BM: 15 Temmuz sonrası işkence yaygın

Birleşmiş Milletler'den Türkiye'ye işkence uyarısı geldi. Birleşmiş Milletler İşkence Raportörü Nils Melzer, '15 Temmuz sonrası işkence ve diğer kötü muamele biçimlerinin yaygın olduğu' tespitinde bulundu; korku ve güvensizlik nedeniyle şikâyetlerin az olduğunu belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Birleşmiş Milletler İşkence Raportörü Nils Melzer, bir haftadır çeşitli illerde yürüttüğü temaslar sonucunda ön raporunu yayımladı. Raporda 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Türkiye'de yaygın işkence ve kötü muamele olduğu izlenimi vurgulandı. Melzer, 15 Temmuz sonrası alınan kapsamlı önlemlerin toplumun geniş kesimlerinde korku ve güvensizlik havası yarattığı, sivil toplum örgütleri, hukukçular ve doktorların bile yetkilileri eleştiren süreçler başlatmaktan çekindiği uyarısında bulundu.

Raporla ilgili ayrıntılar şöyle:

  • Ön rapora göre, 'FETÖ diye ifade edilen Gülen hareketi'yle ilişkili olduğundan kuşkulanılarak gözaltına alınan ya da tutuklanan kişilerle ve avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde kayıt altına alınan tanıklıklar, 'darbe girişimini izleyen günler ve haftalarda işkence ve diğer kötü muamele biçimlerinin yaygın olduğuna' işaret ediyor. Raporda, bu ihlallerin özellikle gözaltına alınma sırasında ve gözaltında gerçekleştiği kaydedildi.
  • BM raportörü ilk dönemin ardından kötü muamelenin ortadan kalkmış göründüğünü, yer yer sözlü tehditler dışında şu anda devam etmekte olan işkence ve kötü muamele şikâyeti almadıklarını söylüyor.

'KORKU İKLİMİ ŞİKÂYETİ ENGELLİYOR'

  • Raportörün en önemli tespitlerinden biri, bu dönemde işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyenlerin çoğunun 'kendilerine ya da ailelerine zarar verebileceği korkusuyla ve savcılar ve yargının bağımsızlığına duyulan güvensizlik nedeniyle şikayette bulunmadıkları' yönünde. Bu nedenle muhtemelen resmi başvuruların sayısının, gerçek şikayetlerin çok çok altında olduğuna dikkat çekildi.
  • Raporda, işkence ve kötü muamelenin çeşitli kaygılarla resmen bildirilmemesi 'önemli bir sorun' olarak nitelendi. Buna göre, hükümetin 15 Temmuz'a karşı aldığı çok kapsamlı önlemler, toplumun geniş kesimlerinde bir korku ve güvensizlik havası yaratarak, sadece tutuklananlar ve aileleri değil sivil toplum örgütleri, hukukçular ve doktorları bile hükümeti ve yetkilileri eleştiren süreçler başlatmaktan alıkoyuyor.

'OHAL KOŞULLARI ÖNÜNÜ AÇTI'

  • Melzer'e göre bazı yeni yasa ve kararname, işkence ve kötü muameleye müsait ortamlar yaratıyor. Bunlar arasında 30 gün yargı önüne çıkarılmadan gözaltı, 5 gün avukatla görüşme yasağı, 'terör zanlıları'nın avukatlarıyla görüşmelerinin dinlenmesi ve 'terörle mücadele operasyonları'na katılan güvenlik güçlerine cezai soruşturma muafiyeti getirilmesi var.
  • Binlerce yargıç ve savcının ve diğer yetkilinin görevden alınması şikayetlerin zamanında incelenememesine neden oluyor.

'PKK SORUŞTURMALARINDA ZORLA İTİRAF POLİTİKASI'

  • Raporda, "PKK sempatizanı ya da mensubu olduğu kuşkusuyla gözaltına alınan kadın ve erkeklerden çok sayıda işkence ve kötü muamele tanıklığı aldık" ifadesine yer verildi. Buna göre, tanıklıklarda kolluk güçlerinin bunu itiraf ya da pişmanlığa zorlamak için yaptığı iddiası çokça dile getirildi. Bir çok kişi de başkalarından işkence altında alınmış ifadelerle gözaltına alınıp tutuklandıklarını anlattı.

'TUTUKLU KAPASİTESİ YÜZDE 200 AŞILDI'

  • Raporda, nezarethane ve cezaevleriyle ilgili yetersizliklere de dikkat çekildi. Cezaevlerinde koşulların ve altyapının genel olarak 'kabul edilebilir' olduğu kaydedilse de, Silivri 9 numaralı kampüsü örneğinde olduğu gibi bir kısmında tutuklu sayısının kapasiteyi yüzde 200'lere varan düzeyde aştığına dikkat çekildi.

'NEZARETHANE KOŞULLARI TEMEL HAKLARI İHLAL EDİYOR'

  • Polis nezarethanelerinde ise OHAL kararnameleri kapsamında insanların 30 gün tutulabildiğini hatırlatan Melzer, "Bu yerler insanların 48 saatten uzun tutulabilmesine uygun değil" diyerek mahremiyet, temiz hava ve güneş yokluğu, kalabalık, sürekli parlak ışık, kalabalıktan kaynaklanan sorunları öne çıkardı.

HÜKÜMETE ÇAĞRI

  • Raportör Melzer, 'daha önce işkence ve kötü muamele ile mücadelede başarılı olabildiğini göstermiş olan' Türkiye hükümetinden, 'sıfır tolerans' politikasını hayata geçirmesini ve tüm şikayetleri titizlikle soruşturmasını istedi. Melzer hükümeti 'özellikle her düzeydeki devlet görevlilerine, kendilerinden, bütün işkence ve kötü muamele iddialarını bildirmeleri, soruşturmaları ve sorumluları adalet önüne çıkarmalarının beklendiğini net bir şekilde anlatmaya' çağırdı.

'YETKİLİLER REDDETTİ AMA...'

  • BM raportörüne göre, Türkiye'de işkence ve kötü muameleyi önlemeye yetecek kurumsal ve yasal çerçeve mevcut. Görüştüğü yetkililerin işkence konusunda 'sıfır tolerans'ı savunduğunu söyleyen Melzer, "Hiçbir yetkili işkence ve kötü muamele konusundaki mutlak uluslararası yasağa karşı çıkmadı ve buna istisnalar olabileceğini ima etmedi" dedi. Ancak Melzer, "Görüşmelerimde yasal ve kurumsal çerçeve ile uygulama arasında ciddi farklılıklar yaşandığına dair çok sayıda iddia da dile getirildi" eleştirisi yaptı.

RAPOR NASIL HAZIRLANDI?

27 Kasım-2 Aralık tarihleri arasında Ankara, Diyarbakır, Şanlıurfa ve İstanbul'da incelemelerde bulunan BM Raportörü; Dışişleri, Adalet ve İçişleri Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Ankara ve Diyarbakır Başsavcılıkları, Adli Tıp Kurumu yetkililerinin yanısıra; hak savunucuları, avukatlar, doktorlar, bağımsız örgütler, diplomatlar ve bizzat tutuklu ya da gözaltında tutulan kişilerle görüştü. Melzer, bir adli tıp uzmanıyla birlikte Sincan, Diyarbakır, ve İstanbul'da bazı cezaevleri ve polis nezarethanelerini ziyaret etti, kadın, erkek ve çocuk yaşta tutuklu ve zanlılarla konuştu. (BBC Türkçe)