Başak Demirtaş gözaltı gecesini anlattı

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın alındığı geceyi ve sonrasını ilk kez dihaber'e anlatan eşi Başak Demirtaş, gece saat 01.20'de "Tebligat iletmeye geldik" diyerek kapıya dayanan polise, eşbaşkan Demirtaş'ın "Kaçacak olsam bu mücadeleyi yürütmem" karşılığını verdiğini söyledi. 1982’de yine bir gece yarısı babası alınan Başak Demirtaş, "Geçen yıllarda hiçbir şey değişmedi” dedi. 

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, 4 Kasım’da gece yarısı düzenlenen baskınla gözaltına alınan eşi ile yaşadıklarını anlattı. Başak Demirtaş, 4 Kasım gecesi saat 01.20 sıralarında komşularının telefonu ile uyandıklarını ifade ederek, “Aşağıdan bir komşumuz aradı ve polislerin yukarıya çıktığını söyledi. Eşim, ben ve çocuklarım uyuyorduk. Eşimi uyandırdım ‘Polisler geldi’ dedim. Çok geçmeden zaten kapı zili çaldı” diye konuştu.

'KİM O?' DİYE SORDUK...

Dihaber’den Dicle Müftüoğlu ve Ayşe Güney'in haberine göre, kapı çaldığında “Kim o” diye sorduklarını ancak polislerin kendilerini tanıtmadıklarını ve “Tebligat iletmeye geldik” dediklerini söyleyen Demirtaş, “Biz ne tebligatı olduğunu sorduğumuzda savcılık tarafından gönderilmiş bir tebligat olduğunu söylediler. Biz ‘Nereye geldiğinizi biliyor musunuz?’ diye sorduğumuzda, ‘Selahattin Demirtaş’ın evine geldik savcılıktan tebligat var. Kapıyı açarsanız size göstereceğiz’ dediler” diye anlattı.

'ÇOCUKLARLA KONUŞMUŞTUM AMA...'

Avukatlar gelmeden kapıyı açmayacaklarını söyleyerek avukatlarını aradıklarını, o sırada eşinin sosyal medyaya baktığında eş zamanlı bir operasyon olduğunu anladıklarını dile getiren Demirtaş, bu sırada evdeki atmosferi şöyle aktardı: “Çocuklar uyuyordu, onları uyandırdık. Ben birkaç gün öncesinde çocuklarla böylesi bir durumu yaşayabileceğimiz yönünde konuşmuş, onları hazırlamaya çalışmıştım. Çocukları hazırladığımı düşündüm ama çok da öyle olmadı. Küçük kızım biraz tedirgin oldu. Ağlamaya başladı ben de onları evden çıkartmak istedim ama onlar gitmek istemeyince kalmaları yönünde bir karar verdim. Bu süre zarfında polisler sıkça zile basıyorlardı ve kapıyı açmamızı istiyorlardı. Avukatın gelmesini beklemek istemediler. Başkan, ‘Zaten kaçacak olsam bu mücadeleyi yürütmem. Buradayım hazırlanmamız lazım’ dedi. Onlar da sürekli zil ile tacizde bulundular. Bir tehdit yoktu ama sürekli olarak kapıyı açmamız gerektiği yönünde bir baskı uyguladılar.”

Demirtaş, eşinin tebligatı görmek istemesi üzerine avukatların gelişini beklemeden kapıyı açtıklarını, Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan bir gözaltı kararı olduğunu kaydetti. Eşinin hazırlanırken içeriye sadece bir polisin girdiğini aktaran Demirtaş, kapıda beklediğini ve evde bir arama yapılmadığını dile getirdi.

'KOMŞULARA İZİN VERİLMEDİ'

Başak Demirtaş, o geceye dair bir başka önemli konu olan evlerinin çevresindeki polis hareketliliğine de dikkat çekti. Yangın merdiveni dahil, apartmanın her katına çok sayıda polisin yerleştirildiğini aktaran Demirtaş, “Komşular hareketlilik olduğunu anlayıp dışarıya çıkmak istediklerinde kafalarına silah doğrultularak evden çıkmalarına izin vermemişler” dedi.

Eşinin hazırlandıktan sonra vedalaşıp evden çıktığını, küçük kızı ile vedalaşmasının zor olduğunu söyleyen Demirtaş, “Küçük kızım duygularını çok belli eden bir çocuk. Her çocuk gibi babasına da düşkündür. Gitmesine izin vermedi, babası da gitmesi gerektiğini, sonra geri döneceğini söyledi. Benimle vedalaşırken de ‘Korkacak bir şey yok’ dedi. Ben de ‘Zaten korkmuyorum ki, rahat ol’ dedim” diye anlattı.

'BABAM DA GECE BASKINI İLE ALINDI'

Benzer bir durum ile daha 5 yaşındayken de karşılaştığını ve 1982 yılında babasının bir gece baskını ile gözaltına alındığını belirten Demirtaş, hem o günü hem de bugün ile olan benzerliklerini şöyle anlattı: “5 yaşlarında iken benim çocuklarımın durumu ile karşılaşmıştım. Babamı almışlardı 1982 yılında. Diyarbakır’daydık, yine bir gece yarısı polisler gelmişti. Tabii biz o zaman çok da anlamıyoruz. Sadece annem zaman kazanmaya çalışıyordu, babamın kıyafetlerini giyebilmesi için. Onu hatırlıyorum, annemin soğukkanlılığını hatırlıyorum. Ben de öyle oldum. (Gülümsüyor) Demek ki insan öyle bir durumda soğukkanlı olabiliyormuş. Geçen yıllarda hiçbir şey değişmedi."

Demirtaş, “Yanlış bir şey yapmadık onu biliyorum. Eşim de hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadı. Her zaman doğru, meşru mücadeleyi yürütüyordu. O yüzden korkmak için ve güçlü olmamak için bir neden yoktu” dedi.

‘BİNLERCE İNSAN NE YAŞADIYSA…’

Aile olarak eşinin tutuklanmasının kendilerini nasıl etkilediği sorusuna ise Başak Demirtaş, aslında diğer ailelerden farklı şeyler yaşamadıklarını şu sözlerle dile getirdi: “Binlerce, on binlerce çocuk bugün mağdur oldu, babalar, çocuklar, eşler. Onlar ne yaşadılarsa bizimkiler de onları yaşadılar.”

Aileden yalnızca kendisinin görüşe gittiğini, ne eşinin anne ve babasının ne de çocuklarının henüz görüşe gitmediğini söyleyen Demirtaş, çocuklar için ilk görüşmenin açık görüş şeklinde olmasının daha iyi olabileceği kanaatiyle böyle bir karar aldığını da ekledi. Görüşlerde de eşinin koşullarından öte farklı konular üzerine sohbet ettiklerini belirten Demirtaş, “Tek kişilik bir yerde kalıyor. Havalandırması da var. Havalandırmayı kullanıyor gün içinde. Tutuklu bir diğer vekil Abdullah Zeydan ile birlikte kalmak için başvurularda bulunmuş, onun için bekliyorlar. Diğer siyasi tutsaklarla bugüne kadar herhangi bir teması olmamış” diye özetledi eşinin koşullarını.

EDİRNE’YE BAĞLAMA YAĞDI!

Selahattin Demirtaş’ın avukatıyla yaptığı görüşmede ilk talebi olan bağlamanın kendisine ulaşıp ulaşmadığı sorusuna Demirtaş, talebin yerine geldiğini belirterek, “İlk anda çokça bağlama gitmiş cezaevine. Özellikle Alevi dernekleri çok önemsemişler. Biliyorsunuz onlar için bağlamanın büyük bir anlamı var. Sordum ben de içeriye 1 tane bağlama almışlar, çalıyor ara ara. İyi besteler beklediğimi söyledim. Güldü o da” dedi.

Demirtaş’a günde 5 gazete verildiğini, televizyon izleme şansının olduğunu, roman okumaya, gelen mektupları yanıtlamaya çalıştığını dile getiren Başak Demirtaş, “Roman ve şiir kitapları okuyor. En son Aslı Erdoğan’ın romanlarını götürdüm. Mehmet Uzun’un Kürtçe kitaplarını götürdüm. Kürtçe sözlük, dergi kitap istedi. Dil üzerine çalışıyor. İçerden ve dışarıdan, farklı şehirlerden, dünyanın farklı yerlerinden çok sayıda mektup geliyor” diye anlattı.

Kılıçdaroğlu'na 'CHP'ye daha fazla sorumluluk düşüyor' dedim

Selahattin Demirtaş’ın gözaltına alınmasıyla birlikte bir 'dayanışma çemberi' oluştuğunu söyleyen Başak Demirtaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da telefon ile geçmiş olsun dileklerini aktardığını, kendisinin de “Bundan sonra CHP’ye daha fazla sorumluluk düşüyor” dediğini, Kılıçdaroğlu’nun ise, “Bundan sonra bu karanlık günlerden Türkiye’yi aydınlık günlere çıkarmak için elimizden geleni yapacağız” yanıtını verdiğini aktardı.