahkeme heyetine SGDF Eş Başkanı Ceren Çoban hakkında, Cumhurbaşkanına hakaret, terör örgütü propagandası, devlet kurumlarını aşağılama gibi suçlamalarla suç duyurusunda bulunulması talebini iletmesi salonda şaşkınlık yarattı. Çoban, katliamda gençlik örgütleri SGDF’den hayatını kaybeden arkadaşlarının ölümüne sebep olan devlet görevlileri de dahil tüm sorumluların açığa çıkarılarak yargılanmasını talep etmişti.

DAVA 14 TEMMUZ'A ERTELENDİ

Kısa aranın ardından mahkeme heyeti ailelerin müdahillik talebinin kabul edilmesine, Suruç Emniyet Müdürünün yargılandığı dava dosyasının incelenmesine, Abdurrahman Alagöz’ün aramalarda ele geçirilen telefonunun baz istasyonu tepiti için müzekkere yazılmasına, M. Kadir Cebael, Mehmet Akaltın, Şeymus Sarı ve D. Büyükçelebi'nin eşi Songül Büyükçelebi, Nusret Yilmaz hakkında IŞİD soruşturması olup olmadığının araştırılmasına, kimlik ve iletişim bilgileri için müzelere yazılmasına, Türkiye Barolar Birliği, Diyarbakır Barosu, Şırnak Barosu, Antep Barosu ve Özgür Hukukçular Platformu, Demokrasi İçin Hukuk, İnsan Hakları Derneği ile Halkların Demokratik Partisi, Eğitim Sen, ESP, SGDF, Eğitim Sen, PSAKD’ın müdahillik taleplerinin reddine, Ceren Çoban hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, sanıklardan 10 Ekim davasından da tutuklu yargılanan Yakub Şahin'in bu dava için de tutuklanmasına ve sonraki duruşmaya SEGBİS ile hazır edilmesine karar vererek duruşmayı 14 Temmuz’a erteledi. (Urfa/EVRENSEL)