Ne etti bu El-Nusra size?

Ne oldu da Ankara şimdi eski El-Nusra'yı satıyor? Acaba burada bir söz geçiremezlik sıkıntısı mı var? Örgütün, El-Kaide’nin kolu olmaktan çıkıp Ankara’nın oradaki kolu haline gelmeye niyetinin olmayacağı fazla mı âşikâr?

Google Haberlere Abone ol

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, El-Kaide’nin Suriye kolu El-Nusra’nın Halep’ten çekilmesi, silahlı muhalefetin geri kalan kısmının da kendini El-Nusra’dan ayırması gerektiğini söyledi.

Uluslararası Suriye görüşmeleri dolayısıyla bulunduğu İsviçre/Lozan’da Cumartesi günü gazetecilere konuşan TC Dışişleri Bakanı, ilkin Ankara’nın bugüne kadarki Suriye politikasına yapışmış etiketlere bir yenisini ekledi: gayriciddîlik. Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kısa süre öncesine kadar sürdürdüğü, El-Nusra’yı meşrulaştırma gayretlerinden vazgeçildiğini ifade etmiş oldu.

İkincisi, bundan sonrası için de, yeni olmayacak dualara yeni aminler hazırladıklarını belli etti. El-Nusra’dan yoksun kalacak silahlı muhalefetin Rusya destekli Suriye ordusu, milis gücü Ulusal Savunma Kuvvetleri, İran askerleri ve Hizbullah karşısında tutunma ihtimalinin bulunmadığını bile bile “Nusra’dan kendilerini ayırsınlar” demenin anlamsızlığını nasıl olsa Türkiye’deki iktidar cephesinde mesele edecek kimse yok.

Böylece, üçüncüsü, bütünüyle iç politikaya yönelik dış politika saçmalığının varabildiği boyutları ortaya koydu. Sadece varabildiği saçmalık boyutu değil sorun olan; bu politika cambazlığının hakikatle herhangi bir ilişkisi yok ve kurulan her plan, atılan her adım, söylenen her söz, iç kamuoyunu kandırmaya yönelik.

Çavuşoğlu’nun ilgili sözleri şöyle:

“Halep’ten El Nusra teröristlerinin bir an önce temizlenmesi gerekiyor. Bu bölgede özellikle, muhalefetin de El Nusra’dan ayrılması gerekiyor. Burada ‘El Nusra ayrılsın sonra ateşkes sağlansın’ veya ‘Önce ateşkes sağlansın ki muhalefet kendisini El Nusra’dan ayırsın, El Nusra ve diğer teröristler varsa bölgeden ayrılsın’ konusunda farklı görüşler oldu. Gayriresmi formatta ve değişik görüş alışverişleri olduğu için farklı görüşlerini ortaya koyan oldu. Ama bir an evvel ateşkesin sağlanması lazım. Teröristlerin temizlenmesi lazım. Hem Suriye’nin batısında hem de doğusundaki DAEŞ’in olduğu yerlerin temizlenmesi lazım. Ilımlı muhalefete dönük rejim ve destekçileri tarafından yapılan saldırıların da bir an önce durdurulması gerekiyor. “

EL-KAİDE Mİ DEĞİL Mİ?

Neresinden tutalım? El-Nusra deyip duruyoruz, ama aslında şu anda böyle bir örgüt yok. Kendini El-Kaide’nin Suriye kolu olarak takdim etmiş bulunan El-Nusra Cephesi, yakın zamanda, bu örgütsel bağı güya koparttığını açıklayarak, El-Kaide merkeziyle ilişkisiz, Şam’ın Fethi Cephesi (ŞFC) adlı yeni bir örgüte dönüştüğünü ilan etmişti. “İddia etmişti” demeliyiz tabiî aslında, çünkü bizzat El-Kaide merkezinin onayı ve gözetimiyle gerçekleştirilen bu kimlik değiştirme operasyonu kimse için ikna edici olmadı. TC Dışişleri Bakanı, -kendisi farkında olmayabilir ama- şimdiki açıklamasında “El-Nusra” adını kullanarak, örgütün bağımsızlık iddiasını yok saydığını, bu örgütü halen El-Kaide’nin kolu kabul ettiğini cümle âleme bildirmiş oldu. Böylece Ankara’nın sözkonusu örgüt ile bugüne kadarki ilişkilerini “El-Kaide ile ilişki” başlığı altında ele almak isteyenler, yeni bir dayanak edindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın -en az iki defa medyaya yansıyan- “Nusra da DAİŞ’le savaşıyor, onu niye terörist sayıyorsunuz?” çıkışları, bu bağlamda hayli ilginç bir yere oturuyor. El-Nusra, El-Kaide’nin kolu ve terörist midir, değil midir? Öyle ise, TC Cumhurbaşkanı nasıl onun terörist sayılmamasını talep edebiliyordu? Değilse TC Dışişleri Bakanı niye Suriye silahlı muhalefetinin gerikalan kısmının kendini ondan ayırmasını talep ediyor?

ÖBÜR EL-KAİDE’CİLER NE OLACAK?

Çavuşoğlu’nun açıklamasını daha da tuhaflaştıran ve -haydi hafif ifade kullanalım- “amatörleştiren” bir unsur, Halep konusunda yaratmaya çalıştığı imajın asgarî bilgiye sahip herhangi bir internet meraklısı tarafından anında geçersizleştirilebilecek olması. Eski adını kullanarak El-Nusra dediği Şam’ın Fethi Cephesi, Halep’ten temizlenmesi gereken teröristler ise, El-Kaide’nin kurdurduğu, katıldığı, etkilediği, iletişimini sürdürdüğü başka örgütler nedir, kimdir? Ahrar el-Şam örgütü ile El-Kaide’nin ilişkisi yok mudur? İrili ufaklı birçok silahlı cihatçı örgütten hangileri “terörist”, hangileri o aşırı gevşek tâbirle “ılımlı muhalefet”tir?

Çavuşoğlu’nun açıklamasından anlayabildiğim, Ankara’nın, ABD destekli uluslararası koalisyona şöyle dediği: Ya, tamam işte, Nusra diye birtakım cihatçıları ayırıp halledelim, öbürlerine silahlarını saklatıp takım elbise giydirir, konferanslara getiririz. “Nusra çıktı” deyince Rusya da Halep’e bombardımanı keser.

Devamı da şöyle geliyor olmalı: Buluruz bir yolunu baba ya!..

EL-KAİDE İLE PAPAZ OLMA SÜRECİ

Bu gayriciddîlik havası içerisinde sorulabilecek tek ciddî soru galiba şu: Ne oldu da Ankara şimdi eski El-Nusra yeni ŞFC’yi “satıyor”?

Acaba burada bir söz geçiremezlik sıkıntısı mı var? Örgütün, El-Kaide’nin kolu olmaktan çıkıp Ankara’nın oradaki kolu haline gelmeye niyetinin olmayacağı fazla mı âşikâr? O varken öbür örgütler başkasından talimat almaya yanaşmıyor mu yoksa? Silahlı mücadelenin önderi siyasî mücadelede de dışarıdan ülkeye nizam vermeye çalışan dış güçlere rakip mi çıkıyor?

Nusra’nın satılışı, hem El-Kaide bağlantılarından arındırıldığı ileri sürülebilecek hem de Ankara’nın etki alanında kalacağı hayal edilen başka birilerini esas oğlan yapma operasyonunun icabı mı?

E, bugün değilse bile, Türkiye’de değilse bile, birileri çıkıp sormayacak mı: Bu kadar savaş, yıkım, katliam sonunda El-Kaide’yi Şam’da iktidara getirmek için miydi?