Eşbaşkanları 'FETÖ' polisleri dinlemiş

Gültan Kışanak ve Fırat Anlı'nın avukatı Mehmet Emin Aktar, müvekkillerinin telefon konuşmalarının sorulduğunu söyledi. "Aktar, Öyle anlaşılıyor ki telefon dinlemelerini de şimdi FETÖ'cü oldukları anlaşılan polis ve yargı mensupları gerçekleştirmiş" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Gültan Kışanak ile Fırat Anlı'nın avukatı Mehmet Emin Aktar, "Mahkemenin kararı siyasidir" dedi.

Aktar, sorguda başkanlara sorulan sorular hakkında şu bilgileri verdi:  "2011'den 2013'e kadar telefonlarını dinlemişler. 2013'ten sonra telefon dinlemeleri bitiyor, çünkü barış süreci başlıyor. Öyle anlaşılıyor ki telefon dinlemelerini de şimdi FETÖ'cü oldukları anlaşılan polis ve yargı mensupları gerçekleştirmiş."

'KÜRDİSTAN' SORULARI

Gültan Kışanak'a "Neden Kürdistan'ın başkentine hoş geldiniz", "Neden Kürdistan dört parçadır dediniz" gibi sorular sorulduğunu belirten Aktar, Fırat Anlı'ya da değişik zamanlarda yaptığı konuşmalar hakkında sorular yönetildiğini ifade etti.

Kışanak ve Ata, Kandıra cezaevindeKışanak ve Ata, Kandıra cezaevinde

'TUTUKLAMALAR ÖNCEDEN PROGRAMLANDI'

Gültan Kışanak ile Fırat Anlı'nın gözaltına alınıp tutuklanmasıyla ilgili programın önceden hazırlandığını iddia eden Aktar, şunları söyledi: "Gültan hanım yurtdışındaydı, onun gelmesini, Meclis Darbe Komisyonu'nda ifade vermesini beklediler. Diyarbakır'a gelir gelmez, daha havaalanında gözaltına aldılar. Aynı saatlerde Fırat beyi de evinden aldılar. Benim deneyimlerimden edindiğim izlenim, çok önceden hazırlık yapıldığı yönünde. Neyle suçlanacaklar, ne kadar gözaltında kalacaklar gibi hazırlıkların yanı sıra, hangi cezaevine konulacakları da önceden planlanmıştı."

DTK'DEKİ KONUŞMALAR

Kışanak ile Anlı'nın, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) toplantılarına katılmakla suçlandıklarına söyleyen Mehmet Emin Aktar, "DTK sivil, legal siyaset yapan bir kurumdur. Böyle bir kurumun toplantılarına katılmak, burada konuşmak suç olamaz. Bu yaklaşım DTK'yi de terör örgütü gibi göstermek anlamına geliyor ki bu da doğru değildir. Öyle görünüyor ki muhalif her kişi, her kurum 'terörist' olarak gösterilmek tehlikesiyle karşı karşıyadır" dedi.