Duvar Arkası: CHP ve HDP'de başkanlık stratejisi

CHP ve HDP başkanlık oylamasında ne yapacak? TBMM Başkanı Kahraman, Pervin Buldan'a gözaltı sonrası telefonda ne dedi? Siyaset nasıl 'hasta' oldu? Gazeteciler, yazarlar gözaltına alınırken hep yanlarında olan siyasetçi... Ankara'da yılbaşı sepetine alkol yerine hangi içecek girdi? Hepsi Duvar Arkası'nda...

Google Haberlere Abone ol

BAŞKANLIK TEKLİFİ İÇİN GENEL KURUL STRATEJİSİ

AK Parti planladığı gibi yaptı, ‘Türk tipi başkanlık’ teklifini, Anayasa Komisyonu’ndan, tartışmalar kamuoyuna yansımadan geçirtti. CHP milletvekilleri ilk günden itibaren sergiledikleri performansla ana muhalefet partisinin bundan sonraki süreçte de bu işi çok ciddiye alacağını göstermiş oldular. Eş genel başkanları da dâhil 12 milletvekili tutuklu bulunan HDP de Komisyon görüşmeleri için hazırlıklıydı. Peki iki parti bundan sonra nasıl bir yol izleyecek?

Muhalefet milletvekillerine göre ‘padişahlık’ öngören teklifin yeni yılın ikinci haftası Meclis Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor. CHP ve HDP, Genel Kurul’daki oylamada nasıl bir tavır takınacağını tartışıyor.

Bu tip oylamalarda grup kararı alınamıyor ancak partiler stratejilerini grup toplantısında belirliyor. Her iki partide de oylamaya katılıp ‘hayır’ oyu vermek ya da oylama sırasında Genel Kurul salonuna hiç girmemek gibi iki ihtimal başta olmak üzere tüm şıklar masaya yatırılmış durumda.

Konuştuğumuz bir CHP milletvekili şu yorumu yaptı, “Partimizden fire olacağına dair endişemiz yok. Rejim değişikliğine kimlerin güle oynaya evet dediği, halk tarafından net görülsün diye oylamada bulunmayalım diyen arkadaşlarımız da var, oradaki varlığımızın gizli olması gereken oylamayı açığa dönüştüren tutumu bir ölçüde engelleyebileceğini savunanlar da.”

HDP grubunun da oylamaya katılıp katılmayacağının önümüzdeki günlerde netleşeceğini belirten bir parti yetkilisi, “Grubumuzdan fire kaygımız yok. Daha önceki oylamalarda, bizim varlığımıza rağmen tüzüğe aykırı biçimde ve neredeyse açık şekilde oy kullandırma eğiliminin milletvekillerine yine dayatılacağından eminiz. Bu konuda her türlü önlemi almayı planlıyoruz” dedi.

‘KEŞKE İFADE VERSEYDİNİZ...’

Meclis Başkanvekili HDP’li Pervin Buldan geçtiğimiz hafta, Iğdır'da hakkında görülen bir dava kapsamında İstanbul’daki evinden gözaltına alınarak zorla ifade vermeye Bakırköy Adliyesine götürülmüştü. 10 polisin evinden kendisini gözaltına almasıyla başlayan süreci ‘hukuk dışı’ olarak nitelendiren Buldan serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada, ifade vermediğini belirtmişti.

Siyasi kulislerde konuşulanlara göre Meclis Başkanı İsmail Kahraman, Buldan’ı arayarak geçmiş olsun dedi. “Keşke gidip ifade verseydiniz de bunlar yaşanmasaydı” diyen Kahraman’a Buldan “Bizden bunu istemeyin lütfen. Partimizin almış olduğu ilkesel karar doğrultusunda ifade vermiyoruz. 12 milletvekilimiz de bu yüzden ve hukuk dışı bir biçimde cezaevindeler” dedi.

Meclis’teki yasama yılı açılışında, İsmail Kahraman ile Pervin Buldan arasındaki samimi sohbet kameralara da yansımıştı. “Hacca gittim, orada sizin için de dua ettim” diyen Kahraman’a Buldan, “Allah kabul etsin” yanıtını vermişti.

SİYASET HASTALANDI

Meclis Başkanı İsmail Kahraman fenalaşarak hastaneye kaldırıldı ve karnındaki ana atardamarda meydana gelen baloncuk nedeniyle operasyona alındı. Tıp dilinde ‘abdominal aort anevrizması’ denilen bu rahatsızlık Meclis’te akıllara, önceki hafta beyin damarındaki anevrizma nedeniyle operasyon geçiren HDP milletvekili Mithat Sancar’ı getirdi.

Anayasa Komisyonu’nun 27 Aralık mesaisinin bir sonraki güne uzadığı, 15 saatlik çalışmasının ardından CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek fenalaşmıştı.

Milletvekillerinin son zamanlarda sıkça yaşadığı sağlık sorunlarına Meclis’in muhalefet kulisinde yapılan yorum özetle şöyle, ‘Anayasa Komisyonu’ndan hızlandırılmış mesaiyle geçirilen Türk tipi başkanlık teklifinin Meclis’te yarattığı yüksek tansiyon ile gerilim filmlerini aratmayan ülke gündemi, milletvekillerinde sağlık bırakmadı.’

Bir süredir hastanede yatan, Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ise karaciğer nakli için bekliyor. Hem Aydınlık gazetesinin hem de Sözcü yazarı Emin Çölaşan’ın yaptığı çağrılar üzerine Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Aydınlık’taki köşesinde, bin 700 kişinin Okuyan’a karaciğerinden parça vermek üzere başvurduğunu açıkladı.

CEZAEVİNDE YILBAŞI GÖRÜŞÜ

Gazeteciler, yazarlar gözaltına alınırken veya mahkemeye çıkarıldıklarında yanlarında hep o var. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu… İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi’nin ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın kurucularından Tanrıkulu’nu yıllarca insan hakları aktivisti bir hukukçu olarak izledik. 2011 seçimlerinden bu yana milletvekili olan Tanrıkulu bu davaların takipçisi olmaktan vazgeçmedi.

Son olarak meslektaşımız Ahmet Şık’ın ifadesi alınırken Çağlayan Adliyesinden sosyal paylaşım ağı olan Periscope üzerinden yaptığı kayıtları izledik. Şık’ın tutuklanması üzerine yaptığı açıklamada, Ahmet Şık’la birlikte 149 gazetecinin cezaevinde olduğunu belirten Tanrıkulu, ‘25 yıl avukatlık yapan biri olarak bir kişinin 3 ayrı terör örgütünün propagandasını yapmaktan tutuklandığını ilk kez gördüğünü’ söyledi.

Tanrıkulu, 2016’nın son günlerini de yeni yılın ilk günlerini de cezaevindeki gazetecileri ziyarete ve duruşmalara ayırmış. Cumartesi, pazar günlerinde tutuklu bulunan gazetecileri ziyaret edecek olan Tanrıkulu pazartesi ise adliyede olmayı planlıyor.

ALKOL SEPETİNDEN DEMİRHİNDİ ŞERBETİNE

Ankara’da siyaset, bürokrasi ve iş dünyasında eskiden yılbaşı hediyeleri içinde en rağbet görenler, içinde alkollü içkilerin de bulunduğu süslü sepetlerdi. Genelde üç çeşit alkollü içecek, meşrubat, çikolata, kuruyemiş ve kahveden oluşan bu gösterişli sepetler yılın son günleri dağıtıma çıkardı. Alkol yasaklarıyla birlikte sepetlerin yerini ajandalar, takvimler ve yöresel gıdaların bulunduğu paketler aldı. Bu paketlerde seyrek de olsa rastlanan, yıllardır AK Partililer’in mesken tuttuğu mekânların vazgeçilmezi bir içecek var: Demirhindi şerbeti…

Siyaset, bürokrasi ve iş dünyasının ekseriyetinin AK Parti iktidarıyla birlikte tanıdığı ve giderek artan bir iştahla içtiği demirhindi şerbeti Osmanlı padişahlarının gözdesiydi. Özellikle Kanuni Sultan Süleyman’ın demirhindi meyvesiyle çok sayıda baharatın karışımından elde edilen bu şerbete düşkünlüğü birçok kaynakta yazar. Demirhindi şerbetinin onlarca faydasından biri de ruhsal sıkıntılara iyi gelmesidir. Türkiye’nin içinde bulunduğu ruh durumu göz önüne alındığında demirhindi şerbetinin faydalarını bir kez daha gözden geçirmekte yarar var.

KARAYA OTURAN ‘HAVA SAVUNMA SİSTEMİ’

Hem sosyal medyada hem de denizcilik veya savunma sanayi alanında yayın yapan birkaç internet sitesinde ilginç bir haber göze çarptı 29 Aralık günü. Habere göre Aselsan’ın geliştirdiği ilk yerli ‘hava savunma sistemi Bora’nın prototipini taşıyan bir balıkçı teknesi, Yunanistan’ın Kos Adası’nda karaya oturmuştu. Haberde Yunanistan makamlarının olaydan duydukları şaşkınlık anlatılırken herkesin aklına takılan soru, o prototipin balıkçı teknesinde ne işi olduğuydu?

Savaş gemilerinde kullanılmak üzere yapılan bu hava savunma sistemi Tuzla’dan, üretildiği tersaneden, denemesi yapılmak üzere Antalya’ya doğru yola çıkmıştı. Prototipi taşıyan gemi, haberlerde ‘balıkçı teknesi’ diye geçince ve diğer detaylar da epey ilgi çekince ‘ilgili ve yetkili makamlar’ tarafından aranılan basın yayın kuruluşları haberi derhal değiştirdiler. Öyle ki, teknenin yükünden hiç söz etmediler. Oysa haber doğruydu. Yazılanlardaki tek yanlış -o da yanlış denilebilirse- yerli ve milli hava savunma sistemini taşıyanın, bir balıkçı teknesinden hallice, bir yük gemisi olduğuydu. Olay gizemli bir şekilde karartılmak istenince biz de biraz iz sürelim dedik ve şunları öğrendik:

Orduların envanterinde bulunan bu sistem çağ atlatacak bir icat falan değil. Özelliği, ilk yerli üretim olması. Tuzla’dan hareket eden geminin dümeninde meydana gelen arıza, geminin Kos’a kadar sürüklenerek karaya oturmasına sebep oldu. Yunanistan makamları, şaşırmakla birlikte, yüke el koymak şöyle dursun, hemen ilgililere haber vererek işleri kolaylaştırdılar. Bu kıymetli yükü savaş gemisiyle taşımak gereksizdi belki ama olayın ardından yaşanan telaşa bakılırsa taşınma şekli birilerinin canını epey sıktı.