'Bu süreç çıkmaz bir yol'

Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, DBP'li belediye başkanlarının yaptıkları çalışmaların suç sayıldığını belirtti. Sakık "Polisle, kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya kalmaktan hepimiz yorulduk" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, Mardin'de HDP ve DBP'lilere yönelik tutuklama furyasına dair açıklamalarda bulundu. Sakık, Türkiye'nin geçmişten bugüne kadar sürekli ezberini tekrarlayan bir ülke olduğunu, yani demokratik siyaset hayat bulması gerekirken, ne yazık ki geçmişten bugüne kadar uygulanan yol yöntemlerin uygulandığını ileri sürdü.

Sakık, "Bugün 1994'te denenen yol yöntem daha acımasız bir şekilde deneniyor. Oysaki siyaset dünyası, halkın iradesi, vekiller, belediye başkanları yani halkın oyuyla gelen ve orada halka hizmet edecek, Türkiye'nin sorunlarını barışçıl bir şekilde çözmek için görev başındalar. Son operasyonlarla, kayyımlardan, parlamentodaki dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla yeni bir süreç yaşandı. Bu süreç, bu yol çıkmaz bir yoldur" dedi.

DBP'li başkanların yaptıkları basın açıklamaları ve katıldıkları toplantıların suç sayıldığını da söyleyen Ağrı Belediye Başkanı Sırrı Sakık, "Biz siyasetçiyiz tabii ki basın açıklaması yapacağız. Biz siyasetçiyiz, ülkemizin sorunlarını konuşarak çözeceğiz. Ne yazık ki, basın açıklamalarımız, bir toplantıya katılmamız bir suç olarak sunuluyor. Biz ülkemizin yaşadığı bu ağır koşullardan ülkemizi kurtarmak istiyoruz. Kurtarmak istiyoruz, yorulduk. Polis ile kolluk kuvvetleriyle karşı karşıya kalmaktan hepimiz yorulduk" diye konuştu.

'SORUN BENİM VE ARKADAŞLARIMIZIN TUTUKLANMASI İLE ÇÖZÜLMEZ'

Sakık, Belediyelerde yöneticilik yapmak gibi bir dertlerinin olmadığını, bu topraklarda barışı nasıl inşa ederiz çabası içinde olduklarını da ifade ederek, "2013 yılındaki barış sürecinin hayat bulması için ben Ağrı'ya gittim. Her konuşmamızda mahkum ediliyoruz. Sorun benim ve diğer arkadaşlarımızın tutuklanmasıyla çözülmez. Tam tersine demokratik siyasete alan açarsak, sorun çözülebilir. Bugünkü anayasa değişikliğinde, bütün kimliklere, inançlara hayat hakkı tanıyacak, bir anayasa olmalıydı, yeni bir toplumsal sözleşme olmalıydı. Sorunlar böyle çözülürdü" dedi. (DHA)