Avrupa Konseyi'nden Türkiye'ye OHAL ve kayyım uyarısı

Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi 32. Genel Kurulu'nda Türkiye ile ilgili karar tasarısı kabul edildi. OHAL uygulamaları, belediye başkanlarının tutuklanması ve kayyım atamalarına ilişkin uyarıların bulunduğu karar, AB dahil çok sayıda uluslararası kuruma gönderilecek.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Strazburg’ta toplanan ve DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek başkanlığında bir heyetin de katıldığı Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi 32. Genel Kurulu’nda Türkiye ile ilgili karar tasarısı kabul edildi. Türkiye'de son dönemde özellikle kayyım atamaları olmak üzere, yerel yönetimlere getirilen düzenlemelere dair tavsiyelerin yer aldığı karar tasarısına Türkiye ve Azerbaycan dışındaki 45 ülke 'kabul' oyu verdi.

Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Kongresi 32. Genel Kurulu Strazburg’da toplandı. Genel Kurul’da İsveçli Anders Knape ve Hollandalı Leendert Verbeek'in geçen yıl ekim ve aralık aylarında yaptıkları Türkiye ziyaretleri sonrası hazırladıkları, "Türkiye'de yerel yöneticilerin durumuna ilişkin rapor" ele alındı.

KAMURAN YÜKSEK YAŞANANLARI ANLATTI

Genel kurula DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek başkanlığında bir heyet de katılarak bölgedeki yerel yönetimlere kayyım atamaları, yerel yöneticilerin tutuklanması ile ilgili bilgi verildi.

Yüksek ve beraberindeki heyet Kongre Başkanı Gudrun Mosler-Törnström, raportörler Anders Knape ile Leendert Verbeek ile görüşerek bölgedeki yerel yönetimler üzerinde yaşanan baskı, kayyım ve yerel yöneticilerin tutuklanması ile cezaevinde yaşadıkları hak ihlallerine ilişkin bilgi verdi.

Raporun görüşülmesinin ardından Türkiye'de son dönemde başta kayyım atamaları olmak üzere, yerel yönetimlere getirilen düzenlemelere dair tavsiyelerin yer aldığı karar tasarısı üyeler tarafından oylanarak kabul edildi. Onaylanan rapor, Türkiye ve Azerbaycan hariç 45 ülke tarafından oy çokluğu ile kabul edildi.

TUTUKLAMA VE GÖREVDEN ALMALAR

Kararda yer alan bazı bölümler şöyle:

* Yerel düzeyde seçilmiş birçok temsilcinin tutuklanması ve görevden alınmasının yerel düzeyde çoğulcu demokrasiye ağır zarar verme riski taşımasından ve siyasi partileri ve sivil toplumu ciddi olarak zayıflatmasından kaygı duyulmaktadır:

* Yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin terörle mücadele çerçevesinde gözaltına alınması ve tutuklanması ve tutukluluğu uzatma uygulamasına yaygın bir şekilde başvurulmasının zararlı olduğuna ve Türkiye’nin karşı karşıya olduğu terörist tehditlerle baş etme kapasitesini zayıflattığına inanılmaktadır.

Avrupa Konseyi Türkiye'nin FETÖ önergesini reddettiAvrupa Konseyi Türkiye'nin FETÖ önergesini reddetti

* Seçilmiş yerel temsilcilere yönelik tutuklamaların çoğunun terörizm suçlaması temelinde yapıldığı gözlenmektedir ki, bu terörizm tanımı Avrupa Konseyi organları, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası örgütler tarafından eleştirilmekte ve Avrupa Konseyi üye devletlerinin çoğundaki uygulama ile ters düşmektedir.

BAŞKANI BELEDİYE MECLİSİ SEÇMELİ

* Eylül 2016’ya kadar aralarında Türkiye’nin de yer aldığı çoğu Avrupa devletinde yürürlükte olan, meşru bir şekilde görevden alınan seçilmiş belediye başkanlarının yerine belediye meclisi tarafından seçilen bir belediye başkanını göreve getirme uygulamasının her türlü kanun dışı icraata karşı yeterli bir güvence olduğu ve bu uygulamanın sürdürülmeyi hak ettiği görüşündedir.

* Türk Anayasasının 121'inci  Maddesinin 3'üncü Fıkrası uyarınca 1 Eylül 2016’da Olağanüstü Hal kapsamında çıkarılan, merkezi makamlara kovuşturması süren seçilmiş belediye başkanlarının yerine “seçilmemiş belediye başkanlarını” atama yetkisi veren 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin, Avrupa Yerel Yönetimler Şartı'na taraf olan Türkiye’nin taahhütlerine, özellikle de yerel yönetimin gizli seçim sistemine göre serbestçe seçilmiş meclisler veya kurullar tarafından icra edilmesi gerektiğini öngören 3. Maddeye ters düştüğüne inanılmaktadır.

'DEMOKRASİ ASKIYA ALINDI'

* Türkiye’nin güneydoğusunda 82 belediyenin seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanıp yerlerine “merkezi makamlar tarafından atanan belediye başkanlarının” getirilmesi, bu bölgedeki fiili yerel demokrasi uygulamasını etkin bir şekilde askıya alındığını gösterir. Zira bu şehirlerdeki belediye meclislerinin çoğu faaliyetlerini durdurdular ve neredeyse altı milyon Türk vatandaşı yerel düzeyde siyasi temsilden mahrum bırakıldı, ki bu da Şartın, 'yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin görevlerini serbestçe yerine getirmelerini' öngören 7. Maddesinin 1. Fıkrasını ihlal etmektedir.

* Bu belediye meclislerinin yetkilerinin ve sorumluluklarının “merkezi makamlar tarafından atanan belediye başkanlarına” devredilmesinin Şartın 8. Maddesinin 3. Fıkrasının ihlal eden orantısız bir idari denetim şekli olduğuna inanılmaktadır.

'İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NIN GENELGESİ ENDİŞE VERİCİ'

*  İçişleri Bakanı'nın 11 Kasım 2016’da valilere gönderdiği genelgeyle eş-başkanlık sisteminin illegal ilan edilmesi ve eş başkanların tayin edilmesinin suç sayılması endişeye yaratmaktadır.

* Yerel kamu hizmetlerinde gidilen tedrici kesintiden ve özellikle kadın sığınma evlerinin kapatılması ve kadınlara, çocuklara ve ailelere yönelik diğer hizmetlere son verilmesinden kaygı duyulmaktadır. Vatandaşlara sunulan hizmetlerde yapılan bu tür kesintiler Şartın 4. Maddesinin 4. Fıkrası (yerel makamlara verilen yetkiler tam ve münhasırdır) ve 9. Maddesinin 1. Fıkrasını (yerel makamlara serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali kaynaklar sağlanacaktır) ihlal etmektedir.

TÜRKİYE'YE ÇAĞRI

Kongre, Bakanlar Komitesi'ne Türk makamlarına yerine getirmesi için şu çağrıları yaptı:

* “Merkezi makamlar tarafından atanan belediye başkanları”na ilişkin yasama önlemlerini iptal etmek ve belediye başkanının görevden alınması halinde belediye meclislerine bir başkan vekili seçme yetkisini vermek.

* Yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin tutuklanmasının Avrupa Konseyi standartlarıyla uyumlu bir şekilde alınan, ulusal hukuk usulüne uygun bir karar olmasını sağlamak.

* Duruşma-öncesi tutuklu olan yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin serbest bırakılmaları amacıyla, durumlarını, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne uygun olmasını sağlamak üzere incelemek ve uygun olduğu hallerde derhal serbest bırakmak.

* 1 Kasım 2016 tarihli bakanlık genelgelerini eş-başkanların atanmasını yasal hale getirecek şekilde gözden geçirmek.

* Türkiye mevzuatını terörizm tanımını Avrupa standartlarıyla, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadıyla uyumlu hale getirmek üzere gözden geçirmek.

* Kongre üyeleri ve Kongredeki Bağımsız Uzmanlar Grubu'nun Türk üyelerinin görevlerini yerine getirmek ve bu amaçla özgürce dolaşmak için serbest bırakılmasını sağlayacak uygun önlemleri almak.

Hazırlanan rapor Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşa gönderilecek. (HABER MERKEZİ)