Suikastçı Altıntaş Cumhurbaşkanlığı koruma sınavını kazanmış

Rusya büyükelçisinin katili Mevlüt Mert Altıntaş’ın'ın ablası Seher Ö. kardeşinin sürekli S. adlı polis arkadaşıyla birlikte hareket ettiğini anlattı: "İlk yıl Ankara’ya gittiğinde Cumhurbaşkanlığı koruma sınavlarına girdiler. İkisi de kazandı ama henüz 1 yıllık polis olmadıkları için olamadı."

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u Çağdaş Sanat Merkezi’ndeki sergi açılışında vuran 22 yaşındaki Mevlüt Mert Altıntaş’ın ablası Seher Ö. Hürriyet'ten Banu Şen'e konuştu. Kardeşinin polis okuluna gitmeden önce denize girip içki içtiğini anlatan Seher, "5 vakit namaza polis okulunda başladı" dedi.

Mevlüt Mert Altıntaş’ın hem İlahiyat hem de Kamu Yönetimi okuduğunu anlatan abla Seher Ö. "Karanlıktan bile korkardı. Kavgacı, gürültücü değildi. Kardeşim saftı" diye konuştu.

Kardeşinin sürekli S. adlı arkadaşının peşine takıldığını anlatan Seher Ö, ikisinin birlikte Cumhurbaşkanlığı koruma sınavına da girdiklerini ve sınavı kazandıklarını söyledi. Söher Ö, şunları anlattı:

5 VAKİT NAMAZA POLİS OKULUNDA BAŞLADI

“Ben küçükken babam vefat etmiş. Annem 4 yaşımdayken evlenmiş. Çalıştığı için kardeşimle bizi anneannem dedem büyüttü. Kardeşim ve mahallece hepimiz, yazları camiye gittik. Ben de Kuran öğrendim ama devam ettirmedim. Kardeşim de Kuran okuyordu. Teravih ve cuma namazlarına giderdi. 5 vakit namaza polis okulunda başladı. Çalışkan bir çocuktu, kafası çalışıyordu. Ortaokuldayken Konaklı Dershanesi’ne gitti. Cumhuriyet Anadolu Lisesi’ni kazandı. Lise 3’te, ‘Anne ben dershaneye gitmeyeceğim. Kendimi deneyeceğim eğer tutturursam gireceğim tutturamazsam bakacağım’ dedi. ÖSS’ye de girdi.

Polis olmak gibi bir hayali yoktu. Biz ailece karar aldık. Polislik sınavlarına gitti. Sonuçta KPSS yok ve devlet okulu. Maddi anlamda daha az külfet var ve işi garanti bu sebeple polisliği seçtik, daha hayırlı olur diye… Körfez Dershanesi’ne kesinlikle gitmedi. Söylendiği gibi bize bir işadamı yardım etmedi. Dekontlarını çıkarsınlar. Kardeşimi annem okuttu. Körfez Dershanesi’ne giden kişi ise bendim. Önceden zaten FETÖ diye böyle şeyler yoktu. Birçok arkadaşım, sınıf arkadaşlarımla birlikte 1999’da gittik. Sadece eğitim gördük. O şekilde hiçbir şey görmedik.

DENİZE GİRER İÇKİ İÇERDİ

Kardeşim polis okuluna gittiği döneme kadar denize de girerdi. İçki bile içtiğini biliyorum ben. Kuran okuyacaksın, namaz kılacaksın diye zorlamadık. Böyle bir aile değiliz. Resimlerime baksınlar, yerine göre davranırım. Okula başladığı ilk sene bir şey yoktu. İkinci sene namaz kılmaya başladı. Sürekli denize gideriz burada, sonra yavaş yavaş denize girmemeye başladı. Her geldiğinde, ‘Senin hiç çevren yok mu. Git gez’ diyordum.

ÇOCUĞUMUZU DEVLETE EMANET ETİK

Annem Ankara’ya birçok kere yanına gitti. Hatta bu olaylardan olduktan sonra da sordum, ‘Anne hiç mi bir şey görmedin, hiç mi bir şey hissetmedin’ dedim. ‘Kızım ben dolaplarını içlerine kadar sildim yerleştirdim, sadece bir Kuran-ı Kerim’ vardı. Başka da ne bir kitap ne bir şey görmedim’ dedi. Aile olarak hiçbir şey hissetmedik. Biz çocuğumuzu okula gönderdik, devlete emanet ettik. Diyarbakır’a, Hakkâri’ye birçok yere gitti. Biz peşinden oralara koşamayız.

İLAHİYAT VE KAMU YÖNETİMİ OKUYORDU

Biz de hep dışarıdan yeni bir şey öğreniyoruz. Aslında ilk başta Ankara’ya gitmesini bile istemedik. Tutturdu ‘S. ile birlikte Ankara’ya gideceğim’ diye. Ayrıca 2 üniversite okuyordu. Biri ilahiyat diğeri kamu yönetimi. Bize söylediği tek şey, ‘Ben yükseleceğim. Amir olacağım.’ Bizden hep uzakta tutmuşlar. O şekilde beynini yıkamışlar. Öyle bir şey yapmış ki hiçbir şey hissettirmedi. Önceden Facebook’u vardı. Okula başladığından beri yok. Instagramı varmış benim haberim yok. Kuzenim takip isteği göndermiş. Onu bile kabul etmemiş. Twitter kullandığını bile bilmiyordum. Yakıştıramıyoruz, anlam veremiyoruz. Normalde böyle giyinmezdi. Takım elbise giymezdi. Arapça bilmiyordu. Yanımızda hiç konuşmadığı için bilmediğini düşünüyorum.

EVLENMEK İÇİN ÇOK ISRAR ETTİ

Ekimde en son izne geldiğinde o kadar çok ‘Bana birini bulun, ben evlenmek istiyorum’ dedi ki... Bana fenalık geldi. Dayanamadım. ‘Yeter artık. Daha gençsin. Gez toz’ dedim. 10 günlük izinde her gün, ‘Anne bana kız bulun’ dedi. Hatta birkaç kişiye bakıldı. Geldi ‘kız bulun’, gitti ‘kız bulun.’ Tek konuşulan buydu son izninde. Niye bu kadar çok ısrar etti? Ne oldu? Bilmiyorum… Belki bekar olduğu için sen yapacaksın diyorlardı. Belki belli pişmanlıkları da vardı. Kopamadı. Çıkamadı. Belki bizimle tehdit ettiler. ‘Ailene zarar veririz’ diye... Onu da bilemiyoruz. Keşke gidip teslim olsaymış, anlatsaymış.

15 TEMMUZ’DA DİYARBAKIR GÖREVİNDEYDİ

15 Temmuz gecesi ameliyattan yeni çıkmıştım. Omzumdan ağır bir ameliyat geçirdim. Bir arkadaşımdan öğrendim olayları. Ondan sonra kardeşim aradı. Diyarbakır görevindeydi. İki gün sınava gelecekti ve S.’nin 16 Temmuz’da nikahı vardı. Ona da gidecekti. Bizi aradı, ‘Anne ben havaalanına indim. Burası çok karışık. Ne olacağımız belli değil. Hakkını helal et’ dedi. Ondan sonra olayların farkına vardık.”

KARANLIKTAN BİLE KORKARDI

Çok cesaretli bir çocuk değildi. Karanlıktan bile korkardı. Kavgacı, gürültücü değildi. Evet, kardeşim saftı. Kandırılması çok kolaydı. Büyük bir ihtimalle polis okulunda 1. sınıfta gözlemlendi. Biraz Kuran okuduğu için, biraz da dine yatkınlığıyla tam istedikleri kişiydi. 2.sınıftan sonra da istedikleri gibi çevirdiler, kullandılar diye düşünüyoruz. İkinci sınıfta da, okulda S. ile tanışıyor. Ankara’ya gidiyorlar. Ev tuttular, kredi çekip içini döşediler. S. evlenene kadar birlikte yaşadılar. Bir yere göreve gitse bile S. ile gidiyordu.

CUMHURBAŞKANLIĞI KORUMA SINAVINA GİRDİ

İlk yıl Ankara’ya gittiğinde hatta Cumhurbaşkanlığı koruma sınavlarına girdiler. İkisi de kazandı ama henüz 1 yıllık polis olmadıkları için olamadı. Anneme söylediğinde sevindik. Çok güzel bir şey sonuçta.’ İnşallah olur’ dedik. Şimdi şimdi aklıma geliyor. İyi ki de olmadı. Bu buralara kadar nasıl geldi? Artık arkasında nasıl bir güç, ne varsa?