Ahmet Taşgetiren: Bahçeli haysiyet cellatlığı yapıyor

"Belli ki seçti bu sözleri Bahçeli. Belki de içinizden geçiyordur: Abdülkadir Selvi senin neyin olur ki, ona böylesine sahip çıkıyorsun? 'İnsan kardeşim' olur sadece. Ve tepkim 'haysiyet cellatlığı'nı, 'bel altı vuruşlar'ı hiç kimse için olağan kabul etmemekle ilgili."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi için kullandığı 'kılıç artığı' ifadesine Star yazarı Ahmet Taşgetiren tepki gösterdi.

Selvi, referandum sürecinde AK Parti- MHP işbirliğini değerlendirirken şunları yazmıştı:  “AK Parti açısından MHP iki ucu keskin bıçak. Çünkü AK Parti’nin çok önemli bir Kürt seçmeni var. Kürtlerden oy alan iki parti var. Biri HDP, diğeri AK Parti. AK Parti önemli oranda Kürt seçmene sahip olduğu için MHP ile mesafesinde dikkatli olması lazım.”

Bu değerlendirmeye öfkelenen Bahçeli, MHP'nin salı günkü Meclis grup toplantısında Selvi için 'kılıç artığı' ifadesini kullanmıştı.

Bugünkü köşesinde 'Kılıç artığı' başlıklı bir yazı kaleme alan Ahmet Taşgetiren, Selvi'nin değerlendirmelerinin MHP'yi rahatsız etmesinin doğal olduğunu belirttikten sonra özetle şunları dile getirdi:

"Bu değerlendirmeler MHP'yi rahatsız edebilir mi, eder.

Tepki gösterilmesi anlaşılır mı, anlaşılır.

Peki eleştiriyi “Kılıç artığı” gibi bir hakarete vardırmak kabul edilebilir mi?

Hayır. Belki olay, “Bahçeli boyutu”nda kaldığı için kamuoyunda yeterli tepkiyi görmemiş olabilir.

Bahçeli belki “kendi boyutu”nu dikkate aldığı için böyle bir hakareti fütursuzca kullanıyor. Ama hayır, bu tepki görmeli.

Bu siyasetçi - gazeteci ilişkisi değil.

Bu, siyasetçinin birbiri ile ilişkisi bile değil.

Bir partinin TV'lerden canlı verilen bir grup toplantısında parti başkanının kullanabileceği hak çerçevesinde değil bu hakaretler. Ağzına geleni söyle. Hatta böyle “Kılıç artığı” gibi insafsızca, haysiyet cellatlığı niteliğindeki lafları da söyle.

“Kılıç artığı”ifadesinin özel bir hakaret olsun diye seçildiğini görüyoruz. Bu “Yalancı, şu bu...” gibi bir hakaret değil bu. “İhanet” suçlamaları bile kullanıla kullanıla yalama olmuş haliyle, bu “seçilmiş” hakaretten daha masum kalıyor. Bu, gazetecinin düşüncesinden yola çıkılarak yapılmış bir hakaret de değil. Hani hiçbir türü kabul edilmez hakaretin ama orada bile bir sınır olmalı, diye düşünüyor insan.

Bu, Abdülkadir Selvi'ye yönelik bir “ön yargı”nın, siyaset kürsüsünden seslendirilmesi.

“Kılıç artığı”ifadesinin anlamına bakın. “Düşman” bellediğiniz bir varlığı (bir toplumu, bir inanç grubunu, bir orduyu) kırıyorsunuz, geriye kılıçlardan kurtulan ve size boyun eğen bir insan topluluğu kalıyor. Onlar kılıç artığı.

“Sözlükler” Türkiye bağlantılı bazı somut örnekler veriyorlar, onları almak istemiyorum.

Ama Bahçeli'nin “Kılıç artığı” ifadesini, o somut örneklerden yola çıkarak seslendirdiğinde kuşku yok. Bir siyasetçi bir gazeteciye hakaret için araya araya “Kılıç artığı” ifadesine gelmez. Yazılı metinden okuyan adam hiç gelmez. Belli ki seçti bu sözleri Bahçeli. Üstelik o, gerektiğinde nazik adam rollerini bihakkın ifa eden kişi olarak seçti bu sözleri.

Cevabı çok kısa: “İnsan kardeşim” olur sadece. Ve tepkim “haysiyet cellatlığı”nı, “bel altı vuruşlar”ı hiç kimse için olağan kabul etmemekle ilgili.

Yazının tamamı