'Milli Eğitim'de mülakatları nüfuzlu birileri belirliyor'

Yeniçağ gazetesi yazarı Özcan Yeniçeri, Milli Eğitim'de müfettişlik atamalarının 'nüfuzlu birileri' tarafından belirlendiğini iddia etti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP'li eski milletvekili ve Yeniçağ gazetesi yazarı Özcan Yeniçeri Milli Eğitim'de müfettiş sınavlarına ilişkin işleyişle ülkücülerin devletten tasfiyesi sürecinin devam ettiğini iddia etti. Yeniçeri, "AKP'li bakanlar devlet kadrolarından MHP'lileri tasfiyeyi amaçlayan icraatlarına ara vermeden devam ediyor" diyerek başladığı yazısında, "Hazır devlet kadrolarına sızan FETÖ'cüler kovulurken AKP bir taşla iki kuş vurarak onların arasına ülkücüleri de ilave ederek bir kısmını yalnız makamlarından değil aynı zamanda memurluktan da ihraç ettiler" dedi. FETÖ'yle ilişkili olmadığı halde ihraç edilen ülkücülerin 'kendi başlarının çaresine baktıklarını' söyleyen Yeniçeri, "nüfuzlu birilerinin referansları doğrultusunda mülakatların sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır" dediği Milli Eğitim müfettişlik sınavlarına ilişkinse şunları yazdı:

"İlgili yasa gereği Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın çalışma usul ve esasları, Bakanlık Maarif Müfettişlerinin ve Bakanlık Maarif Müfettiş Yardımcılarının görev, yetki ve sorumlulukları, mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, yeterlikleri, yükselmeleri, görevlendirilmeleri, çalışma merkezlerine dağılımları, merkezler arasında yer değiştirmeleri ve diğer hususlar yönetmelikle düzenlenir.

Yasanın hükmü çok açık olmasına karşın "yönetmelik" çıkartılmadan kılavuz yayınlanarak müfettişler sınava çağrılır.

Kılavuz'un "Mülakata Başvurabilecekler" başlıklı IV. maddesinin 3. fıkrasında "Bakanlık teşkilatında şube müdürü ve üstü kadrolarda fiilen çalışanlar arasından Bakanlık Maarif Müfettişliğine yapılacak mülakat ve atamalara ilişkin kılavuz daha sonra duyurulacaktır" hükmüne yer verilmiş ise de, bu hükmün amacı, neden düzenlemede yer aldığı, hüküm içerisinde yer verilen personelin neden eşitleri/diğerleri ile birlikte mülakat sınavına tabi tutulmadıkları anlaşılamamıştır.

Hüküm bu haliyle "Belirlilik İlkesi" ile "Hukuki Güvenlik İlkesi"ne aykırı olup, imtiyazlı bir grup oluşturma niteliği taşımaktadır. Bu hüküm Anayasal Eşitlik İlkesine de aykırı olduğu açıktır. Müfettişlik mesleği tarihinde belirli bir gruba ayrıcalık tanımak üzere, mesleğe giriş geleneğini değiştirilerek, belirli bir eğitimden veya kurstan  geçirilmeyen kişiler müfettişlik mesleğine alınmış oluyordu.

Adrese teslim, her türlü esnekliğe sahip garip bir mülakat sınavı yapılır.

Ocak ayında aynı statüde olan 2300 Maarif Müfettişinin 475'i Bakanlık Maarif Müfettişi yapılmak için mülakat sınavına çağrılır. Mülakata 1960 müfettiş katılır.

Mülakat sonuçlarına göre 450 Maarif Müfettişi "Başarılı, Bakanlık Müfettiş kadrosuna atandınız" denir.

Mülakata giren diğer Maarif Müfettişlerine "Başarılısınız, kadro yetersizliği nedeniyle atanmaya hak kazanamadınız" diye yazı gönderilir.

Mülakatı kazananlar arasında bol miktarda FETÖ'cü ve PKK'lı olduğu anlaşılır.

Bunun üzerine basında "Millî Eğitim Müsteşarı Yusuf Tekin duruma el koydu" haberleri çıkar. Yapılan açıklamada "Bakanlık Müfettişliği sınavını geçen 475 kişi yeniden değerlendirilecek ve güvenlik soruşturmasına tabi tutulacak" bilgisi verilir.

Bunun üzerine Bakanlık, 657 Sayılı DMK'nın 48. maddesine göre güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması süreci başlatır. Güvenlik soruşturması sonuçlarına göre atamaları yapılacak açıklaması gelir. Bu durum tutarsızlığın acı bir itirafıdır.

Sınav öncesi yapılması gereken çalışmanın sınav sonrasına bırakılması, adı çeşitli şaibelere karışmış kişilerin sınava alınması ciddi bir sorumsuzluk örneğidir.

Aslında sınava girecek kişilerden kimlerin FETÖ'den açığa alındığı veya daha sonra göreve iade edildiği yine kimilerinin PKK sempatizanı olduğu da biliniyordu. Bütün bunlar göz ardı edilerek, nüfuzlu birilerinin referansları doğrultusunda mülakatların sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır.

Kariyer, liyakat, ehliyet, objektiflikten uzak kişisel, bölgesel ve kayırmalara dayalı olarak müfettiş mülakatlarının sonuçlandığına yönelik şayialar ayyuka çıkmıştır.

Mülakatın sesli ve görüntülü olarak kayıt altına alınmaması ise sınavların şeffaflıktan uzak ve subjektif olduğunun kanıtıdır.

Mülakatı yapanların durumu da bir başka âlemdir.

Öğretmenken bir anda müfettiş olarak atanan, müfettiş iken bir anda daire başkanlığına getirilen kişiler tarafından yapılan Maarif Müfettişi mülakatından bundan daha iyimser bir sonuç beklemek mümkün değildir.

Millî Eğitim'deki kudret elitlerini, akıllarını başına devşirmeleri için bir kez daha uyarıyorum!

YAZININ TAMAMI