Duvar arkası/ Partiler referandum için stratejisini belirledi

Siyasi partiler referandumda hangi sloganlarla seçmene gidecek... İAK Part Erol Olçok’suz nasıl bir kampanya yürütecek... Evetçiler neden sessiz kaldı. Duvar Arkası Ankara kulislerinde konuşulanları aktarıyor...

Google Haberlere Abone ol

PARTİLERİN REFERANDUM KAMPANYASI TAKTİKLERİ

Referandumun, anayasa değişikliğinin Resmi Gazete’de yayımlanmasını takip eden 60’ıncı günden sonraki ilk pazar yapılması gerekiyor. Peki siyasi partiler referandum kampanyaları için nasıl bir taktik izleyecek? İşte yanıtı…

AK PARTİ ‘İSTİKRAR, GÜÇLÜ TÜRKİYE, MİLLET İRADESİ’ DİYECEK

Teklifin sahibi AK Parti iki koldan çalışacak. Bir tarafta iktidar olanaklarının da katkısıyla  güçlü bir kampanya yürütülecek. Başbakan’ın öncülüğünde tüm parti teşkilatı çalışacak; diğer tarafta sahaya Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkacak.

Anayasa değişikliği süresince sıkça kullanılan ‘istikrar, güçlü Türkiye, millet iradesi’ kavramları, kampanyanın ana çerçevesini oluşturacak. İktidar partisi ‘Evet’ kampanyasını, ‘ ilerleme, gelişme, büyüme’ perspektifli bir algı üzerine inşa edilecek.

MHP: ‘ÖNCE TÜRKİYE SONRA PARTİM’

Anayasa değişikliğinin görüşüldüğü 10 gün boyunca Meclis’i bir saniye dahi terk etmeyen MHP lideri Devlet Bahçeli aslında görevini büyük ölçüde tamamladı. Paketin referanduma sunulması için söz verdiği desteği küçük bir fire ile yerine getirdi. ‘Evet’ kampanyasının büyük yükü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AK Parti’de olacak.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin referandum kampanyasında, daha önceki seçimlerde olduğu gibi az sayıda bölgesel miting ile kapalı salonlarda halk toplantıları yapması bekleniyor. Bahçeli kampanya sürecinde seçmenine daha çok neden bu desteği verdiğini anlatmak zorunda kalacak. ‘Önce Türkiye sonra partim, daha güçlü ve hesap verebilir yürütme’ de üstünde duracağı başlıklar.

CHP: ‘ÖZGÜR TÜRKİYE İÇİN REJİM DEĞİŞİKLİĞİNE HAYIR’

‘Türk tipi başkanlık’ teklifinin Meclis’teki ikinci tur oylamalarının sonunda Başbakan Binali Yıldırım, teşekkür konuşması yapmak isteyince CHP ve HDP milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk ettiler. Salonda CHP’li iki hayır’cı milletvekili oturmaya devam etti. Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile ona yakın isimlerden Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar… Baykal’ın Meclis Genel Kurulu’ndaki performansını referandum kampanyasında da devam ettireceği düşünülüyor. Özellikle MHP seçmenine mesaj vermek için MHP tabanına seslenen muhalif yayın organlarını bu süreçte etkin kullanmayı planlayan Baykal, ‘rejimi savunmak gerektiği’ mesajını verecek.

Teklifin Komisyon ve Meclis ayağını kaybeden ana muhalefet partisi CHP etkili bir kampanya için çalışmaya başladı. Parti mutfağında profesyonel ajanslarla görüşmeler sürüyor. ‘Rejim değişikliği yapılıyor’ eksenli bir muhalefet sergileyen CHP, bunu sloganlara dökecek.

‘Hayır’ oyu istenirken olumlu bir kampanya yürütüleceğini partinin Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da açıkladı. ‘Terörden kurtulmuş, daha demokratik, özgür bir Türkiye’ isteği resmedilecek.

OHAL koşulları, sınırlı medya olanakları nedeniyle eldeki tüm mecralar kampanyada kullanılacak. Tüm milletvekilleri, parti kadroları, Anadolu’dan Trakya’ya dağılarak yüz yüze çalışma yürütecek.

Meclis sürecindeki tartışmaları halka ulaştıran Şeker TV’nin kayıtları da bu kampanyada sokağa taşınacak. Meclis kürsüsünde söylenen sözler, tespit edilen hak ihlalleri ile usulsüzlükler anlatılacak. CHP seçmeninin sandığa gitmesiyle ilgili bir sıkıntı yaşanması beklenmiyor ama kampanyalarda sandığa gitmemenin ‘Evet’ oyuna destek anlamına geleceği mesajı da işlenecek.

HDP: ‘DEMOKRATİK ANAYASA İÇİN HAYIR’

MHP’nin ‘Hayır’cı tabanına seslenmek üzere meydanlara çıkmaya hazırlanan Meral Akşener’in, Yeniçağ Gazetesi’ne verdiği röportajdaki, ‘Hükümetin Öcalan’la görüştüğü, HDP seçmeninin referandumu boykot edeceği’ yönündeki sözleri şimdilik sadece iddia boyutunda.

HDP seçmeninin önemli bir bölümünün sandığa gitmeyeceği bir süredir siyasi kulislerin ana gündem maddelerindendi. Bunun birden fazla sebebi var. Son bir yılda Kürt illerindeki nüfus değişimi, OHAL koşullarında bölgede sandık güvenliğinin nasıl sağlanacağına dair kuşkular ve daha da önemlisi, demokratik siyaset yapan siyasetçilerinin tamamına yakınının tutuklanmış olması HDP’li seçmenin demokratik siyasete olan inancını derinden sarsmış görünüyor. HDP yönetimi, seçmenini sandığa gitmeye ve ‘Hayır’ demeye iknanın yollarını arıyor.

Hafta sonu toplanan parti yönetimi bu sorunları aşmak için yol haritası belirledi. Eş Başkanları ve milletvekillerinin yanı sıra yüzlerce il ve ilçe yöneticisi tutuklanan HDP, partililerin yanı sıra gönüllülerin de desteğiyle seçmenini, ‘Hayır’ için sandığa gitmeye ikna etmeye çalışacak.

‘Demokratik anayasa için hayır!’, ‘Kadın özgürlüğü için hayır’ gibi sloganlarla teklife ‘Hayır’ diyeceğini son grup toplantısında da ilan eden HDP’nin işi zor. OHAL koşullarında kampanya yapmanın en güç olacağı yerler şüphesiz Kürt illeri… Siyasi kulislerde, HDP’nin batıdan aradığı desteği bulması durumunda bir kez daha “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sarsıcılığında bir kampanyayı örgütleyebileceği konuşuluyor.

EROL OLÇOK’SUZ İLK KAMPANYA

Referandum, AK Parti’nin kuruluşundan bu yana siyasi iletişim stratejilerinin mimarı olan reklamcı Erol Olçok’suz ilk kampanyası olacak. 16 yaşındaki oğlu ile birlikte 15 Temmuz darbe girişimi gecesi, Boğaziçi Köprüsünde öldürülen Erol Olçok, AK Parti’nin isminden, logosuna ve tüm seçim kampanyalarına kadar imzasını atan kişiydi. 23 yıl birlikte çalıştığı Recep Tayyip Erdoğan’ı, “Mükemmeliyetçidir, kampanyanın her aşamasını takip eder, sloganları çok iyi kullanır” sözleriyle anlatmıştı.

“Gönüllere giremezseniz, sandıktan çıkamazsınız” diyen Arter Reklam Ajansı sahibi Erol Olçok, AK Parti’nin yüzde 49.5 oy aldığı 1 Kasım 2015 seçiminin ardından TRT Haber’de yayınlanan bir programda şunları söylemişti:

“2002, AK Parti için beklenen ve yeniden doğuştu. 2007, AK Parti için meydan okumaydı: Durmak yok, yola devam! 2011, AK Parti için tecrübe ve özgüvendi. Şimdi ise AK Parti için doğru bir işbirliği, Sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın uyumu ve ortak hedefin başarısıdır aslında 2015’te yaptığımız ikinci seçim. Ajans olarak biz 3 tane temel mesaj etrafında toparladık. Bir tanesi, siz de çok duymuşsunuzdur, AK Parti’yi biz çok seviyoruz, 2002’den 2011’e kadar çok iyiydi ama sonra bir şey oldu ona, fabrika ayarlarına dönse. Biz bunun emarelerini görmek istiyoruz. ‘İlk günkü aşkla haydi Bismillah’. Haydi Bismillah, Yüksek Seçim Kurulu tarafından yasaklandı amma velakin dini bir şeyden öte kültürel bir kodu vardı. Bu yeniden başlangıçtır, abdest almaktır, tazelenmektir, temizlenmektir, yeni bir motivasyonla yeni bir yola çıkmaktır. Bu, o kadar kültürde doğru bir şey ki, ‘Haydi Bismillah!’, kaldığımız yerden… İkinci mesajımız, bütün partilerin HDP hariç belki temel mesajı Türkiye idi, MHP’nin ‘Sen bilirsin Türkiye’, CHP’nin ‘Önce Türkiye’ ama AK Parti daha ileri bir şey söyledi, ‘Sen ben yok, Türkiye var’ dedi…” Üçüncü mesajını anlatamadan program bitmişti…

HAYIRCILAR ÇALIŞMAYA BAŞLADI BİLE

‘Türk tipi başkanlık’ Meclis’ten geçene kadar gerek Komisyon’da görüşülmesi sırasında gerekse Genel Kurul’daki görüşmeler sırasında ‘Hayır’cılar neden hayır dediklerini anlatırken ‘Evet’çiler sessiz kalmayı tercih etti. Durum, AK Parti ve MHP seçim kampanyalarını başlatana kadar da böyle devam edecek gibi.

Çok sayıda parti, meslek örgütü, sendika ve sivil toplum kuruluşu, CHP ve HDP’nin kampanyalarını beklemeden ‘Hayır’ çalışmalarına başladı bile. OHAL’de bazı illerde ilan edilen eylem yasaklarına rağmen insanlar sokağa çıkıyor, ‘Neden hayır demeliyiz?’ toplantıları yapılıyor.

Bu süreçte en dikkat çeken ayrıntı da tüm kesimlerin adeta HDP’nin “herkesin hayır’ı kendine” sloganına ikna olmuş görünmesi. Şimdilik tüm siyasi çatışmalar, hesaplaşmalar bir kenara bırakılmış ve ‘hayır’da buluşulmuş görünüyor. Siyasi ayrılıkları öne çıkarmanın özellikle referandumda kilit rolü oynayacak MHP tabanını rahatsız edeceği endişesiyle hareket ediliyor. Bakalım bu tutum referandum kampanyası boyunca sürecek mi?

Referandumda hayır’cılar için 3 grup büyük önem taşıyor.

1) Seçim kampanyasında en büyük beklenti CHP’ye yüklenmiş görünüyor.

2) Referandumun kaderini belirleyecek olan MHP seçmeni.

3) HDP, seçmenini sandığa gitmeye ve hayır demeye ikna edemezse bu hesapların tamamı boşa çıkmış olacak.

AFRİKA'YA YÖNELİŞİN ÖNCÜSÜ

Türkiye futbolunun nev-i şahsına münhasır ismi İlhan Cavcav, 81 yaşında hayata veda etti. Cavcav attığı her adımla adından söz ettiren biriydi. 90’lı yılların ortalarında, Gençlerbirliği’ne Afrika ülkelerinden yaptığı transferlerle tüm kulüplerin Afrika’ya yönelmesine öncü olmuştu. Cavcav’ın Afrika transferlerinin sembol isimleri Moşe, Kuşe ve Kona idi.

Menajerlere para vermeyi sevmeyen Cavcav’ın futbolcuları bizzat kendisinin seçtiği anlatılırdı. Hatta futbolcunun yeteneğini görmek için ayakta değil yere oturtarak top sektirttiği söylenirdi.

İlhan Cavcav için ‘cebinde akrep vardır’ da denirdi. Yine 90’lı yıllarda, kulübün kasasında nakit, en az 5 milyon (o zamanın parasıyla trilyon) lira olmadan rahat uyuyamadığı dilden dile dolaşırdı.

Cavcav'ın ölümü nedeniyle maç iptalCavcav'ın ölümü nedeniyle maç iptal

Yıllar geçtikte teknik direktörler konusundaki ayran gönüllülüğüyle manşetlerden inmez oldu. Hastaneden bir günlük izin alıp çıkıp teknik direktörü kovup tekrar hastaneye döndüğü dahi yazıldı. Zor olmasına zor bir kulüp yöneticisiydi. Yıllar önce şeref tribününden karşı takımın taraftarına kol hareketi yapmışlığı bile vardı. Ancak Gençlerbirliği’nin ve Ankaralılar için ayrı bir yeri olan ‘Kara Kızıl’ taraftar grubunun futbol camiası içindeki ayrıcalıklı yeri tüm bu tartışmaların dışındadır.

İlhan Cavcav: Devrimciden Yeni Türkiye simgesineİlhan Cavcav: Devrimciden Yeni Türkiye simgesine

Oyuncu Erdal Beşikçioğlu’nun başrolünü oynadığı Ankara polisiyesi Behzat Ç.’de sık sık Gençlerbirliği tribünlerinde izlediğimiz dizi oyuncularının aslında sıkı birer Gençlerbirliği taraftarı olduklarını da öğrenmiştik o günlerde. Hatta Beşikçioğlu’nun Cavcav’ın öz yeğeni olduğunu da.

TRİBÜNDAN İZLEDİĞİ SON MAÇ

Gençlerbirliği’nin Fenerbahçe ile oynadığı son kupa maçına gidememişti Cavcav sağlık sorunları nedeniyle. Ancak ondan önceki Amedspor ile oynanan maç, tribünden izlediği son maçtı. 29 Aralık tarihindeki maçta hava çok soğuktu ve Cavcav’a doktoru sağlık sorunları nedeniyle açık havada maç izlememesi gerektiğini defalarca söylemişti. Localar sıcaktı ama asansör localara kadar çıkmıyordu. Şeref tribününe asansörle çıkarılan Cavcav, bacaklarına sarılan battaniyelerle izledi maçı.