Cumhuriyet tutuklu gazetecileri için AYM'ye başvurdu

Cumhuriyet'in avukatları tutuklanan gazeteciler için AYM'ye başvurdu. Başvuruda 'basın özgürlüğü'nün ihlaline dikkat çekildi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR-  Cumhuriyet gazetesi avukatları 'FETÖ' üyeliği davası sanığı savcı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan yazar ve yöneticiler adına Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunuldu. 31 Ekim'de Cumhuriyet Gazetesine operasyon düzenlenmiş Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun da aralarında bulunduğu, 18 yönetici ve yazarı hakkında gözaltı yapılmıştı. Operasyon sonrasında 10 yazar ve yönetici tutuklanmıştı.

Cumhuriyet'in haberine göre, başvurularda ileri sürülen savlardan ilki, tutuklama kararında kuvvetli suç şüphesini gösteren belirtilerin olmaması. Anayasa Mahkemesi, bu yıl başında verdiği “Erdem Gül - Can Dündar kararı"nda, bir kişinin suç işlediği hususunda “kuvvetli belirti” bulunmasını tutuklamanın olmazsa olmaz unsuru olarak belirtmişti. Yazar ve yöneticiler adına yapılan başvurularda, şüphenin varlığını kanıtlayıcı hiçbir açıklama olmadığının altı çizildi. Bilindiği gibi yazar ve yöneticilerimiz için verilen tutuklama kararında, tek tek gerekçe yazılmamış, toplu bir gerekçe yazılmıştı. Başvurularda, tutuklama kararındaki kuvvetli suç şüphesinin varlığına ilişkin yazılan bu toplu gerekçenin ve dayanaklarının hukuk ve mantık sınırlarının ötesinde olduğu vurgulandı.

‘DOSYADAKİ EVRAKLAR VERİLMEDİ'

Başvurularda hak ihlali olarak öne sürülen konulardan biri ise dosyadaki evrakların savunmaya verilmemesi oldu. Savcılık ifadesi sırasında sorulan soruların bilirkişi raporu ve MASAK raporuna dayandırılması nedeniyle, bunların defalarca talep edildiği ancak hiçbirinin verilmediği anlatıldı. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre bilirkişi raporları hakkında kısıtlama kararı da verilemeyeceğinin vurgulandığı başvuruda, "Bu kısıtlama genel olarak adil yargılanma hakkını, özel olarak da tutuklama önlemine karşı etkili başvuruda bulunma hakkını doğrudan ilgilendirmektedir" dendi. Başvuruda, düşünceyi açıklama ve yayma, basın ve ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği belirtildi. Türkiye’nin ifade özgürlüğü karnesindeki kötü gidiş nesnel verilerle ortaya konduktan sonra yazar ve yöneticilerimizin tutuklanmalarının politik niteliğine dikkat çekildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “uluslararası insan hakları kuruluşlarıyla bağlantı içinde olan kişilerin tutuklanmaya başlandığı bir siyasi atmosferde tutuklama tedbirinin politik amaç taşıdığı” yönündeki tespitlerine yer verilerek, yazar ve yöneticilerimiz yönünden de tutuklamaların amaç dışı kullanıldığı savlandı.  (HABER MERKEZİ)