Suriyeli İmad: Türkler, Kürtler, Araplar burada herkes çok iyi...

Suriye'de turizmle uğraşırken İstanbul'a göç etmek zorunda kalan Celal İmad, Aksaray'da iş ararken bir kafede çalıştıktan sonra ailesine para gönderebiliyor. İmad, “Keşke herkes benim patronum gibi olsaydı...” diyor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Suriye'den Türkiye'ye göç edenler sadece Suriye'de savaş olduğu için değil, aynı zamanda ülkelerindeki çalışma koşullarının zor olmasından dolayı da Türkiye'yi tercih ediyorlar. Suriye'nin Derik kenti savaşın yıkımından en az etkilenen yerler arasında yer alıyor. Fakat iç savaş nedeniyle burada yaşayan insanlar geçimlerini sağlamakta zorluk çekiyor. Ailesine daha iyi bakabilmek için 1 buçuk yıl önce İstanbul'a göç eden Celal İmad, “Türkiye çok güzel, insanları çok iyi. Suriye'den geldiğimden beri başka hiçbir şehre gitmedim. Tek gördüğüm yer İstanbul oldu. Bir gün bütün Türkiye'yi gezmek istiyorum” diyor. Duvar'ın, 'Tutunan Suriyeliler' dizisinin son gününde 34 yaşındaki Celal İmad anlatıyor...

'AİLE OLDUK...'

İmad, Suriyeli bir Kürt. Suriye iç savaşından dolayı iki çocuğuna ve ailesine bakmakta zorluk çektiği için İstanbul'da çalışmaya karar verdiğini söylüyor. Aksaray'da iş ararken tanıştığı bir kişinin 'isterse yanında çalışabileceğini' söylemesi üzerine bu teklifi geri çevirmiyor. Şu an Aksaray'daki bir kafede garsonluk yapan İmad, şöyle konuşuyor: “Aksaray'da iş ararken biriyle tanıştım. Daha sonra bu kişi bir kafesi olduğunu ve yanında çalışabileceğimi söyledi. Ben de düşünmeden kabul ettim. İlk başlarda çekiniyordum Suriyeli olduğum için acaba sorun yaşar mıyım diye... Ama sonradan yanılmış olduğumun farkına vardım. Zaman geçtikçe patronumla ne kadar iyi anlaştığımı anladım. Aramızda patron ve işçi ilişkisi yok. Kendisiyle burada bir aile olduk. Keşke herkes benim patronum gibi olsaydı. Bugüne kadar bir kez olsun azar işitmedim. Suriye'deyken komşularımla aile gibi yaşıyorduk, şimdi burada da komşularımız ve kafe çalışanları ile aile gibi yaşıyoruz.”

'SANKİ 10 YILDIR İSTANBUL'DA YAŞIYORUM'

Kendisine Suriyeli olduğu için olumsuz bir durumla karşılaşıp karşılaşmadığını sorduğumuzda ise İmad, “Bugüne kadar böyle bir durumla karşılaşmadım. Suriyeliyim diye de herhangi bir ayrımcılığa uğramadım” diyor ve ekliyor: “Aksaray'daki esnaflarla da aramız çok iyi. Kendimi burada hiç yabancı hissetmedim. Sanki 10 yıldır İstanbul'da yaşıyorum. Buradaki Araplar, Türkler, Kürtler bize karşı çok iyi davranıyorlar. Benim burada birçok dostum, arkadaşım oldu. Türkiye çok güzel, insanları çok iyi. Suriye'den geldiğimden beri başka hiçbir şehre gitmedim. Bir gün bütün Türkiye'yi gezmek istiyorum.”

'İki vatanım var: Biri Suriye diğeri Türkiye''İki vatanım var: Biri Suriye diğeri Türkiye'

'BİRİLERİ SAVAŞTAN KAÇAR, BİRİLERİ DE...'

İmad'ın iki çocuğu, eşi ve akrabaları hâlâ Suriye'de yaşıyor. Ailesine para göndermek için çalıştığını ve bir an önce onları İstanbul'a getirmek istediğini söyleyen İmad kendine, "Sen neden İstanbul'a geldin, senin yaşadığın yerde savaş mı vardı?" sorusunu sorup kendisi şöyle yanıtladı: “Derik'te iş yok. İnsanlar geçim sıkıntısı yaşıyor. Ben de bu yüzden İstanbul'a geldim. Evet ben de ailemi özlüyorum ama onlara bakmak için çalışmam gerekiyor... Türkiye'deki insanlara da şunu söylemek istiyorum: Suriye'den gelen insanların durumunu anlasınlar. Birileri savaştan kaçar, birileri de ailesine bakabilmek için Türkiye'ye sığınır. İşte ben de bu iki ihtimalden birini yaşadığım için bugün buradayım. Olur da bir gün izin verirlerse ailemi Türkiye'ye getireceğim. Bu yüzden bizlere bir an önce oturma izni verilmesini hayal ediyorum.”

Tutunabilen Suriyeliler: Önyargıları kırdıkTutunabilen Suriyeliler: Önyargıları kırdık

'SURİYE'YE GİDER MİYİM BİLMİYORUM'

"Suriye'ye geri gitmeyi düşünüyor musun?" sorusuna ise İmad, “Eğer Suriye'ye huzur gelirse gider miyim bilmiyorum. Çünkü her seferinde başka bir şey oluyor” şeklinde cevap veriyor. "İstanbul'da insanlara değer veriliyor" diyen İmad, son olarak şöyle konuşuyor: “Suriye'de fabrikan, işyerlerin yoksa geçimini sağlamak çok zor. İstanbul'da böyle değil, burada insanlara değer veriliyor. İstanbul'da gördüğüm en kötü şey ise ev sahiplerinin Suriyelilere ev kiralarını pahalıya vermesi. Örneğin, bir Türkiye vatandaşının 800 TL'ye kiraladığı evi biz bin 500 TL'ye kiralıyoruz. Çocuklarım ve eşim Suriye'de. Ben de burada aldığım maaşı onlara gönderiyorum. Bazen ev kiramı verecek param kalmıyor. Ayrıca, keşke Türkiye'ye geldiğimiz ilk zamanlarda Türkçe öğrenebilseydik. Belki dil konusunda bazı adımlar atılır biz de Türkçe'yi öğreniriz. Böylece İstanbul'da daha rahat yaşayabiliriz.”