Newroz'un yaşadığına ne denir?

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarının gözaltına alınmasını birçok Diyarbakırlı protesto etti. Protesto eylemi başkanlar tutuklanıp cezaevine gönderilinceye kadar devam etti. Polis, eylemlerin başladığı 26 Ekim’de belediye önünde toplanan insanlara müdahale etti. Müdahaleden dolayı milletvekilleri dahil çok sayıda insan yaralandı, gözaltına alınanlar oldu. Bunlardan biri de Newroz Reşitoğlu'ydu...

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne ta Ankara Etimesgut’tan atanan kayyım Cumali Atilla, hiç zaman kaybetmeden, sabah erken saatte görevine başlamıştı. Öğle saatlerinde ise, belediyeyi cepheden gören Lise Caddesi’nde Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Büyükşehir Belediyesi'ne kayyım atanmasını kınayan bir konuşma yapıyordu. Yanında Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, Diyarbakır ilçe belediye başkanları da vardı.

Tuncel küçük sayılabilecek bir gruba hitap ediyordu, ama söyledikleri önemli şeylerdi. “Kayyımı siyaseten de hukuken de tanımıyoruz” cümlesini yeni kurmuyordu. “Halkımızla her konuştuğumuzda, ‘neden hâlâ Ankara’dasınız, neden istifa edip dönmüyorsunuz’ diye soruyorlar bize. Devlet, hükümet bunu iyi okumalı” cümlelerini ise ilk kez yüksek sesle dile getiriyordu.

isken33

NEWROZ’UN KIRIK AYAĞI

Basın açıklaması bitince, hemen yakındaki Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na uğradım. Newroz Reşitoğlu ile orada karşılaştım. Sol ayağı alçıdaydı ve bir koltuk değneği ile yürüyebiliyordu.

“Ne oldu ayağına?” diye sordum.

“Kırıldı” diye cevap verdi.

“Evet ama, nasıl kırıldı?”

Genç bir adam Newroz Reşitoğlu. Yüz ifadesi yumuşak olsa da ciddi konuşuyor. Ayağı ne zaman kırıldı, henüz bilmiyorum, ama elinde tuttuğu koltuk değneğine alışmış görünüyor. Sol ayağını maçoluğundan falan değil, mecburiyetten uzatıyor.

“Belediyenin önünde oldu” diye cevaplıyor beni. Kısa cevabından dolayı, 'konuşmak istemiyor mu acaba' diye düşünüyorum. Ama öyle değilmiş, aslında yaşadıklarını herkesin bilmesini istiyormuş.

DEMOKRATİK HAK, KIRIK HATIRA

Bazı insanlar başlarından geçenleri anlatırken heyecanlanırlar, olayı bir kez daha yaşar, öfkelenir, hatta ağlarlar. Newroz Reşitoğlu öyle değil, soğukkanlılıkla ve ayrıntıları atlamadan anlatıyor yaşadıklarını.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı gözaltına alınmış, bir gün sonra erken saatlerde Diyarbakırlılar belediye önünde toplanmaya başlamıştı. Bunların arasında Newroz Reşitoğlu da varmış. Reşitoğlu, “26 Ekim’de demokratik hakkımı kullanmak üzere belediyenin önüne geldim” diye anlatmaya başlıyor.

“Belediye başkanlarımız gözaltına alınmıştı. Bunu protesto etmek için ben de demokratik hakkımı kullanarak belediyenin önüne geldim. DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel belediye binasındaydı. Binadan çıkınca konuşma yapmak istedi. Bu sırada polis müdahale etti. Tuncel’in yanında HDP’li milletvekili Sibel Yiğitalp ve başka partililer de vardı. TOMA’dan su sıkılınca bir halka olduk onlarla. TOMA’nın suyu bitti, gitti. Başka bir TOMA geldi, o da su sıktı. Su kesilince Sebahat Tuncel polislere yönelik sert konuşmalar yapıyordu, ‘Bu yaptıklarınız için yargılanacaksınız’ diyordu. Bu arada polisler bizim gruba saldırdı. Copla vurmaya başladılar. Beni gruptan ayırdılar. Copla, tekmeyle dövdüler beni. Sol ayağıma da darbe alıyordum, ‘Vurmayın, ayağım sakat’ dedim, ama daha çok vurdular. Beni yere yatırıp ters kelepçe taktılar. Daha önce trafik kazasında kırılan ve platin takılan ayağımın üstüne bastılar, copla vurdular. ‘Bizden hatıra kalsın’ dediler.”

OTOBÜSTE 40 DAKİKA

Ardından polis otobüsüne götürmüşler Newroz Reşitoğlu’nu. Sürükleyerek, döverek… Otobüste, aralarında kadınların da olduğu 7 kişi daha var gözaltına alınan. Yaklaşık 40 dakika otobüsün içinde beklemişler. “Ayağım çok kötüydü” diyen Reşitoğlu, otobüste yaşadıklarını da anlattı:

“Acıya dayanamıyordum. Başımı otobüsün camına vurmaya başladım. Gözaltına alınan kadınlar beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Otobüsün önünde oturan polis, ‘Bırakın kırsın camı, bir tarafını kesip öldürsün kendini’ diyordu. Sonra devlet hastanesine götürdüler bizi. Ellerimiz kelepçeliyken muayene etti bizi doktor. İçeride polisler vardı ve doktorlar da buna itiraz edemiyordu. Doktorlar da korkuyor tabii, açığa alınabilirler, ihraç edilebilirler.”

Newroz Reşitoğlu, bir gün sonra bir daha getiriliyor hastaneye. Ayağı alçıya alınıyor bu sefer. Ağrıları dindirecek ilaçlar yazıyor doktor. Bu ilaçların gözaltında tutulduğu 7 gün boyunca kendisine ulaştırılmadığını, ilaç reçetesinin ailesine verilmediğini anlatıyor. Ayağının acısına dayanamadığı zamanlar olmuş, gözlerinden yaşlar gelmiş ve zayıflık gösterdiğini düşünüp kendine çok kızmış.

TUVALETE GİDEMEMEK

Ayağının acısına bir süre sonra tuvalete gidememe sancısı da eklenmiş. Gözaltında tutulduğu spor salonunda yaşadıklarını da şöyle anlattı, “Spor salonunda polise ifade vermek için bekleyen 150 kişi vardık. Belediyenin önünden gözaltına alınanların hepsinde darbe izleri vardı. Birinin kolunda çıkık vardı, bir başkasının ayağı incinmişti mesela. Ama en kötü durumda olan bendim. Ayağım kırıktı ve alaturka olduğu için tuvaleti kullanamıyordum. Bu yüzden iki gün bir şey yemedim. Ama karnıma sancılar girmeye başladı. Tuvalete gitmek tam bir işkence oldu benim için. Çünkü 100 metreden fazla yürümem, bir üst kata çıkmam ve alaturka tuvaleti kullanmam gerekiyordu. Benimle birlikte gözaltında olan arkadaşlar bir çözüm aradılar ve plastik sandalyelerden birinin oturma yerini kesip kullanabileceğimi söylediler. Tabi bunun için polisten izin almamız gerekiyordu. Önce itiraz ettiler, 'devletin demirbaş malına zarar veremeyiz' diye. Arkadaşların kendilerinin bir plastik sandalye alabilecekleri yönünde önerisi oldu. ‘Yoksa biz de yemek yemeyeceğiz’ dediler. Böyle kararlı davranınca izin verdiler.”

7 GÜN SONRA

Kırık ayağıyla 7 gün gözaltında kaldıktan sonra polise ifade verebilmiş Newroz Reşitoğlu. Dediğine göre 8 sayfalık bir ifadeden sonra savcılığa çıkmadan serbest bırakılmış. Şimdi bir yandan tedavi oluyor, bir yandan polis ifadesinin savcılığa gitmesini ve hakkında açılacak olası bir davayı bekliyor.

Newroz Reşitoğlu başından geçenleri anlatırken ben de aklımdan mevcut hükümetin “işkenceye sıfır tolerans” teminatını geçiriyordum. Başarısız darbe girişiminden sonra artan gözaltında işkence iddialarına karşı bakanlık düzeyindeki yetkililerin hep bir ağızdan “işkence yoktur” deyişlerini de hatırlayıp durdum. Newroz Reşitoğlu’nun yaşadıkları neydi?