Hrant Dink cinayetinde yeni izler

Dink cinayeti öncesinde Emniyet İstihbarat Dairesi C Şube Müdürü sonrasında İstanbul İstihbarattan Sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı Ali Fuat Yılmazer tutuklu bulunduğu Dink davasında savunma yaptı. Yılmazer’in üç gün süren savunmasında Dink cinayetine ilişkin yeni izler aradık.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden on yıl geçti. Türkiye’nin bu on yılda yaşadığı politik gelişmeler Dink davasına da bütün boyutları ile yansıdı. Cinayetin ardından başlayan davanın ilk yıllarında Türkiye Ergenekon operasyonlarını yaşadı. O yıllarda Dink cinayetin arkasında "Ergenekon"un dolayısıyla Türkiye’deki kont gerillanın ve askerlerin izleri arandı. Bugünse politik rüzgar bir başka yönden esiyor. Şimdi cinayetin ardında Gülen cemaati yani "FETÖ" izi aranıyor.

POLİTİK OPERASYONLARIN EN ÖNEMLİ İSMİYDİ

Cinayetin onuncu yılında Hrant’ın arkadaşlarının onu andığı sırada, Şişli Adliyesi'nde görülen suikast davasında emniyetin içindeki en önemli isimlerden tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer savunmasını yapıyordu. Yılmazer şu anda dönemin Emniyet İstihbarat Başkanı Ramazan Akyürek’le birlikte davanın en önemli sanıklarından birisi. Bu iki ismin önemi, suikastte ilişkin kendilerine yöneltilen suçlamalar dışında, operasyonlarını yaptıkları Ergenekon, Balyoz gibi önemli davalar sırasında da 'Fethullahçı' olarak tanımlanmalarıydı. Akyürek ve Yılmazer FETÖ'nün emniyetteki en önemli iki ismi olarak geçiyorlardı. Hanefi Avcı “Haliçteki Simonlar, Dün Devlet bugün Cemaat” adlı kitabında da bu iki ismi suçlamıştı.

DİNK CİNAYETİNE İŞTİRAK ETMEKTEN VE FETÖ’DEN TUTUKLANDI

Emniyet ve devlet içindeki grupların birbirini suçladığı bir sürecin sonunda Ali Fuat Yılmazer’in söyleyeceklerini dinlemek bu açıdan önemli. Yılmazer’in söylediklerine şüphesiz büyük bir şüpheyle bakmak gerekir. Ama bazen gerçek, bu kliklerin birbiri hakkında yaptıkları açıklamaların satır aralarında gizli olabiliyor. Yılmazer yaklaşık iki yıldır Dink davası ve FETÖ nedeniyle tutuklu bulunuyor.

Yılmazer’in üç gün süren savunmasında dikkat çeken bir başka yön ise kamuoyunda Dink davası dışındaki davalar nedeniyle de kendisine yönelik suçlamalara cevap vermek için davayı kullanması oldu. Bu nedenle Ergenekon, Balyoz, Devrimci Karargah, KCK gibi davalara da sık sık değindi. Bildiklerinin önemini vurgulamak için, “Benim KCK, Devrimci Karargâh davalarında bildiklerimi burada söylesem Türkiye bunu kaldıramaz” gibi iddialı laflar da etti. Fakat bu davalara değinmeden Dink davası özelinde söylediklerini aktarmak ve yorumlamak gerekiyor.

'CİNAYET KASITLI OLARAK ENGELLENMEDİ'

İlk gün yaptığı savunmasında Ali Fuat Yılmazer, Dink cinayetine ilişkin belki herkesin katılacağı şu değerlendirmeyi yaptı; “Bu cinayette soruşturmalar yapıldı, adli işlemler yapıldı. Hiçbir yol alınamadı. Herkesin ortak kanaati kasıtlı olarak engellenmeyerek yol verilen bir cinayet olduğudur. Devlet sorumluluğunu yerine getirmemiştir. Hrant Dink’in yaşamı korunmamıştır”

Ali Fuat Yılmazer cinayet öncesinde bu sorumluluğu yerine getirmesi gereken devletin kritik yerlerinden birinde bulunuyordu. Sorumluluğu altındaki İstihbarat Daire Başkanlığı C Şubesi Müdürlüğü'nün görev alanı sağcı, ırkçı, İslamcı terör örgütlerini izlemekti. Bu nedenle, "Yasin Hayal’in Hrant Dink’i öldürmek istediği" şeklindeki rapor onun bulunduğu bölüme gelmişti. Yılmazer savunmasında Dink cinayeti öncesindeki atmosfere dikkat çekerek şunları söyledi, “Hrant Dink’i hedef haline getirenler ulusalcı gruplardır. Azınlıklara ve misyonerliğe düşmanlığı pompaladılar.”

İSTANBUL’U SUÇLADI KENDİ SORUMLULUĞUNU İNKAR ETTİ

Yasin Hayal ve ekibini Erhan Tuncel vasıtası ile izleyen Trabzon emniyetinin İstanbul’a ve Yılmazer’in başında bulunduğu istihbarat dairesine gönderdiği Dink’e yönelik “ses getirici eylem yapacak” ifadesi davanın başından beri en çok tartışılan konulardan biriydi. Yılmazer savunmasında bu ifadenin çok önemli olmadığını, istihbaratın yazım dilinde genellikle “eylem” sözcüğünün kullanıldığını belirterek “ses getirecek eylem tabirinin şiddet içerecek eylem olduğunu istihbaratta herkes bilir” dedi. Peki neden Dink’e yönelik bu kadar açık bir uyarı dikkate alınmadı? Yasin Hayal daha önce Trabzon’da Mc Donalds’a bomba koymuştu. Yani böyle bir eylemi yapma konusundaki ciddiyeti istihbaratçılar açısından tartışılmaz biriydi. Yılmazer bu konuda İstanbul’un istihbarat şube müdürü Ahmet İlhan Güler’i suçluyor; “İstanbul Valiliği ve emniyeti koruma önlemi konusunda bütün kademeleriyle sorumludur.”

GÖREV İHMALİM VAR

Ancak kendisinin başında olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü C Şubesine de aynı uyarı gitmişti. Üstelik istihbaratın başındaki Sabri Uzun, “Erhan Tuncel’in görevine son verilmesi ile birlikte grubun denetimsiz kaldığını, bu nedenle hemen Dink’in koruma altına alınması gerektiğini” söylemişti. Yılmazer bu konuda, “yetkilerinin olmadığı” savunması ile konuyu geçiştirmeyi tercih ediyor. Bu konuda tek söylediği, “Olsa olsa benim görevi ihmalden yargılanmam gerekir” cümlesi oldu. Yetkisinin olmadığı bir alanda neden “görevi ihmalden yargılanması gerektiğine” ilişkin ise bir açıklama yapmadı.

TUNCEL JANDARMAYA ÇALIŞIYORDU

Yılmazer’in ifadesi sırasında dikkat çeken noktalardan birisi Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanlığından yani muhbirlikten çıkartılmasının nedeni konusunda yaptığı açıklamalar oldu. Bilindiği gibi Erhan Tuncel’in yardımcı istihbarat elemanlığından çıkartılmasından sonra bilgi alınamayan Yasin Hayal grubu eylemlerini önlerinde bir engel kalmadan gerçekleştirdi. Başında Ramazan Akyürek’in olduğu Trabzon emniyeti, Tuncel’in istihbarat elemanlığından çıkartılma nedeni olarak “disiplinsiz olması” gibi gerekçeler öne sürmüştü. Yılmazer, Tuncel’in istihbarat elemanlığından çıkartılmasının nedeni olarak jandarma ve emniyet arasındaki çekişmeyi gösteriyor: “Erhan Tuncel jandarmaya çalıştığı için istihbarat elemanlığından çıkartıldı.”

Ardından Tuncel’in verdiği istihbaratlarla emniyeti yanılttığını iddia ediyor. Jandarma ile ilgili olarak yapılan soruşturmanın ise ciddi yürütülmediğini savunuyor: "Jandarma bağlantısına ilişkin Trabzon Emniyeti'nin ilk gününden itibaren tespitleri var. O günün şartlarında soruşturmaya izin vermesi gereken makamlar izin vermediği için jandarma soruşturması ilerleyemedi."

JANDARMA GÖREVLİLERİ TUTUKLANDI ANCAK SORUŞTURMALARI AYRI YÜRÜTÜLÜYOR

Dönemin Trabzon Jandarma Alay komutanı Ali Öz ile jandarma istihbarat görevlileri, Dink cinayetinden dolayı geçtiğimiz Ağustos ayında tutuklanmışlardı. Ancak jandarma görevlileri hakkındaki soruşturma 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bu dava ile birleştirilmedi. Yasin Hayal’in eniştesi Çoşkun İğci cinayetten önce jandarma görevlilerine Hayal’in bu girişimi üzerine bilgi vermişti. Ayrıca cinayetten bir gün sonra Ogün Samast yakalanmadan Trabzon jandarma komutanlığının hazırladığı, “Haber Kayıt ve Bildirim Formu” olarak adlandırılan evrakta cinayette kullanılan silahın “Ardeşen el yapımı silah” olduğu yazıyordu. Bu nedenle Trabzon jandarmasının rolüne ilişkin bir çok şüphe giderilmemişti. Eğer Yılmazer’in söylediklerinde gerçeklik payı varsa, Trabzon jandarması yalnızca Çoşkun İğci vasıtası ile değil Erhan Tuncel vasıtasıyla da cinayetten haberdardı. Fakat bu konuda Erhan Tuncel de mahkemede bir açıklama yapmadı.

Ali Fuat Yılmazer’in zaman zaman Hrant Dink cinayeti konusunda ama çoğunlukla Ergenekon davasından, cemaat üyeliğine kadar diğer suçlamalar konusunda yaptığı savunmalar bitmiş değil. 6-7-9 ve 10 Şubat tarihlerinde yapılacak duruşmalarda da Yılmazer’in savunmaları devam edecek. Belki onun satır aralarında yaptığı açıklamalardan cinayete ilişkin yeni izleri bulacağız.

grafik11